Kur ve karaborsa, kâğıt fiyatlarını uçurdu. Bu yüzden herkes “neden yerli kâğıt üretmiyoruz” diyor.
Kâğıt krizinin üzerine bir kitap dağıtım şirketinin “hileli iflası” da eklenince, kitap sektörü de ciddi bir darboğaza girmiş.
Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Vahap Munyar bugünkü yazısında, yerli kâğıt için “endüstriyel orman ve 1 milyar dolar gerekiyor” diye yazdı.
Yazıda, Mopak kâğıt genel müdürünün ise “Orman Genel Müdürlüğü'nün 2001-2005 döneminde kâğıtlık oduna yaptığı zamlar, yakıt ve enerji maliyetinin yükselmesi ve TL'nin değerlenmesi ithal ürünle rekabet gücümüzü ortadan kaldırdı” dediği aktarılıyor.
Çözüme geçmeden, Munyar'ın yazısından birkaç bilgi daha nakledelim.
Ülkemizde takriben 5 milyon ton kâğıt tüketiliyor, 2,5 milyon tonu yani yarısı geri dönüşümlü hammaddeye dayalı olarak ülkemizde üretiliyor, ithalat için ise 2,5 milyar dolar döviz harcıyormuşuz…
Selüloz ve kâğıt ithalatını tümüyle frenlemek için 2-2.5 milyar dolar yatırım gerekiyormuş.
Türkiye'deki orman alanları 22 milyon hektarmış. Bunun 10 milyon hektarı bozuk ve rehabilitasyona muhtaçmış...
Çözüm için ise; çam, kayın, köknar, sedir, meşe, akasya, kavak ve okaliptüs türü endüstriyel ağaç yetiştirilmesi öneriliyormuş.
Dahası konu için anayasa değişikliği bile talep ediliyor.
Çok garip…
Zira kâğıt üretecek kadar ağaç yetiştirmek için senelere ihtiyaç var. Üstelik onlarca yıla…
Ayrıca “kâğıt krizi yaşanana dek, devlet ve özel sektörün aklı neredeydi” sorusunu şimdi sormanın anlamsız olduğunu da not edip devam edelim.
“Olmadı ithal et” afeti bizim en zayıf noktalarımızdan biri.
Diğeri ise batının dayattığı çözümlere takılıp kalmak…
Oysa kâğıt üretmenin daha hızlı, ekonomik ve kolay yolları var.
Bunun için acilen kenevir yasağına son vermek gerekiyor.
Bunun için yapılacak tek şey; acilen erkek kenevir ekimine izin vermek ve dünyanın en ekonomik kâğıt kaynağı olan kenevirden kâğıt üretim tesisi kurmak.
Üstelik onlarca yıl beklemeye de gerek yok.
Yarın karar alın, en verimsiz tarlalarınıza, ‘burada da bir şey yetişmez ki' diye dudak büktüğünüz yerlere kenevir ekin…
4-5- ay sonra size hayal edemediğiniz kadar kâğıt hammaddesi…
Üstelik dünyanın en ekonomik kâğıt üretimi…
Türkiye'ye on milyarlarca dolar kazandıracak bir kaynak…
İşsizlere iş…
Boş ve verimsiz arazileri bu sayede ıslah…
Amerika'nın öncülüğünde daha önce kurulan batı tuzaklarının bozulması…
Dahası can sağlığı ama bitmedi.
Aynı kenevirden;
▪ Anti bakteriyel iplik, dolayısıyla tekstil ürünleri,
▪ Halat ve ağ malzemeleri,
▪ Dayanıklı araç kaportası,
▪ Ateşe dayanıklı izolasyon yani yalıtım malzemeleri,
▪ Mevcutlardan daha sağlam ve yan etkisi olmayan suntalar,
▪ Mevcutlardan yüzlerce kat uzun ömürlü ve ekonomik tuğla ve çimento,
▪ Radyasyon koruyucular diye devam eden daha yüzlerce sanayi mamulü…
“Olur mu öyle şey” diyenlere şu gerçekleri haykırsak olur mu?
Kenevir 100 gün gibi kısa bir sürede yetişirken, ağaçların aynı verim için 50 ila 100 yıla ihtiyacı var.
Kenevir dönüm başına 5-8 ton lif üretebilir. Bu aynı miktardaki bir ormanın verebileceğinin tam dört katıdır. Bunu bir de yıllara cari kıldığımızda rakam çok büyük hale gelir.
Bir dönüm araziden her 4 ayda bir 10 tona varan hasat elde edilebilir.
Kenevirden elde edilen kâğıt 7 kez geri dönüşüme girebilirken, odun hamurundan elde edilen kâğıt en fazla 4 kez…
Kenevir kâğıdı, odun kâğıdına nispeten tam 4 kat daha ucuz, üretim süreçleri ise daha kısadır.
Peki, daha neyi bekliyoruz?
http://www.akkalemler.com/dilipak-tan-cok-sert-mckinsey-cikisi-haber-31066 kemal bey yazı aralıklarınız bize çok uzun geliyor. gündem hızlı akıyor, çok konu birikiyor. üstteki linki takip edince tedirgin oldum. mckinsey ile ilgili mutlaka söyleyecekleriniz vardır. eğer durum bu kadar vahimse neden reis böyle davranıyor. başkan oldu rahatladık dedik ama teslim mi olduk anlayamıyoruz.
başkanın danışmanları ne işe yarıyo çok merak ediyorum!
Doğruları herkes biliyor birileri ısrar ile yanlışa yönlendiriyor kalabalıkları.
Eğer saydığınız bu keneviri kullanım yerlerini faydalarını , tasarrufunu ağaçla mukayese ettiğinizde olan buysa bu güne kadar kenevir ekmenin yasak oluşu acaba bundan mı diye aklımıza gelmemesi mümkün değil....
Böyle ani “ithal “ kararlarından sanki, yeri yapılıyor ortam hazırlanıyor , yönlendirme yapılıyor sonrada karara bağlanıp kanun çıkarılıyor gibi kokular geliyor...
Eskiden kağıtla yürütülen işlemler artık elektronik posta işlemleri ve internet üzerinden yürütülerek kağıtta büyük tasarruf sağlandığı söylenmişti...bunun üzerinde daha çok durmak gerekmez mi? Ayrıca söylenenlere bakılırsa tl nin düşmesi ayrı.... vaktiyle yükselmesi de ayrı bir dert olmuş...ya geri dönüşüm ...bunun üzerinde duran belediyeler olmayacak mı?
Biz sadece kafa yapmaya yaradığını biliyorduk:) Baya bi işe yarıyormuş hocam. Ve fikirleriniz önerileriniz herzaman ki gibi güzel. Teşekkürler.