'Sarı şeytan' namlı ABD Başkanı Donald Trump'ın 'külfet paylaşımı' eleştirileri NATO Zirvesi'nin ana gündem maddesi haline gelirken, müttefikler arasında savunma harcamaları tartışmasını da tekrar alevlendirdi.
NATO Zirvesi'nde ABD Başkanı Donald Trump'ın müttefiklere savunma harcamalarını "anında" yüzde 2 seviyesine çıkarma çağrısı, ittifak genelinde "külfet paylaşımı" tartışmasını tekrar alevlendirdi.
NATO Zirvesi kapsamında müttefiklerin sadece ilk gün düzenlenen oturumda savunma harcamalarını tartışması bekleniyordu. Ancak Trump'ın kapalı kapılar ardında külfet paylaşımını ana gündem konusu yapması ve müttefiklere sert eleştiriler yöneltmesi sonucu, 29 lider ikinci gün NATO ortaklarıyla düzenlenen toplantıya ara vererek tekrar savunma harcamalarını görüşmek için olağanüstü toplandı.
Toplantının ardından basına açıklamalarda bulunan Trump, müttefiklerin Gayrisafi Yurtiçi Hasılalarının (GSYH) yüzde 2'sini savunmaya harcayacaklarını teyit ettiklerini ancak bunun da yeterli olmadığını kaydederek, kısa zamanda bu hedefin yüzde 4'e çıkarılması gerektiğini savundu.
Savunma harcamasında yüzde 2 hedefini karşılamakta güçlük çeken müttefikler, Trump'ın, "aceleci tavrına", hedefi yükseltmesine ve ülkelerin ortak savunma alanında diğer katkılarını göz ardı ederek "sadece paraya" odaklanmasına tepki gösterdi.
Külfet paylaşımı tartışması Trump'la tekrar gündemde
Esasen NATO genelinde savunma harcamalarına ilişkin tartışma yeni değil. İttifakın kuruluşundan beri gündem konusu olan külfet paylaşımı Soğuk Savaş'ın sona ermesinin ardından da yoğun tartışma konusu olmuştu. ABD'nin özellikle 11 Eylül terör saldırılarının ardından savunma harcamalarını artırmasına karşı Kanada ve Avrupalı müttefiklerin azaltmaya gitmesi o dönemde de yoğun tartışmalara yol açmıştı.
Ancak Trump'ın seçim dönemi kampanyasında ve görevi devraldıktan sonra sürekli olarak NATO müttefiklerini eleştirmesi ve zaman zaman çok da diplomatik bir dil kullanmadan savunma harcamalarının artırılması için talepte bulunması, külfet paylaşımı tartışmasını tekrar canlandırdı.
Savunma harcamalarında yüzde 2 hedefi
Külfet paylaşımı bağlamında sürekli olarak gündeme gelen "yüzde 2" hedefi 2014 Galler Zirvesi'ne dayanıyor.
Rusya'nın Kırım'ı yasa dışı ilhakının ardından Galler Zirvesi'nde liderler, "hızlıca değişen ve daha karmaşık hale gelen güvenlik ortamı" kapsamında bir savunma harcamaları taahhüdüne imza attılar.
Bu taahhüdün iki ayrı boyutu bulunuyor. Birincisi, NATO üyeleri 2024'e kadar GSYH'nin en az yüzde 2'sini savunma harcamasına ayırmayı kabul ediyor. İkinci boyut itibarıyla ise müttefikler bu harcamaların en az yüzde 20'sini askeri teçhizat alma, geliştirme ve modernleştirmeye ayırma taahhüdünde bulunuyor.
Savunma harcamaları terimi genel anlamda, savunma bakanlıklarının bütçesi, askeri personelin maaşları, barışı muhafaza etme ya da insani operasyonlar, maddi yardım ve araştırma geliştirme giderlerini kapsıyor.
Sadece 5 müttefik yüzde 2 hedefini geçiyor
NATO müttefiklerinin 2018 savunma harcamaları tahminlerine ilişkin son verilere göre ise sadece 5 müttefikin bu taahhüdü yerine getirdiği görülüyor.
Halihazırda yüzde 2 hedefine ulaşmış ülkeler arasında
yüzde 3,5 ile ABD,
yüzde 2,27 ile Yunanistan,
yüzde 2,14 ile Estonya,
yüzde 2,1 ile İngiltere ve
yüzde 2 ile Letonya bulunuyor.
Yüzde 2'ye yakın olanlar
Yakın zamanda yüzde 2 taahhüdüne ulaşması öngörülen ülkeler ise
Polonya (yüzde 1,98),
Litvanya (yüzde 1,96),
Romanya (yüzde 1,93),
Fransa yüzde (1,81) ve
Türkiye yüzde (1,68) olarak sıralanıyor.
Bu çerçevede Avrupa Birliği'nin (AB) başat ekonomisi Almanya'nın son verilere göre milli gelirinin yüzde 1,24'ünü savunmaya harcaması hem dikkati çekiyor hem de Almanya'yı Trump'ın ana hedefi haline getiriyor.
Tepki külfet paylaşımının "paraya" indirgenmesine
Esasen Karadağ'ın üyeliğinden önce Galler Zirvesi Sonuç Bildirisi'ne imza atan 28 ülke 2024'e kadar yüzde 2 savunma taahhüdünü yerine getirmeye karşı çıkmıyor.
Müttefiklerin temel olarak tepki gösterdiği husus, Başkan Trump'ın tüm katkıları sadece "paraya" indirgemesi ve bunu "anında" yerine getirmelerini talep etmesi olarak ön plana çıkıyor.
NATO üyesi ülkelerin birçoğu ittifakın ortak güvenliğine farklı şekilde katkı sağlayan kabiliyet gelişimi, operasyonlara katılım ve diğer katkıların göz ardı edilmemesi gerektiğini savunuyor.
Örneğin, savunma harcamalarının düşük olması nedeniyle Almanya'yı açık bir şekilde hedef alan Trump'a karşı Almanya Başbakanı Angela Merkel ise NATO'nun ortak güvenliğine katkının sadece verilen parayla ölçülmemesi gerektiğini söylüyor.
Almanya'nın AB ve Birleşmiş Milletler kapsamında askeri operasyonlara katkı sağladığına ve göç sorununda ciddi bir yük üstlendiğine dikkati çeken Merkel, zirvede yaptığı açıklamada, Almanya'nın başından beri ABD'nin çıkarlarını korumak için NATO'nun Afganistan misyonuna ciddi destek vermesini öne çıkardı.
Merkel, aynı zamanda askeri birlik katkısı konusunda da Almanya'nın önemli destek sağladığını vurguladı. Almanya'nın halihazırda dünyanın farklı yerlerinde 4 bine yakın askeri çeşitli operasyonlarda görev üstleniyor.
Almanya'ya benzer bir şekilde Danimarka da müttefiklerin ortak güvenliğe katkılarının daha geniş bir kapsamda ele alınması gerektiğini savunuyor.
Savunma harcamasına GSYH'sinin yüzde 1,21'ini ayıran Danimarka'nın Başbakanı Lars Lökke Rasmussen de Danimarkalı askerlerin Afganistan'da hayatını kaybettiğini belirterek, "Trump'a çok açık ve net bir şekilde Danimarka'nın katkılarının sadece parayla ölçülemeyeceğini açıkladım." ifadesini kullandı.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da zirvede, "Kolektif güvenliğimizden bahsediliyor. Bu rakamlara indirgenebilir mi? Hayır. Savunma harcamaları rakamlara indirgenemez." vurgusunu yaptı.
aFransa'nın hedefinin 2024 yılına kadar savunma harcamalarında taahhüt edilen yüzde 2'ye ulaşmak olduğunu kaydeden ve bunun "anında" yapılmasının talep edilmesine tepki gösteren Macron, Trump'ın yüzde 4 hedefinin ise "iyi bir fikir olmadığını" savundu.
Trump ısrarcı olmaya devam edecek
Yakın dönemde, ABD Başkan Trump'ın külfet paylaşımı konusunda tutum değiştirmesi öngörülmüyor. Her fırsatta savunma harcamalarını gündeme getiren Trump'ın NATO'nun kuruluşunun 70'inci yılı vesilesiyle gelecek yıl tekrar bir araya gelecek NATO liderlerine bu süreçte de baskısının süreceği düşünülüyor.