Yiğit Bulut'tan tuhaf çıkışına daha tuhaf açıklama

Yiğit Bulut'tan tuhaf çıkışına daha tuhaf açıklama
5.05.2018 18:45:50

2 Mayıs günü bir yazı kaleme alan Bulut, 'Bazı suçlar hariç genel bir af hayata geçirelim ve 'her vatandaşı' suçsuz kabul ederek yeniden doğmuş gibi bir şans verelim' dedi.

Cumhurbaşkanlığı Baş danışmanı Bulut'un kaleme aldığı "Büyük barış… Pax Presidenta…" başlıklı yazısı aynen söyle idi:

Daha önce bu konuyu defalarca yazdım…

Sizlerden birçok katkı aldım, almaya da devam ediyorum…

Her alanda bu kavramla ilgili birçok adım atılırken son günlerde oluşan dinamiklerden yola çıkarak “ana tezi” geliştirerek yeniden paylaşmak istiyorum...

Nedir “Büyük Barış” veya “Pax Presidenta”? 

Maddeler halinde sorgulayalım ve tepitlerimizi paylaşalım; 

1- Türkiye 1992-2001-2003 arasında “kalıba dökülme” dönemine cevap verdiği 2003-2013 arasındaki ilk 10 yıllık dönemi tamamladı. Bu süreç özellikle “yerleşik yapıların” yerinden oynatılması açısından zor bir dönemdi ve ilkler yaşandı. Yapılar gerçekten yerinden oynadı ama tamamen söküldü demek henüz çok zor. 2013 sonrası YENİDEN YAPILANMA DÖNEMİ başladı ve SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİ İLE TAÇLANACAK!

2- Bu geçiş kolay olmayacak, yerleşik yapılar direnecek, içeride sıkıntılar olacak ama “10 yıllık cevap” yeni bir “10 yıla girmeden” tabanını güçlendirecek... 

3- ÖNÜMÜZDEKİ 10 yıllık süreçte “Bilgi Temelli Türkiye'ye geçiş” de tam olarak hayata geçecek. Türkiye “İnanç ve Bilgi Sentezi” Temelli yapıyı tam olarak oturtacak ve “Yerleşik Düzen ve uzantılarının” yarattıkları paranoyalar çok geride kalacak!

4- ÖNÜMÜZDEKİ 10 yıl “zor değil” fakat daha fazla “BİLGİ” ve bu bilginin işlenmesi açısından daha fazla akıl gerektirecek bir dönem olacak. Bu 10 yılda size küçük bir örnek, hedefler tutarsa Türk ekonomisi yeniden en az 3'e katlanacak. Bu detay bile bilgi ve aklı nasıl kendi modelimizde sentez etmemiz gereğini gösteriyor... 

5- İşte tam bu noktada özellikle Türkiye'nin tamamının kendini “bu gidişin içinde hissetmesi” ve BÜYÜK YÜRÜYÜŞ'e katılması için bir vatandaş olarak isteğim, bir düşüncem var ve bunu sizlerle paylaşmak istiyorum... Teklifim çok açık; YENİ BİR 10 yıla girerken” PAX Presidenta veya PAX BAŞKANLIK dinamiğini başlatalım, bu BARIŞ'ın içini dolduralım... 

Sevgili dostlar, tespitler sonrası eminim şu soruyu soracaksınız; “Nasıl?”...

Ben aklıma gelenleri yine maddeler halinde paylaşayım, sizler de kendi düşüncelerinizi maddeler halinde ekleyin lütfen... 

1- Herkes, “yerleşik yapılar” arındırıldıktan sonra, dönüp kendine baksın hatalarını düşünsün ve bir zihinsel adım atarak “çatışma” dinamiğinden “birlikte atak yapma” sürecine girsin. 

2- Toplumdaki “zihinsel barış”, ana sorunların da bu geçiş sürecinde çözülmesiyle “toplumsal bir barış ve alt dinamikleri” olarak sorgulansın ve yeni açılımlar hayata geçirilsin. 

3- “Yerleşik Yapıların manipülasyonlarına” bilerek katılanlar yapmasa bile, bu yapıya “gönüllü, zihnen, bedenen” destek veren her birey, kendini sorgulasın ve “çatışma-barış” geçişi için kendine düşenleri ve atılması gereken adımları ortaya koysun. 

4- Çatışma-Barış geçişi “çatışmadan” beslenen yapıları ortadan kaldıracağı için arada oluşacak katma değeri toplumsal ekonomik çarklara katmak için çaba sarfedelim. Örnek faizin her “1 puanlık” düşüşünden ortaya “hastane, yol, okul” yapabileceğimiz net bir kaynak çıkıyor. 

5- Başkanlık sistemine geçerken, “YENİ BİR TÜRKİYE-YENİ DOĞMUŞ KADAR TEMİZ VATANDAŞ” kavramını hayata geçirelim ve SİCİL kayıtlarını sıfırlayalım. Bazı suçlar hariç tutulmak şartıyla, her vatandaşın “yeni başlamış” bir sicili olsun. Kredi sicillerini de bu temizlenme kapsamına dahil edelim. 

6- Başkanlık geçişi ile birlikte “Mali Sicilleri” de sıfırlarken, DEVLET-Vatandaş arasında “alacak-verecek” kalmasın ! Vergi borçlarını geçişe kadar yeniden yapılandırıp BAŞKANLIK BAŞLANGICI sonrası eldeki imkanlar sıfırlayalım. 

7- Bazı suçlar hariç GENEL BİR AF hayata geçirelim ve “her vatandaşı” suçsuz Kabul ederek yeniden doğmuş gibi bir şans verelim. 

Sevgili dostlar, 10 yıllık dikey çıkış” veya başka bir deyişle; “10 yıllık İNANÇ-BİLGİ SENTEZİ” sürecine girerken “PAX BAŞKANLIK” dinamiğini hayata geçirelim ve “YENİ SİSTEM, YENİ ANLAYIŞA SAHİP DEVLET, YENİ DOĞMUŞ KADAR TEMİZ VATANDAŞ” anlayışıyla bu geçişi yapılandıralım... 

Sonuç: Detaylar ham fakat ana fikir çok açık; BARIŞ ve BİRLİKTE HIZLI YÜKSELİŞ... 

Son söz: Türkiye, gelecek 1000 yılı sığdırabileceği bir döneme giriyor...Bu dönem Türkiye'nin her alanda gelecek 1000 yıla damga vurup vuramayacağını ve bu topraklardaki herkesin “hangi kökenden gelirse gelsin” ORTAK GELECEĞİNİ belirleyecek...Bu bağlamda yapılması gerekenleri sorgulamak, hazır olmak ve birlikte BERABER “BÜYÜK BARIŞ'ı” sağlayarak çalışmak BİZİM için kaçınılmaz...

YAŞASIN SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİ İLE GELEN “PAX” VE YAŞASIN “BARIŞ İÇİN DE YAŞAYAN” GÜÇLÜ, BÜYÜK, CİHANŞÜMUL TÜRKİYE…

Anlaşılan bu yazıya bazı tepkiler gelmiş ki Bulut 4 Mayıs 2018 tarihli ve "Büyük Barış-PAX Presidenta” yazım ve çarpıtmalar" başlıklı yazısında açıklama getirmek zorunda kalmış. Açıklama dediğimize bakmayın yazıda ki bir paragrafı tekrar öne çıkarmış ve şunları yazmış

ÖNEMLİ NOT : DİKKAT EDERSENİZ “BAZI SUÇLAR HARİÇ” İFADESİ ÇOK AÇIK VE NET ! VATANA İHANET, DARBECİLİK, TERÖR, ÇOCUK KATLİ-TACİZİ, KADINLARI-ÇOCUKLARA YÖNELİK ŞİDDET VE BAZI ŞUÇLAR ASLA AMA ASLA AFFEDİLEMEZ ! 

Yani Sayın Bulut'a göre bu suçlar affedilemezmiş. Peki geriye ne kaldı diye aklınıza bir soru gelebilir. Pek birşey kalmadı diyenler çıkacaktır ki zaten devletimiz her şeyi terör kılıfı içine sokma konusunda 100 yıldır müthiş bir yetenek sergilemektedir.  

Dolayısıyla bizim aklımıza vergi borçları hariç başka da önemli bir şey gelmedi.

Son dönemde ardı ardına ülke dışına kaçan işadamlarımızı da düşününce olay daha bir anlam kazanıyor.  

Bir başka acı nokta ise  "her vatandaşı suçsuz kabul edelim" cümlesinini her vatandaşı suçlu kabul eden o köhnemiş eski devlet kafasını yansıttığını farkedememesi ya da umursamaması ya da o kafada olması.

Gülünesi bir durum ama Cumhurbaşkanı Baş danışmanı bu yazıyı yazdığı için bizde ağlama hissi uyandırıyor.

Son olarak erkek katlinin Yiğit Bulut tarafından affedilemez suçlar kapsamına alınmadığını farkettik. 

İlginç notunu düştükten sonra sizi bu Yiğit insanın 16 Mart 2008 tarihinde Vatan gazetesinde Ak partinin kapatılması davası hasebiyle kaleme aldığı yazısı ile başbaşa bırakalım:

“Devlet hükümete ‘yeter' dedi!”

“Son dönemde hükümet eden siyasi partinin “artan kendine güveni” ve “biz her şeyi yaparız, nasıl olsa ses çıkaran yok” tavrı, dün akşam itibarıyla devletin çarklarından sadece birinin attığı bir adımla son bulmuş oldu; Devlet, hükümete “yeter, yol bitti” dedi...

Diyeceksiniz ki; davanın sonucu belli değil, nasıl son buldu!

Sevgili dostlar, şu aşamada atılan adım en az sonuç kadar “dikkate değer”... Önemli olan “biz her şeyiz” mantığı içindekilere “yeter, burada sizlerden başka birileri daha var, buranın kuralları, gelenekleri, sahipleri var” mesajını vermek ve “yeter” demek!
 
AKP PİLOT OLDUĞUNU UNUTTU

Bu noktada başka bir soru soralım; Devlet, hükümete karşı olabilir mi ?

Olabilir... Devleti bir uçak gibi düşünün, devlet “yapının özünü” yani uçağın gövdesini, gövdenin doğayla temasını- işleyiş prensiplerini kısacası “esas olanı” teşkil eder, hükümetler ise bu yapıyı önceden konmuş kurallarla belli bir süre “idare etmek” için seçilirler... Uçak örneğinden devam edersek “hükümetler” pilot olarak “ana gövde” içinde belli bir süre yer alırlar. AKP'nin en büyük hatası da burada oldu. Pilot olduğunu unutup, uçağın “yapısıyla, koltuklarıyla, motorlarıyla” oynamaya hatta uçağın içinde yol aldığı doğa ile uçuş prensiplerini değiştirip “yeni bir model” yaratmaya kalktı... Ne oldu? Uçağın sahibi geldi ve “hop gardaş” deyiverdi! AKP yine çok şanslı; uçağın “en kibar sahibi, karşısındakine şans tanıyan” sahibi geldi, Allah korusun ya diğer sahipleri gelip “uçağa toptan el koysalardı!”

AKP'YE OY VERMEYEN YÜZDE 53

Sevgili dostlar, burada aklınıza başka bir soru gelebilir; milletin verdiği yüzde 47 önemli değil mi? Bu oylar “AKP'yi sahip” yapmaz mı?

Yapmaz... Yapılan oylamayla ortaya çıkan iktidarlar “pilot” seçimi gibidir. Uçağın “yapısı, rotası, gideceği yer, geldiği yer, doğa ile uyum içinde nasıl uçtuğu” gibi ana dinamikler bellidir, her şey hazır olan uçağa sadece pilot seçilir ve “pilot” kendi takdirine göre “bir uçuş” stili benimser. Verilen yüzde 47 oy (bir detay daha düşelim; yüzde 53 AKP'ye oy vermemiş yani uçağın çoğunluğu “pilotaj yapılmasına” bile karşı) pilotların kim olacağına işaret eder ve ne kadar yüksek oran ile seçilmiş olursa olsun, pilot kardeşlere “uçağın orası burası ile oynama” hakkı vermez.

AKP'YE DUR İŞARETİ

Sonuç: Devlet ile hükümet arasındaki ayrımı “idrak” edemeyen ve her fırsatta “Devleti kendine benzetme, ideolojik hale getirme” hamleleri yapan iktidar partisine yani uçakla oynayan pilotlara, devletin en kibar “dur” işareti geldi. Devamı nasıl oluşursa, oluşsun önemli olan birileri “dur” dedi ve hepimizin, ülkemizin, rejimin bir büyük şansı olarak “en sakin söyleyebilecek” kesimden bu ses yükseldi... Hükümet eden siyasi parti artık şunu anlamalı; “bundan sonrası yok”! Uçağı “riske” atmadan “pilotaja” devam etsin ve lütfen artık “sakin” dursun!

BU DAVA MECLİS'İN SİGORTASI, PARTİ KAPATILABİLİR

Son söz: Yukarıda “dava açılma” sürecini analiz ettik. Dava açılabilir, parti de kapatılabilir. Asıl iş ondan sonrasında. Türkiye 2003-2007 arasında “çok ağır darbe yedi”. Bütün telekomünikasyon şirketleri, bankaları, ağır endüstriyel tesisleri, limanları, tersaneleri satıldı. Şimdi asıl iş “yeni bir milli irade tesis” ederek, bu süreci tersine çevirmek ve Türkiye'nin “tasfiyesine her alanda dur” diyerek, buraları mutlaka geri almak!

Not: Hükümete yakın bir guruba satılan bir gazete manşet atmış; “Meclisi de kapatsaydınız!” Onlara sadece şunu söyleyeceğim; eğer biraz uğraşıp bizler gibi gidişatı sorgulamayı deneseydiniz, açılan bu davanın Meclis'in “açık kalmasının sigortası” olduğunu anlardınız! Anlayana bu cümle de çok şey var!”

(Yiğit Bulut / 16 Mart 2008 / Vatan)

 

YORUM YAP