Can Kemal Özer

Brüksel’e NATO gladyosu mu saldırdı?

25.03.2016 06:16:47

Avrupa Birliği ile NATO'ya başşehirlik yapan Brüksel'de yaşanan üç patlama ve Türkiye saldırılarının ardında, NATO'nun olmasından şüphe ediliyor.

Rusya'nın Kırım'ı ilhak etmesi, Ukrayna'nın doğusunda hâlen işgalini sürdürmesi, Suriye'de batıya karşı büyük bir mevzi kazanması, İran'la olan önemli işbirliği, Kuzey kutbu buzullarında süren pay kapma yarışı karşısında Avrupa ve Amerika'nın teslimiyetçiliği batı dünyasını içten içe yakıyor. Ya da bütün bunlar oyunun bir parçası. Kararı siz verin…

SSCB'nin dağılması sonrasında düşmansız kaldığı ileri sürülen NATO'nun her daim asıl düşmanı Varşova Paktı değil, İslâm'dı. Herkesin bildiği bu noktada durup biraz geriye yani NATO'nun kuruluş öncesine gidelim.

UYGULAMAYA 1944'DE BAŞLANDI

Henüz kesinleşmese bile, 2. Cihan Harbi'nin neticesi belli olmaya başlamıştı. Ancak Avrupa yerle bir olmuştu. 1-22 Temmuz 1944'de Washington yakınlarında Breetton Woods Kasabası'ndaki Mount Hotel'de, 44 ülkeden 730 temsilci ile toplanırlar. Amaç hem yenidünya düzeninin kurumlarını, hem de târumar olan Avrupa'yı yeniden inşâ etmek.

Burada IMF, Dünya Bankası, BM, NATO, AB, (ilginç olan AB ve NATO'nun kurucuları aynı kişilerdir) OEEC (sonra OECD olacak), GATT (WTO olacak) gibi örgütlerin kurulması, işgal edilmiş Filistin topraklarında ‘İsrail' isimli bir devletin inşâsı, Amerikan Doları'nın altına endekslenerek dünya dövizi olması kararlaştırılır. Tâ 1930'larda Avrupa ve Amerika ortaklığı ile kurulan BIS deneyimi de, yeni sistemin başarısı için iyi bir örnek teşkil ediyordu.

Yeni kararlarla, dünyanın merkezi ABD olmakla kalmıyor, ayrıca ‘yeni kral' olarak ilan ediliyordu. Avrupa'nın bu seçeneğe rıza göstermekten başka da çaresi yoktu. Yeni kontrollü muhalif güçler olan Çin ve SSCB güvenlik konseyine veto hakkı verilirken, Varşova Paktı'nın da kurulmasına müsaade ediliyordu.

CFR'nin ilk başkanlarından Yahudi Mortiz Wargurg'un oğlu James Poul Wargurg, 17 Şubat 1950'de ABD senatosunda bu durumu şu cümlelerle dikte ediyordu: “İster beğenin, isterse de itiraz edin, bir dünya hükümeti kurulacak. Buradaki sorun şu: Bunun zor ile mi, yoksa rıza ile mi olacağıdır!”

ABD'nin kalıcı bir güç olmadığını belirten Yahudi Brzezinski ise, Amerika'nın bir gün çökeceğini ve yerine “küresel toplum” adını verdikleri bir gücün yer alacağını söyleyecekti.

Bu sistemin başarılı olması için yapacaklarının itirafı ise, Dünya Sağlık Örgütü'nün ilk Başkanı Dr. Brock Chisholm'a düşmüştü: “Tek bir dünya devletinin kurulması için öncelikle şunlar yapılacak:. Kişiliğin oluşumundaki en büyük güçler olan dinî değerler, aile bağları ve milliyetçi duygular silinecek...

NATO: GLADİO, KONTRGERİLLA, SDRA-8…

Yeni sistemde kurulan her örgüte ciddi ve sinsi görevler düşmektedir. NATO'ya düşen ise, küresel sermayeye askerî korumalık ve dahi tetikçilik yapmaktır.

Son yıllarda NATO'nun adı geri planda kalmış gibi gözükse de gerçekte böyle değil. CIA, MI6 ve BND gibi örgütler başta olmak üzere gizli yapılanmaları ve terör örgütleri eliyle hainâne faaliyetlerini sürdürüyor.

Çarkın içine alınan tüm devletlere itaat görevi düşerken, İsrail'e düşen rol ise devlet olmaktan ziyâde; hiçbir hukuku tanımamak, sisteme hackerlik yaparak açıklarını ortaya çıkarmak, bireysel ve kurumsal anlamda işler yolunda gitmediğinde ise kaçaklara sığınak olmaktı.

Yeni sistemin inşâsını sağlayanlar ile devamını sağlamak isteyenler için NSA, CIA, MI6 gibi örgütlere, NATO'ya bağlı ‘gizli ordular' oluşturmak için çok büyük görevler düşmüştür. Bu nedenle de, NATO için de Türkiye'de ‘kontrgerilla', İtalya'da ‘Gladio', Belçika'da ‘SDRA-8', Almanya'da ‘Gehlen', Yunanistan'da ‘B8', Hollanda'da ‘Command', İspanya'da ‘Gal', İngiltere'de ‘Secret British', Avusturya'da ‘Schwer' gibi adlarla, şöhret bulmuş adıyla söyleyecek olursak ‘gladyo' türü gizli yapılar oluşturulur.

‘AB BAĞISIZ BİR YAPI DEĞİL'

Fransız düşünür Jean Michel Gaillard, AB'nin bağımsız bir yapı olmadığını, 1944-45'lerde Amerika'nın iradesi ve himayesiyle kurulduğunu söylüyor. NATO'nun da, AB'nin başkentinde konuşlanması boşuna değildir. Bir başka ifadeyle, AB'nin NATO'nun yanı başına merkez kurması…

NATO (siz ona NATO'nun gizli örgütlenmesi GLADYO'da diyebilirsiniz)'nun, Türkiye'de yaşanan 60, 71 ve 80 darbelerinde en belirleyici yapı olduğunu herkes bilir. Geçmişte kurulan terör örgütlerinin hepsi ve hâlen var olan PKK, DHKP-C, DAEŞ'de bu derin yapı tarafından kurulup yaşatılan örgütler. İşte bu yüzdendir ki, Belçika hükümeti istese de teröristleri Türkiye dâhil hiçbir ülkeye NATO'nun izni olmadan veremez. Yine bu yüzdendir ki, ne BM'ye, ne de NATO'ya bir Müslüman yönetici getirilmez. Bir gün getirilecek olursa biliniz ki, o kişi Müslüman kılıklı hizmetkârlarıdır.

BU GOL BELÇİKA'YA DEĞİL ŞEYTANIN ASKERÎ KANADI NATO'YA

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önceki gün, Romanya Cumhurbaşkanı ile basın toplantısı düzenlerken, Belçika saldırısını yapan kişiyi geçtiğimiz yıl yakalayıp, Belçika ve Hollanda'ya sınır dışı ettiklerini açıkladı. Bu kesin bilgiye rağmen, Belçika'nın kendi vatandaşı DAEŞ'li teröristi serbest bırakması, bir analize mahal bırakmayacak şekilde her şeyi açık seçik ortaya koymuyor mu?

Bir terörist içeriden güçlü ve etkili bir destek almadan, birinci sınıf güvenlik uygulaması yapılan havalimanına patlayıcılarla nasıl girebilir? Ölmeyecek terörist neden görüntü verir ve kaçmayarak hemen yakalatır kendini?

Belli ki, bu teröristler de NATO'nun gizli yapılanmalarının birer parçası. Aslına bakarsanız bu manyakların gladyonun elemanı olup olmaması da önemli değil. Belli ki bunların bağlı olduğu, İslâm düşmanı DAEŞ'in yönetimi de NATO'nun açık tür gladyolarından biri.

BRÜKSEL'E NEDEN SALDIRTTILAR?

Son gelişmeler göstermiştir ki, AB dağılmak gibi bir riskle karşı karşıya. Bu saldırılar, batıya kendine gel çağrısı yani bir nevi aşı. Bu saldırı ile çok şeyin hedeflendiği ayan beyan ortada. Bunları; Batı halklarına, Müslümanlar dolayısıyla İslâm'ı bir kere daha sözüm ona ‘canavar' olarak göstermek. AB'nin bütününe ‘içine asla almaman gereken Türkiye'nin önünde eğildiğinin farkına var ve kendine gel' denilmesi. DAEŞ'e, ‘merak etme ardındayız.' Merkel'e ‘hey sana da ne oluyor' ve ‘kızım sana söylüyorum, Türkiye sen anla' mesajları. Yahut Irak ve Suriye'nin ardından Kuzey Afrika'ya kaydırılan savaşa gerekçe. Ve daha bilmediğimiz nedenler…

ÇEVİRDİĞİNİZ DALAVERENİN FARKINDAYIZ'

Türkiye anlayacağını anladı ve Cumhurbaşkanı seviyesinde son açıklama ile ‘çevirdiğiniz dalaverenin farkındayız' mesajını verdi.

Geçen yıl AB ile uyumlu hareket etmeyen Hollande'ın yola gelmesi için DAEŞ Paris'e saldırtılmış ve mesajı alan Hollande'de küresel mafyaya boyun eğmek zorunda kalmıştı. DAEŞ'in Almanya'yı vuracağız açıklaması Merkel ve gücü artan Almanya'ya mesaj değil de nedir?

Hesap içinde hesap yapıyorlar, şeytanlıktan daha şeytanlar ama işler yine de istedikleri gibi gitmiyor.

Ey İnsanlar! Ey Müslümanlar! Sakın olup biten karşısından ye'se düşmeyin. Ne kadar çok dalavere çevirsinler olmuyor işte. Düzenleri dağılmak üzere değilse de daha fazla ilerlemiyor. Ayrıca onların hesabını bozan biri var ve güneş yeniden İslâm topraklarından insanlığın üstüne biz görmesek de doğması yakın.

YORUM YAP