Trump'ın seçilmesi, küresel sistemin kölesi Amerikan sistemine halkın isyanıydı. Seçimlerine katılımda yüzde 10 dolayında bir artış yaşandı. Bu netice, mutsuz Amerikalıların sisteme tepkisini göstermek için sandığa gittiğini, geçmişi kan ve ihanet dolu Cumhuriyetçi partiye değil, bizatihi Trump'ın şahsına oy verdiğini gösterir.
Gelecek için şimdiden tahminde bulunmak güç ise de, Amerika değişimin eşiğinde. Nasıl ki, Türkiye 15 yıldır değişim geçiriyor. Sıra ABD'ye geldi. Şayet halklar, şeytanların oyununun farkına varıp ayağa kalkmışsa, hiçbir güç onları engelleyemez.
Münafık Obama; küresel sistem ve derin Amerika'nın, Bushlar ve Clinton'la iyice kirlenen yüzüne makyaj içindi. İlk dönemde görevini başarı ile yürüttü. Mesela, Türkiye'deki Amerikan karşıtlığı yüzde 50'lerin çok altına düşmüştü. Şimdi ABD karşıtlığı, yüzde 95'leri buldu.
Makyajı akan Şii Hüseyin Barack görevini yaptı yapmasına da, dünya kadar Amerikan halkının da canına tak ettirdi. Sayesinde Suriye, Irak, Yemen, Libya ve Mısır kan gölüne döndü. Bunca mazlumun ahı, bu münafığa rahat yüzü göstermeyecek. Eninde sonunda belasını bulacak.
Şimdiden diyoruz ki, canın Cehenneme Obama!
DERİN DEVLET KAYBETTİ, HALK KAZANDI
Amerika derin devleti, dolayısıyla küresel çetenin kontrolündeki medya Clinton'ı destekliyordu. Trump, 2004 seçimlerinde Bush'a ciddi maddi destek sağlamamıştı. Cumhuriyetçi Bush ise bu seçimde, Trump'a oy bile vermeyeceğini söyledi. Clinton'a çalıştı.
Çünkü Trump mason değildi. Yahudilere çok da sempatik bakmıyordu. Zengin olsa da sokaktan biriydi.
Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya yani AB, Clinton'ı destekledi. Rothschild ve Rockefeller gibi baronlar, açıktan Trump'a karşı çıktı. İsrail, Clinton'ı destekliyordu.
Seçimi Clinton kaybetti, Trump kazandı. Şekli olaraksa; Atlantikçiler kaybetti, Pasifikçiler kazandı.
Derin Amerika, küresel sistem kaybetti, Amerikan halkı kazandı.
Seçim haritasına baktığımızda, Türkiye'nin seçim sonuçları ile inanılmaz bir benzerlik var. Sahiller bizde CHP'nin merkez ise AK Parti'nindir. Şimdi ABD'de de sahiller Demokrat, merkez Cumhuriyetçi partinin.
ABD tarihinin en yaşlı başkanı göreve başladığında, 70 yaşında, 7 ay ve 7 günlük olacak.
ABD'nin dünya siyasetinde çok şey değişmeyecek. İsrail'i korumaya, Müslümanlarla savaşmaya devam edecek.
Ama artık eski Amerika yok karşımızda.
Obama gibi bir münafıkla karşı karşıya değiliz.
Obama ilk seçildiği gün sabaha doğru Yunanistan'dan İtalya'ya doğru gemide seyahat ediyorduk. O gün birlikte seyahat ettiğimiz arkadaşlara “bu adam münafığa benziyor” dediğimi hatırlıyorum.
KİM BU TRUMP?
Adı: Donald John Trump
Doğumu: 14 Haziran 1946
İnancı: Presbiteryen. Bu akım, İsviçreli U. Zwingli tarafından başlatılan ve Fransız J. Kalvin tarafından geliştirilen, modern reformist Protestanlık, bir başka ifadeyle Kalvinizm…
Babası bir inşaatçı olan Trump, 20 yaşında aile şirketinin başına geçer. New York kulüplerinin gözdesi haline gelen Trump, Grand Hyatt otel, Taç Mahal gazino, Trump Tower ve Trump Plaza ve ABD Futbol Ligi (USFL) takımlarından New Jersey Generals, güzellik yarışması programının ve Çırak reality şovun sahibi.
Aşırı şüpheci biri olarak tanınan Trump'ın, aile geçmişi temiz değil. Ünlü top modellerle ilişki yaşamakla da tanınıyor.
Ivana Trump'tan, Donald ve Eric isimli iki oğlu ve Ivanka isimli bir kızı, Marla Maples'den, Tiffany Ariana isimli bir kızı, Slovenyalı top modelden de, Barron Trump isimli bir oğlu bulunuyor.
BAŞKAN OKULLARINDAN MEZUN DEĞİL
Nasıl ki, İngiliz başbakanlarının Oxford mezunu olması, tarih okuması adı konulmamış bir zorunluluk ise, ABD'de de başkanın Columbia, Harvard, Stanford, Yale'den birini bitirmesi gerekir. Bu üniversiteler aynı zamanda, dünya için de ABD ve İngilizci siyasetçi üretim merkezidir.
ABD'nin son başkanları Obama (Columbia, Harvard), George W. Bush (Yale), Bill Clinton (Georgetown, Oxford), George Bush (Yale), Ronald Reagan (Eureka), Jimmy Carter (Georgia), Gerald Ford (Yale), Richard Nixon (İngiliz Duke), John F. Kennedy (Harvard), Dwight D. Eisenhower (Columbia), Franklin D. Roosevelt (Columbia, Harvard) ve Herbert C. Hoover (Stanford) parantez içindeki şer üniversitelerinde eğitim görmüş. Trump'la (ilk kez olmasa da) kural bozulmuş durumda.
Trump'un yolu, Pennsylvania Üniversitesi'ne uğrasa da, Fordham üniversitesini bitirmiş.
Eski başkanlar genellikle ya valilik, ya senatörlük, ya da her ikisini de birden yapmış olmasına karşın, Trump'un böyle bir geçmişi yok. Kafası, alıp vermeye ve kâra odaklı.
Yardımcısı Michael Richard Pence ise hem valilik, hem de senatörlük yapan, sistemin adamı. Tipi ise “sigorta” olduğunu açıkça gösteriyor. Zaten bir Hıristiyan Siyonist olarak tanımlanan Evangalist.
GÜLEN'İ İADE EDER Mİ?
Trump seçime birkaç gün kala, Gülen'le ilgili ilginç vaatlerde bulunmuştu. Clintonlara büyük servet aktardığı bilinen Gülen ile ilgili “Gülen ile Clinton'ın hesaplarını incelemek ilk icraatım olacak” demişti.
FETÖ'yü bir terör örgütü olarak görüyor. Dış politika danışmanı ile Savunma Bakan adayı Gülen'i Türkiye'ye iade edeceklerini söyledi. Bu sanıldığı kadar kolay olmayacak. Çünkü Gülen sadece ABD'nin kontrolünde değil.
Bu konuda devreye, Vatikan, Almanya, İngiltere, İsrail gibi ülkeler girecektir. İade edilse de, bu zaman alacaktır. İade edildiğinde, konuşamaz hale getirilip öyle gönderilecektir. Tabi, o güne kadar Gülen'i yaşatırlarsa. Gülen'in ABD'yi terk edeceği iddiaları asla ciddi değil. Kimse onu oradan göndermez. Gitse bile güvenli olabileceği tek yer Tel Aviv. İsrail bile, Pensilvanya'dan daha güvenli değil.
Kaldı ki, Gülen'in ilacı sadece İsrail'de olan özel bir hastalığı var. İsrail onu kesse, yanında kimse kalmaz. Türkiye'ye gelse, hiçbir hâkim sorgulamak için yanına giremez. Bunu yakında yazarız.
TRUMP'A İHANET
Cumhuriyetçi partinin jakobenleri Trump'ı desteklemedi, aksine ihanet ettiler. Partisi, Trump'ın ardında dursa, fark yüzde 2 civarlarında değil, 5-10 aralığına bile yükselebilirdi.
Trump'la-Clinton arasında 12 puan fark var diyen anket şirketleri, ne kadar düzenbaz olduklarını bir kez daha gösterdiler. Bu aldatmacalarını, bilimde de, başka alanlarda da yapıyorlar. Bunlar iki ayaklı şeytan ve hiçbir şeylerine güvenilmez.
ABD BÖLÜNÜR MÜ?
Daha şimdiden California eyaleti bağımsızlıktan söz ediyor. “CALEXIT” yani “California ABD'den ayrıl” kampanyası başlatıldı. Bu şiddetlenerek artabilir. Daha ilerleyen süreçte, Başkan cinayetlerine kadar gidebilir iş.
Malum 11.9.2001'de İkiz kuleler yıkılmıştı.
Dün ise 9.11.2016. Derin kuleler yıkıldı.
Yani Amerika için yeni 11 Eylül…
PANİK BAŞLADI
Dün ekranlarda, ABD'nin Ankara'daki ajanı, FETÖ'cü John Bass vardı. İlk olarak, AHaber'e demeç verdi, CNNTürk'e değil.
Yüzü düşmüş, moral sıfır. Yani, Bass'ıp gitme vaktinin yaklaştığını hemencecik anlamış Mr. John. Güle güle değil, ağlaya ağlaya John. Allah bir daha yolunu, değil buralara, hava sahamıza bile düşürmesin.
Tek telaşlanan o değil, TC kimlikli adamlarıydı. “Bizim için çok kötü…” twiti atan Aslı Aydın Taşbaş'ı, Alman John Dündar'ın “Gözümüzün önünde yıkılıyor dünya… Artık her şey mümkün” mesajı izledi.
‘Bundan sonra ne olur' sorusunun cevabı çok kolay verilemez. Ama Türkiye'nin önü daha da açıldı. Trump'ın ilk anlaşacağı, ilk ziyaret edeceği ülkenin Türkiye olma ihtimali çok güçlü. İlk değilse de, ilklerden biri.
Trump'ın geleceği, Türkiye ile yürüteceği politikaya bağlı. Bizimle savaşarak kazanamayacağını bilecek kadar zeki gözüküyor.
Görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler!
La Ğalibe İllallah
Benzerliği fark ettiniz mi?
AMERİKA'NIN SÖZDE YENİ BAŞKANI ŞİMDİDEN BELLİ