Fatih D. Alkan

Taşlar bağlı köpekler serbest

16.12.2016 00:07:32

Bir hafta içinde biri Arakan'dan diğeri de Halep'ten iki video düştü sosyal medyaya. Arakan'da Müslüman bir ailenin çocuğuna yapılan elektrikli işkenceyle tüylerimiz diken diken oldu. Ardından da Halep'te bir banyoda çırılçıplak soyulmuş bir sübyanın işkenceye tutulması ile nefretlerimiz tavan yaptı. Dünyanın birbirinden uzak iki noktasında insan kılığındaki şeytanların gücünün belki de henüz konuşmayı bile öğrenememiş sübyanlara yettiğini gördük.

Evlerimizde oturup bilgisayarlarımızın ve televizyonlarımızın başında ömürlerimizi törpülüyoruz. Bizler minderlerimizi sıcak tutarken Halep'te, arakan'da, Musul'da, Guantanamo'da ve sayısız coğrafyada ümmet soykırıma uğruyor. Müslümanlar katlediliyor ve dinsiz bir dünya düzeni dayatılıyor. Dinsiz, kültürsüz, kimliksiz bir labirente sokulmaya çalışılıyoruz.

Öfkemizin yatışmasına değil her daim diri kalmasına ihtiyacımız var. Bilgi çağı diye dayatılan çağda vicdan diye bir gerçeğe yer kalmadığını görüyoruz. İki günümüz eşit olsa zararda sayılacağımız bize bildirilmişken ömrümüzün her günü birbirine eşitlenmiş olarak sabitlendi.

Mazlumlara ilaç olmak denilince aklımıza gelen sadece SMS ile bilmem kaç yazarak yüreğimizi soğutmak. Kahrolsun demek. Allah belalarını versin demek. Ama hiçbirimizin minderlerimizden kalkarak bir şeyler yapmaya niyeti yok.

Hayatımızın değişmesine, farklı bir şeyler yapmaya, öğrenmeye ve başkasının derdiyle dertlenmeye niyetimiz yok. Ülkenin herhangi bir stadyumunda forvette oynayan oyuncunun ayağına basılması Ümran'ın başından sızan kandan değerli. Ayağına basılan futbolcunun atamadığı gol bir çoklarının iddiasını tutturamamasına neden olurken Ümran yine bombaların arasına döndü. Bir çoğumuz onun şehit olduğunu bile farketmedi. Sahi kaç kişi ardından bir fatiha gönderebildi?

Bir çoğumuzun Halep diye bir derdi yok. Hatta bir çok insanın bir derdi bile yok. Yok, haksızlık etmeyelim. Dolar'ın Türk Lirası karşısında yükselmesi bizleri Aylan'dan, Ümran'dan ve yüzlerce kadının namusunun çiğnenmesinden daha çok ilgilendiriyor. Diri diri yakılanlar, gömülenler, işkenceden geçen çocuklar doların 10 kuruş artmasından daha mı değersiz?

Şu anda acilen Halep'teki kardeşlerimizin tahliye edilmesi gerekiyor. Şeytanın uşakları,Sözünden dönmeden, sillahlarını yeniden kardeşlerimizin üzerine doğrultmadan harekete geçmemiz gerekiyor. Adının Putin, Hamaney, Esed veya DAEŞ olmasına bakmayalım. Hepsinin aynı şeytanın çocukları olduğunu biliyoruz ve kulaklarına şeytanın üfürdüklerini yapacaklarını biliyoruz. Bir adım sonrasında ne yapacakları da açıkken yapabileceğimiz bir şeyler olmalı. Elbette ki dualar en büyük silahlarımız. Ancak kavli duadan fiili duaya geçmenin de gerektiği artık çok açık.

Demiştik ya! Her günümüz birbirinin aynı geçiyor diye. Gerçekten de sistem ne kadar üzülürsek üzülelim bizlere sabah mesaisine güler yüzle başlamanın hesaplarını yaptırıyor.

Ellerimizdeki taşları şeytanlara atmamız gerekiyor. Hani zaferle değil de seferle emrolunmuştuk? Şimdi sefere çıkacak gücü bile kendimizde bulamıyoruz.

YORUM YAP