Kuruluş tarihi ile İsrail'in kuruluş tarihi aynı olan Türkiye düşmanı bu gazeteyi gerek yazılarımızda gerekse internet sitemizde defalarca konu etmiş, manşetlerini çözümleyerek Türkiye Cumhuriyeti ile olan savaşını anlatmaya çalışmıştık.
29 Ekim 2016 tarihli “Hürriyet'in Osmanlı devleti ile savaşı” başlıklı yazımızda bu gazetenin ülkemizle karşı nasıl bir savaş içinde olduğunu örnekleri ile anlatmış ve 27 Ekim 2016 tarihli Hürriyet gazetesinin birinci sayfasını incelemiştik.
Hatırlatalım:
“Cumhurbaşkanının Afrin harekatı sinyali haberinin yanına ustaca iliştirilmiş “Zehirli gazlar üzerimizde” haberiyle adeta tehdit ediliyor Türkiye. Yine bu haberin sağ tarafına iliştirilmiş karikatür ise dehşet verici bir tehdit içeriyor. Araçlarına Osmanlı tuğrası asanlara (yani Osmanlıcılar) 2017 tarihini bir şeylerin bitiş tarihi olarak ifade ederken cümle yarıda bırakılıyor. “Anlayan anladı onu” denmiş bir nevi.”
“Afrin'e harekat sinyali”, “zehirli gazlar” ve “2017'ye kadar değişecek” Osmanlı tuğraları kodlarını aklımızda tutarak gelelim asıl meselemize:
Batının 5. kol faaliyetlerini yürüten bu gazete son haftalarda çok heyecanlı bir şekilde silahla öldürülen bir genç kız olayını ajite ederek güzel bir logo eşliğinde “bireysel silahlanmaya hayır” kampanyası başlatmıştı.
Asıl dertlerinin ne olduğunu az çok tahmin edebiliyorduk ama bekledik. Siz konuya biraz kafa yorarken 2016 yılının Haziran ayında ABD'nin Florida eyaletinde bir eşcinsel gece kulübüne yapılan silahlı saldırıyı analiz ettiğimiz yazımızın bir bölümünü hatırlatalım:
Kod 8: Amerikan halkının elinden ateşli silahları toplamak için bahane mi??
Önümüzdeki dönemde ABD para birimi Doların çökmesi ile dünyanın en borçlu ülkesi ABD'de meydana gelecek sosyal olaylarda halkın yeni sisteme direnme gücü olan ateşli silahları ellerinden almak için bir bahane mi? Bu konuda son dönemde Hollywood dizi ve filmleri üzerinden halka pek çok mesajlar verildiğini hatırlatalım. “ABD Başkanı Barack Obama, saldırıyı terör ve nefret saldırısı olarak niteledi. Başkan Obama, Beyaz Saray'da yaptığı açıklamada, saldırının bir kez daha ABD'de silah satın almanın ne kadar kolay olduğunu gösterdiğini, buna karşı önlem alınmazsa, okullarda, gece kulüplerinde, meydanlarda, sinema salonlarında bu tür saldırıların önüne geçilemeyeceğini belirtti.” (Amerika saldırısının kodları ya da olağan şüpheliler, 16 Haziran 2016, Yeni Söz)
Parçaları birleştirmeye başlamadan önce yap-bozun bir-iki parçasını daha ekleyelim. 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Şeref Malkoç şunları söylemişti:
“TRT Haber canlı yayınında açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Şeref Malkoç şunları söyledi: "Şimdi vatandaşın ruhsatlı silah almasında önüne engel çıkartılıyor. Bu, sayın İçişleri Bakanımız bununla ilgili yasal düzenleme talep edecek, milletimizin ruhsatlı silah almasının önü açılacak. Türkiye'de olay oluyor, birbirini vurmalar. Bakın çoğu ruhsatsız silahlarla oluyor. Ama darbeye teşebbüs edenlere karşı milletin meşru müdafaa hakkını savunması için ruhsatlı silah verilmesinin önünün açılması lazım. Cinayetler şunlar bunlar ruhsatlı silah almıyor. Milletin meşru müdafaa hakkı için mutlaka ruhsatlı silah alınmasının önünün açılması lazım." (17 Temmuz 2016, Cumhuriyet)
Anladınız siz meseleyi ama yine de son bir kaç parça daha ekleyelim:
“NATO'nun Norveç'teki Trident Javelin (Üç Uçlu Mızrak) Tatbikatı'nda Türkiye'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hedefe konulduğu skandalın yankıları sürüyor. Tatbikatta gerçekleşen planlı rezalet, münferit bir olay olarak yansıtılmaya çalışılsa da çok ciddi amaç ve sonuçlara hizmet ediyor. Edinilen bilgiye göre olay, bir hafta önce meydana geldi. 8 Kasım'da başlayan tatbikatın ilk günlerinde yaşanan bu olayın ardından tatbikat 16 Kasım'da sona erdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, skandaldan 17 Kasım'da haberdar oldu ve yapılan alçaklığı kamuoyuna duyurdu. Norveç'teki tatbikatın senaryosunda düşman ülke ‘Skolken ülkesi' olarak belirlendi. “
Coğrafyamızı karıştırmak için ekonomisi bitik ülkeler bile “çorbada bizim de tuzumuz olsun misali” ellerinden geleni yaparken;
Büyük Ortadoğu savaşı adım adım kendisini gösterirken;
Kalbi ve imanı zayıf olanlar ruhlarını satarak kendilerini koruyabileceklerin sanarken;
Türkiye karşıtı algı operasyonları hem finansal alanda;
Hem kültürel alanda katlanarak devam ederken;
Dünya Türkiye ile korkutulmaya çalışılırken;
Batının teröristleri ülkemize yöneltilirken;
Hürriyet gazetesinin tek derdi Türk halkının elindeki ateşli silahları toplamak mıdır? O ateşli silahlar kimleri rahatsız etmektedir? Hürriyet gazetesi böyle bir dönemde üç günün manşetini nasıl böyle bir konuya ayırabilmiştir? Bu silahları kimler adına toplamak istemekte/yasak koymaya çalışmaktadır.
28 Şubat Amerika/İsrail darbesi sonrası dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz'a pompalı silahları toplatmayı dayatan zihniyet ile bu zihniyet arasındaki bağ organik midir?
Kısaca Hürriyet gazetesini bu ülkede neşreden zihniyet ülke insanının silahlarını toplama peşindedir. 15 Temmuz sonrası Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Şeref Malkoç'un “halka silah dağıtılmalı” söyleminin tam tersini yaptırmaya çalışmaktadır.
Bu Türkiye düşmanı gazetenin mükemmel zamanlamasını anlayabilmek için bir haber daha verelim:
NATO'nun Norveçte yaptığı tatbikat akıllara ABD'nin o tarihe kadar yaptığı en büyük tatbikat olan 'Bin Yılın Meydan Okuması'nı getirdi. 13 bin 500 kişinin katıldığı, ülkenin 26 ayrı bölgesinde gerçekleşecek, üç hafta süreli tarihindeki en büyük askeri tatbikatı yapılmıştı. ''Millennium Challenge 2002'' tatbikatı, bilgisayar simülasyonları ile biri Virginia Suffolk'ta, diğeri California San Diego'da olmak üzere iki komutanlığın yönetiminde yapıldı. Tatbikatın konusu ise; işgal edilmesi planlanan ülkede önce yıkıcı bir deprem meydana gelir, bu depremle eş zamanlı olarak uluslar arası bir mahkeme ülkenin sınırlarını ilgilendiren ve çıkarlarına ters bir karar alır. Burada konu daha da ilginçleşir ve ordu hedef ülkede darbe yapar ve yakınında bulunan ada ülkeyi ablukaya alır. Önemli ulaşım yollarında bulunan bu adanın ablukaya alınması ile birlikte ABD harekete geçer ve 96 saatte o ülkenin önemli şehirlerini işgal etmeye çalışır. (19.11.2017, Aydınlık)
Bir süredir bu tatbikatı hatırlamaya çalışıyorduk, sağolsun İngilizlerin Aydınlık gazetesi hatırlattı. Bu ara İngilizlerle Amerikalıların birbirlerini yemesi işimize yaramış oldu.
Şimdi bu yukarıda ki habere ek olabilecek son günlerde gündeme düşen haberlere bakalım:
Dünyada yaşanan depremlerin çok normal gözükmediğine eski yazılarımızda defaatle vurgu yapmıştık onun için bu konuya tekrar girmeyeceğiz.
Millenium Challange 2002 tatbikatında deprem haricinde diğer mesele ülke sınırları konusunda uluslararası bir mahkemenin alacağı karardı değil mi?
Türkiye Afrin operasyonu sinyali verirken bunun sınırların değişmesi olacağı gün gibi açıktır. Türkiye bu sinyali verirken bakın başka nasıl haberler eşzamanlı olarak gündeme düşüyordu.
Şimdi yukarıdaki iki haberi yan yana koyun ve yazımızın başında alıntıladığımız Hürriyet gazetesi manşetine tekrar bakın.
Ne gördünüz?
Afrin operasyonu sinyaline cevap yine zehirli bulut benzeri kimyasal silah değil mi?
Emekli bir Amerikan subayı tarafından yazılan ve ABD Türkiye çatışmasını öngören bu romana daha önce yazılarımızda yer vermiştik.
Artık ayan beyan bazı şeylerin açıkça dillendirildiği, küresel şeytanların çok dijital ve şeytani planlar yaptıkları 2018 yılına adım atmak üzere olduğumuz şu günlerde;
Safları sıklaştırmanın zamanıdır.
Bölgemizde patlamak üzere olan büyük savaş öncesi 5. kol faaliyeti yürüterek bizi silahsız bırakmaya çalışan Hürriyet gazetesi gibi gladyo gazetelerinin yayınlarına daha dikkatli bakmak gerekmektedir.
Batılı efendilerinin emirleriyle manşet atan bu gazetenin yönetici ve yazarlarına Kore – Kunuri'de yaşanan savaşta Türk birliğinin mermi bitince nasıl çatıştığını iyi okumalarını tavsiye ederiz.
O zaman düşmanın hakkından gelmek için illaki ateşli silaha ihtiyacımız olmadığını göreceklerdir.
Batı bunu çok iyi bilir...