Günümüzde reklam yapmanın yolu medya haberlerinden geçiyor.
Sektörel bir çalışmayı bir bakanlığın açıklaması diyerek haber etmek gazetecilik değil. Bir internet sitesinin ve Bakanlığın rutin uygulamasını korku ile pazarlamak ise terörizmin yeni unsurları.
Haberin hiçbir yerinde adı ve unvanı geçmeyen Bakanlık yetkililerine dayandırılarak “24 bin çocuk ölecek” haberi yapmak düpedüz paranoyak bir fiil. Bu haberi yapan medya kuruluşları bir sağlık terörünün gerillası olmaktan ise imtina etmemişler.
Hiçbir zaman akademiden gelen bilgileri sorgulamayan aşı sempatizanları, şimdi de 24 bin çocuğumuzun aşı yaptırmaması dolayısıyla bunların 14 binden fazlasının öleceği kehanetinde bulunuyor. İzlediğimiz haber bültenlerinde gördüğümüz üzere birkaç profesör unvanlı doktor kanal kanal dolaştırılarak bir ağızdan ilaç pazarlamacılığı yapmakta.
MODERN TIP HOKKABAZLIĞI
Ekranlara çıkan, gazetelere beyanat veren (kimsenin adından ve unvanından bahsedilmediğine göre) doktorlar ve haberciler şu anda modern tıbbın hokkabazlığını yapmakta. Aşılarla ölümleri yok edecekleri “büyü”sünü yapmakta, baktıkları fal ile 14 bin 269 çocuğun öleceğini zihinlere nakşetmekteler.
Benzer haberi yapanların, aşılarla fal bakanların üst kuruluşu Dünya Sağlık Örgütü; geçtiğimiz Mayıs ayında aşıların ortalama insan ömrüne 20 yıl eklediğini söylediğine göre elbette ki bu örgütün müritlerinin de “şu kadar çocuk ölecek” diye haber yapmaları yadsınmazdı.
Şimdi yapılan haber ve propagandalara biraz tersten okuma yaparak bakalım.
KAÇ ÇOCUK AŞI YÜZÜNDEN ÖLDÜ?
“Aşı sonrası istenmeyen etkiler” başlığı altında sayılmasına rağmen kaç çocuğumuz bu etkiler sonucu öldü?
ÖNCE “CIVA YOKTUR” DİYORLARDI ŞİMDİ “ÇIKARDIK” DİYORLAR
Yakın zamana kadar “aşıların içinde cıva yoktur” propagandası yapan Bağışıklama Bilim Kurulu üyesi bir televizyon programında “artık aşılarda cıva kullanılmıyor” açıklaması yapmıştı.
O zamana kadar doğru söylemediklerini bu sözleriyle beyan eden Bağışıklama Bilim Kurulu Üyesi Mehmet Ceyhan ve diğer aşı sevdalılarının hangi sözlerinin doğru, hangisinin gerçek dışı olduğunu nasıl bileceğiz?
BAKANLIKTAN ŞAİBELİ BİLGİ
Bakanlık bir çalışma yaparak aşılarla ilgili akademiden aldığı ama gerçekleri yansıtmayan sayfasında bazı bilgiler vermiş. Burada verdiği bilgilerin bazılarının “doğru” olduğunu kabul edeceğiz.
Alüminyum bileşenleri,
antibiyotikler,
formaldehit,
jelatin kullanıldığı bakanlık tarafından kabul ediliyor.
AŞILARDA TOKSİK MADDE OLDUĞUNU DEVLET KABUL EDİYOR
Ya Bağışıklık Bilim Kurulu üyeleri bizleri kandırıyorlar ya da kendileri aşıların içeriğinde ne kullanıldığını bilmiyorlar. Elbette ki Bakanlık, hazırladığı sayfada bu toksik elemanların varlığını kabul ediyorsa kandırıldığımız ortadadır.
“İlk altı ay sadece anne sütü” diyerek su tüketimini bile engelleyen tıp camiasının çocuklarımıza ne zarar vereceğini kestiremeyeceğimiz kimyasallarla çocuklarımızı zehirlemeleri akla yatan bir durum değil.
Hani bilim soğulama üzerine kurulmalıydı. Bakanlığın tamamen yanında olduğumuz antibiyotiklerin bilinçli kullanılması gibi bir kampanya yürütülürken hasta olmayan ve antibiyotik tedavisine ihtiyaç duymayan bebeklerimize aşı içeriklerinde yer alan antibiyotikler hangi mantıkla verilmekte?
Aşılar ithal ürünler olduğuna göre bu jelatinin hangi kaynaktan üretildiği konusunda kimse açıklama yapamaz. Bu durumda aşı muhaliflerinin “aşılarda domuz ürünü kullanılıyor” demelerinin haklılık payı vardır. Ama dünya jelatin üretimine bakıldığında kaynağın genellikle domuz olduğu görülmekte. Üstelik tıp sektöründe bu oranda yüzde 100 yakın…
Geçtiğimiz hafta içinde gerek medya kuruluşlarımızın, gerek ana muhalefet partisi milletvekillerinin çocukluk çağı aşılamalarının ne kadar gerekli olduğuna dair açıklamalarını gördük.
Eskinin Doğan, şimdinin Demirören medyasının allayıp pullayıp önümüze sürdüğü “korku tacirleri”, aşılar ile 14 bin 269 hayatı çocuğumuza hayat bahşettiklerini söyleyerek aşı üreticilerinin hayat bahşettiğinden dem vurur hal geldiler. Söylediklerinin ve yaptıkları yaygaranın birer şirk vasıtası olduğunun ise farkında bile değiller.
TEK MERKEZDEN KONTROL
Sağlık Bakanlığının internet sitesinde verdiği bilgileri, harfini bile değiştirmedin haber bültenlerine iteleyenlerin tek merkezden kontrol edildiklerini görmek zor değil.
Dünyamızın yaşayan büyük şeytanlarından Kissinger şöyle diyor: “Bir şeyin gerçek olması pek o kadar da önemli değildir; fakat gerçek olarak algılanması çok önemlidir.”
Bilim dininin mensuplarının bizi inandırmaya çalıştıkları en büyük safsatalardan biri, aşıların gerekli olduğunun beyinlerimize kazınması. Ancak fark ediyorlar ki; artık algılara hükmedemiyorlar.
FAŞİZAN ARAYIŞLAR
Bu yüzden de bilim dinini sorgulayanların çoğalması karşısında faşizan arayışlara yelken açıyorlar. Çocuklarımız hakkında en önemli görevimiz olan koruyuculuk vasfımızı, faşizan uygulamalarla ellerimizden almaya çalıştıkları artık gün gibi ortaya çıkmakta.
Ellerindeki kutsî ilaç indeksindeki yazanların yalanlardan ibaret olduğunu fark etmeleri de mümkün görünmüyor.
İblisin aveneleri soldan, sağdan, önden, arkadan çocuklarımızı tehdit etmeye başladılar. Kimi balon uçuruyor, kimi kanun teklif veriyor, kimi aşı uygulamasını şirkine vasıta kılıyor.
Zulmünüze çocuklarımızı kurban etmek istiyorsunuz ve elbette ki bir Musa zulmünüzü engelleyecek.
Zorunlu olan herşey insan haklarına aykırı ama kim takar.hayat su gizli slogan üzerine yürür. ((Şirket cana canım feda )) .bizim ilk ve son söz leilehe illallah Muhammed Resulullah.((inşallah))
aile sağlığı merkezinden 2 si doktor 3 kişi geldiler 1 saat tartıştık. 'içeriğini biliyor musunuz' diye sordum bilmiyorlar. 'Allah korusun istenmeyen durum olursa mesuliyeti üzerinize alıyormusunuz' diye soruyoruz 'biz görevliyiz' diyorlar. daha kendileri inanmamışken milleti ikna etmeye geliyorlar. Amerikada aşıdan zarar görenlerin açtıkları milyonlarca dolar tazminat sonrası meclis kanun çıkardı artık dava açılamıyor.türkiyede bağışıklama kurulunun bazı üyeleri küresel ilaç firmalarının çalışanları.ne kadar güvenebilirsin?afrikada yüzlerce çocuğu aşılarla felç bırakan bill gates e kim hesap sorabiliyor?
Bir bebeğe 20 gün su vermezseniz bıngıldak dediğimiz beynin yumuşak bölgesi çöker , ileride boylu poslu Dalyan gibi olması muhtemel bebek ufak tefek olacaktır... tabii bu yanlış yaptığınızı farkettikten sonra zararın neresinden dönerseniz ....
Babannelelerimiz her şeyi yaşamışlar denemişler, bilmişler, görmüşler...çokta güzel yapmışlar... bebek pişiği dediğimiz bir türlü geçmeyen tekrar eden şeyi doktorların yazdığı kremlerin etki etmediğini görünce bebek toprağı dediğimiz geçmişten gelen bilgiyle çözdük...bu bilgi olmasaydı ne yapardık?
Bu tıp ,akademi , bilimsel çalışma, laboratuvar sonuçları dedin mi akan suların durmasını isteyenler var bizim memlekette...oysa herkes biliyor ki bu sonuçlar parayı basanların , bunları üretenlerin isteği,menfaati doğrultusunda yön veriliyor... bir zamanlar UHT süt diye doğal sağılmış sütten de “ laboratuvar sonuçları gösterdi ki..” diyerek uzaklaştırmışlardı bu milleti... ilk 6 ay anne sütünden başka bir şey vermeyin diyenler önce kendi çocuklarına vermesinler de bir görsünler ne olduğunu...