Öncelikle, Türkiye'de “aşı karşıtı” yalanıyla çarmıha gerilen bir kitlenin olmadığını aksine aşı mafyasının var olduğunu belirterek başlayalım.
Ancak Rekombinant DNA teknolojisi ile üretilen zararlı aşılara itiraz eden bir kitle var.
Mesele, Cem Uzan'ın eski elemanı Ardıç'ın yazdığı gibi değil.
“Aşı karşıtlarının son yıllarda artmasının, bir lobicilik faaliyetinin ürünü olduğu ortaya çıktı” cümlesini kuran muhafazakâr gazetenin en basit ifadeyle toy ve basiretsiz elamanının,
Bu cümlenin, yayın organlarında yer almasına izin veren gazete mutfağındaki meslektaşların,
Bu hususta kalem oynatan diğer iyi ve kötü niyetli kişilerin, 6 emperyalist, satanist ve Yahudi şirketin sattığı aşıların üretildiği “Rekombinant DNA teknolojisi”ni bile duymadıklarından eminiz!
Aşıların mahzurları hakkında zırnık bilgi sahibi değillerdir.
YOKSA 14 bin 296 ÇOCUĞU ÖLDÜRECEKLER Mİ?
- “2017 yılında 23 bin 600 ailenin, çocuklarına aşı yapılmasını reddettiğini, Türkiye'de aşı yapılamaması halinde her yıl 14 bin 296 çocuğun öleceğini ve 20 milyar avro maddi kaybın yaşanacağını” söyleyen kişinin “aşı lobisinin elemanı olduğundan,
- Hatta "çocuklara zorunlu aşı yapılması" hususunda kanun teklifi veren kişinin, Sağlık Bakanlığı'nın eski bir müsteşarı olduğu ve big farma ile irtibatı bulunduğundan,
- Cennet mekân, büyük Sultan Abdülhamid Han hazretlerinin açtığı ve Cumhuriyet devrinde adı ‘Refik Saydam Hıfzıssıhha'ya dönüştürülen ‘Bakteriyolojihane-i Şahane' adlı aşı üretim tesislerinin, kanun teklifi veren kişinin yönetici olduğu dönemde bitirildiğinden,
- Sağlık Bakanlığı'nın çok değil son 15-20 yıl içinde eski parayla “yılda 15 milyar lira zarar ediyor” diye yerli aşı üretimine son verilip, yarım milyar avroluk “aşı” ithalatı yapıldığından,
- Dahası dünyada ilk aşıyı 16. asırda Osmanlı'nın ürettiğini, kilisenin ise aşıları haram ilan ettiğinden,
- İngiltere'nin Osmanlı Büyükelçisi, Edward Wortley Montagu'nın karısı Mary Wortley Montagu'nın “Şark Mektupları” kitabında aşı bahsi ve Yahudi'ye tarifinden de bihaberdirler.
Hatta Türkiye'de hiçbir hukukî dayanağı olmayan “Aşı Çalışması Grubu” adlı gayri meşru bir yapının olduğu, Merck Sharp Dohme, GlaxoSmithKline, Pfizer, Keymen, Sanofi Pasteur adlı big farma üyelerinin, bu sözde grubun üyesi olduğu ve finanse ettiği ve bu lobi/pazarlama kurulunun ise “14 bin 296 çocuğun öleceği” ve “20 milyar avro maddi kaybın yaşanacağı” kehanetinde bulunan kişi tarafından koordine edildiğini de bilmezler.
Hatta akledip, “Yahu, ya bu kadar çocuk ölmezse bu palavranın altından nasıl kalkacaksın”, Azrail'den bilgi mi alıyorsun ki, 296 adetlik ölüm küsuratını bile söylüyorsun” ve “20 milyar avro” gibi uçuk ve akıl dışı rakamı nereden buldun” suallerini de yöneltemezler.
Zira bu bahiste “zır” cahiller.
Ötesi…
Dolduruşa gelmekteler.
Bu haberleri yapan, köşeleri yazan basın mensuplarının kötü niyetli olduklarını düşünüyor değiliz. Lakin onlar da cehaletlerinin farkında değiller.
MHP'li bir vekilin anayasa, ceza kanunu ve diğer pek çok kanuna aykırı olan teklifini destekleyen Ardıç'ın, velisinin rızası olmaksızın bir çocuğa tıbbî müdahalede bulunulamayacağını, aksi durumun ceza gerektirdiğini dahi bilmediği ortada!
Gün gibi ortada olan gerçek ise, bu bahisteki yazı ve haberlerin failleri derslerine çalışmadan dolduruşa gelmişlerdir!
Ardıç'ın okula göndermemekle, aşı yaptırmamayı aynı saymaya dönük mukayesesi, dinî ve sıhhî hassasiyetle alay, “İslam'da aptallık caiz midir" şeklindeki tahkir edici sualin, ayık kafa ile sorulamayacağına bahse girmek mümkün!
AĞABEY BARLAS FANTAZİ Mİ YAPIYOR?
Bu hususa yıllarını vermiş bir gazeteci olmamıza rağmen, Ardıç Bey belki bizi dikkate almayabilir. Ama yazılarında “ağabeyim” diye hitap ettiği Mehmet Barlas'ın geçtiğimiz ayın 20'sinde kaleme aldığı yazıdan bir kesit nakledelim, belki ağabeyine kulak verir:
“Birkaç yıl önce California Berkeley Üniversitesi uzmanları, 2'nci Dünya Savaşı'nda Japonya'ya karşı kullanılması planlanan farklı bir bombayı hedefleyen çalışmaların gizli belgelerine ulaşmışlardı.
Buna göre Amerikalı uzmanlar, 1944'te düşman askerlerini eşcinselleştirecek bir bomba için çalışmalar yapmaktaymışlar... Bu bomba uçaktan atıldığı zaman, düşman askerleri birbirlerine karşı cinsel çekim hissedeceklermiş. Böylece Amerika'ya karşı savaşmayı bırakıp, birbirleriyle sevişeceklermiş. Düşünün ki, bu proje bir fantezi falan değilmiş...
Şu anda dünyada Amerika ile anlaşmazlık içinde olan tüm ülkeler, karşılarındaki muhatabın yani Amerika'nın kafa yapısını yukarıdaki olaya bakarak anlayabilirler. Yani Amerika bir ülkeye düşman olduğu ve savaşmaya karar verdiği zaman, ya bu ülkenin insanlarının cinsel tercihlerini değiştirecek bir bombayı, ya da hepsini öldürecek bir bombayı planlar.
Çeşitli araştırmacılar, dünya nüfusunu fazla bulan "Derin Amerika"nın, çeşitli ilaçlarla erkekleri kısırlaştırdığını saptamışlar. Örneğin Amerikan yapısı grip aşıları, erkekleri en az iki ay eşlerinden uzak tutuyormuş. Diğer bazı ilaçlar da kısırlaşmaya sebep oluyorlarmış. Sonuçta, Amerikan uzmanlarına göre, dünya 7 milyar insanı barındıracak kaynaklara sahip değilmiş. Çözüm yolu ise önce üremeyi durdurmak olabilirmiş…”
Ardıç Bey, Barlas ağabeyinizin bu yazısı da bir fantezi mi, yoksa gerçeklik payı var mı?
‘DÜNYA NÜFÜSUNU 225 MİLYONLA SINIRLANDIRACAĞIZ'
Alman gazeteci ve strateji analisti William Engdahl'ın 4 yaşında iken uygulanan bir aşı nedeniyle belinden altının felçli olduğunu, Ardıç Bey bilmez. Hatta CNN'in patronu Ted Turner'in, Amerikan basınında yer alan “225 milyon insandan oluşan bir dünya kurguluyoruz” şeklindeki itirafından da habersizdir.
- Domuz gribi palavrasının, aşı mafyasının bir oyunu olduğunu, aşı şeytanı Bill Gates'in, 'ABD Başkanı Donald Trump bana aşıların zararlı olup olmadığını sordu ve aşıların zararlarını inceleyecek bir komisyon kurmayı düşündüğünü söylediğini açıkladığını,
SON HABERLER ERDOĞAN'A OPERASYON
- Emri vaki yapılan sözde domuz gribinin sözde aşısı için “aşı olmayacağım” çıkışı yaparak oyunu bozan Erdoğan'ın birkaç ay önce “ilaç sektörü tıp mesleğini esir aldı” dediğini,
- Ardından da Sağlık Bakanlığı'nın “Zorunlu aşı gündemimizde yok” çıkışı yapmak zorunda kaldığını,
- Bu çıkışlardan sonra big farma, Rocekfeller tıbbı mafyasının ve insan DNA'sı bile içerebilen “aşıları” dayatan lobilerin medyayı kullanarak devlete baskı uyguladığını da göremezler…
Ünlü aktör Robert De Niro; aşıların 18 yaşındaki otizmli oğlu Elliot'ın tüm hayatını cehenneme çevirdiğini, bu nedenle aşılara karşı olduğunu açıkladığını da duymamışlardır.
‘AŞILARIN ZARARLARINDAN AİLE SORUMLU'
- ABD Yüksek Mahkemesi'nin, aşı mafyasına boyun eğerek; aşıların ‘kaçınılmaz şekilde emniyetsiz-güvenilmez' olduğunu, buna rağmen aşı firmalarının aleyhine dava açılamayacağına, aşıların yol açabileceği riskleri ise tamamen ailenin üstlenmesi gerektiğine utanmadan karar verdiğini bilmedikleri gibi,
- Rekombinant DNA teknolojisi ile üretilen ilaç ve aşılarla, insan ve hayvanların DNA'sına nüfuz edildiğini, bu teknoloji ve aşıların zararları konusunda “bilimsel yayın yok” diyenlerin yalan söylediğini, dünya çapında doktorların önemli bir kısmının da çocuklarına aşı yaptırmadığını, aforoza uğrama ve çarmıha gerilme riski nedeniyle cesur davranamadıklarını da kesinlikle duymamışlardır.
ARDIÇ BEYE ŞOK ŞOK
Çocuk doktorları, aile hekimleri, beyin cerrahları ve patoloji, kimya, biyoloji ve bağışıklık sistemi profesörlerinden oluşan bir grup Amerikalı bağımsız doktorun çalışması, tüm dünyada ürpertiye neden olmuştu.
- Çünkü onlar aşıların; alerji, egzama, arterit, astım, otizm, reflü, kanser, bebek ve çocuk diyabeti, böbrek hastalığı, düşükler, ani bebek ölümü sendromu, nörolojik ve otoimmün rahatsızlıkları ve çok daha fazlasına yol açtığını söylediklerinin belgesi, halen dünyanın en önemli bağımsız sağlık ve beslenme sitelerinden naturalnews.com'da yayın da olduğunu,
- Bu çalışmanın sahibi doktorların “Hiç merak ettiniz mi, neden doktorlar bazı hastalıkların sebebini bulamaz? Çünkü onlar, aşı ve hastalıklar arasındaki ilişkiyi yok saymak için şartlanmışlardır” dediğini,
- Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalından Doç. Dr. Mehtap Türkay'ın ise “Sıtma, kızamık, verem, tüberküloz gibi bulaşıcı hastalıklar dünya genelinde yeniden ortaya çıktı. Eskiden üç ilaçla kontrol ettiğimiz enfeksiyon, şimdi antibiyotiğe dirençli olarak karşımıza çıkıyor. Bazı virüsler eskisine oranla daha güçlü şekilde döndü” açıklaması yaptığını bahse girerim okumamışlardır.
PROF AYDIN: AŞILAR OTİZME YOL AÇTIĞI İSPATLANDI!
Merhum Prof. Dr. Ahmet Aydın hoca ise “Otizme Çözüm Var” isimli eserinde,
• “çocuklara yapılan DTP karma aşıda 100 µg,
• menenjit aşısında 200 µg,
• sarılık (Hepatit B) aşısında ise 237,5 µg cıva;
• Hepatit B aşısıyla 750 mcg,
• karma aşısıyla 2500 mcg,
• pnömokok aşısıyla 500 mcg ve
• Hepatit A aşısıyla da 750 mcg alüminyum minik bedenlere zerk ediliyor.
Aşıların raf ömrünü uzatmak için kullanılan timeserolün ise yüzde 49,6'sı cıvadan oluşuyor. Cıva vücuda verildiğinde, etil cıva ve tiyosalisilata dönüşüyor. Bunlarında otizme yol açtığı -ne yazık ki- ispatlanmış durumda” diyor.
GERÇEKLER ARDIÇ'I İKNA EDER Mİ?
Kısa izahlarla güzel yazılar kaleme alan Engin Ardıç, zikrettiğim gerçekleri okusaydı, bu başarısız yazısını asla yazmazdı.
Zira kendisi de bizim gibi bu tür tuzaklarla mücadele eden bir münevver.
Şahsen tanışmasak da yazılarından zatını tanıyoruz.
İnşaallah bu hususta aşı mafyasının tuzağına düşen her kim varsa bir an evvel uyanır.
Uyanır da, aç ve açıktaki kişiye ekmek vermeyen, nüfusunun yüzde 20-25'i sokaklarda hayat mücadelesi veren Amerikalılara; iş, aş ve barınak için çözüm üretmeyenlerin, Afrikalı çocukların aşılanması için her yıl 10 milyarlarca dolar harcayan zenginlerin, Afrika başta olmak üzere insanlığı kısırlaştırma ve fıtrata müdahale şeytanlıklarını görür.
Görür de, 20 milyar avro kaybedeceğiz, 14 bin 296 çocuğun çocuk öleceği gibi kesin rakamlar veren en hafif tabiriyle lobicinin neden kendisinin aşı geliştirmediğini, bunun yerine aşı mafyasına estek verdiğini sorar.
Ümitsiz değiliz, gerçekleri görseler bizden daha iyisini kesinlikle yaparlar.
İnşaallah bu kez görürler!
İLGİLİ YAZI VE HABERLER
bunların yatacak yeri yok.deccalin uşağı olmuşlar, aşıyı kurtarıcı olarak millete yutturmaya çalışıyorlar
Tabii ki islamda aptallık caiz değildir...buna cevap vermeye bile değmez...ancak bilmeden, iç yüzünü araştırmadan neler döndüğünden habersiz fikir beyan etmekte aptallıktır....
Ben de Ardıç’a kendi yazdığı yazıdan bir alıntı ile cevap vereyim...şu gazilere hakaret ettiği soruşturma açılan yazısı; “ biz de “sorgulama “ geleneğindeki yoktur.( demek ki.... varmış.) sorgulamaya kalkanın iflahını keserler ( yapmaya çalıştığı şey olsa gerek) ...velhasılı kişi kendinden bilirmiş işi...
Vallahi yazınızı okurken, şunu da sormayı aklına getiren biri yok mu? dediğim soruları soruyorsunuz...yüreğinize...nefesinize kuvvet...Allah okuyanlarınızı...daha da iyisi dinleyenlerinizi artırsın...İzzet basamaklarını ikişer üçer tırmandırsın...
Sizi görmedim tanımadım ama çok seviyorum ALLAH cc. Muvaffakiyetler ihsan etsin inşaallah.
Bu lobilere karşı duran herkezden Allah c c razı olsun prof dr alişan yıldıran beyinde makalelerine göz atınız
Kemal bey siz ve Fatih bey den Allah razı olsun. Sizlerin öncülüğünüzde ve uyarılarınızı dikkate alarak bizde bu iğrenç şeyi evlatlarımızın vücuduna zerk ettirmedik. Eşimle ilk karar vereceğimiz zaman demiştim ki dedem 90 yaşında vefat etti o aşı mı görmüştü. Allah size kolaylık versin.. Selamlar