Gmail, Yahoo, Hotmail gibi büyük oyuncular başka olmak üzere maillerin güvenli olmadığı en sık tekrarlanan haberlerden biri. Öte yandan Facebook ve instagram başta olmak üzere sosyal medya aile, çocuk, ölüm, doğum gibi özel veri ve resimleri yayınlanmasının aileler ve toplumu tehdit ettiği yazılır ama pek çok kimse bunu umursamaz...
SOSYAL MÖEDYADA REJİM VE BİLGİ PAYLAŞIRKEN BİN KEZ DÜŞÜNÜN
Dünyanın hemen her yerinde aileler çocuklarının fotoğraflarını gururla sosyal medyada paylaşıyorlar.
Günümüzde çocuklar, daha önceki nesillerden farklı olarak, çocukluklarının yoğun ve kamuya açık bir şekilde belgelendiğini görüyorlar.
Nominet isimli şirketin yaptığı araştırmaya göre, İngiltere'de sosyal medya hesabına sahip bir ebeveyn beşinci yaş güne kadar çocuklarının ortalama 1.498 fotoğrafını paylaşmış oluyor.
Bu gururlu aileler için küresel bir fenomen halini almış olabilir, ancak bu konuda söz sahibi olmayan çocuklar ne yapmalı?
Fotoğrafları internette paylaşılmış olan ilk çocuklar neredeyse yetişkinliğe ulaştı ve her zaman bu durumdan mutlu olmayabiliyorlar.
İngiltere'de yaşayan 16 yaşındaki Lucy, "12-13 yaşlarındayken (Facebook'ta) hakkımda utanç verici şeyler olduğunu farkettim" diyor. Lucy'nin babası dokuz yıldır kızının fotoğraflarını sosyal medyada paylaşıyor:
"Ondan fotoğrafları kaldırmasını istedim ve bunu yaptı ama neden böyle bir istekte bulunduğumu pek anlamadı. Eğer bana bu fotoğrafların herkes tarafından görülmesini isteyip istemediğim sorulsaydı muhtemelen 'hayır' derdim."
Geçmişinden 'etiketi' kaldırmak
Çocukken sosyal medyada olmaktan mutluluk duyanların bazıları da bundan artık o kadar emin değil. İngiltere'de yaşayan 20 yaşındaki Dana, 11 yaşındayken ailesinin fotoğraflarını Facebook'a koymasından mutlu olduğunu söylüyor.
Dana, "O zaman heyecan vericiydi… İlgi hoşuma gitti. Şimdi biraz garip geliyor çünkü geçmişe dönüp bakıyorum ve bunların herkesin gözünün önünde olduğunu fark ediyorum" diyor.
Dana, internette çocukluğuna dair pek çok fotoğraftan 'etiketleri' kaldırmış.
Bu da, fotoğrafların internette var olmaya devam etse de artık onun 'profil' sayfasında gözükmediği anlamına geliyor.
Sosyal medya üzerine uzmanlaşan psikolog Arthur Cassidy, ailelerin farkında olmadan çocukları için bir kimlik inşa ettiğine dikkat çekiyor.
"En temel savlardan biri şu: Ebeveynlerin çocuklarının kimliğini kontrol etmeye hakkı var mıdır? Onlar 'çocuğumuz bizim çocuğumuz, kimliği de bize ait' diye düşünüyorlar, çocuklar ise internetteki kimliklerini değiştirebileceklerini ve kontrol edebileceklerini…"
Lucy iyi bir örnek. Babasından "Şu an olduğu kişiyi temsil etmeyen fotoğraflardaki 'etiketleri' kaldırmasını" istemiş:
"Babamın bundan 6-7 yıl önce paylaştığım fotoğrafları vardı. O zaman sessiz ve utangaçtım, çok fazla arkadaşım yoktu" diyor.
13 yaşından beri fotoğrafları paylaşılan 21 yaşındaki Francesca Ivaldi, bu durumun güzel yanları da olduğunu savunuyor, örneğin dünyanın farklı yerlerindeki aile üyeleriyle iletişim halinde olmak ve mutlu anlarının kolay ulaşılabilir bir kaydını tutmak.
Ailelerin çocuklarının fotoğraflarını paylaşarak onlar için bir tehlike yaratması ihtimali de bir başka konu. Ebeveynlere yönelik internet sitesi Mumsnet'in kurucusu Justine Roberts'a göre, aileler çocuklarını internete yükledikleri fotoğraflar konusunda dikkatli olmaları için uyarıyor.
Roberts, ebeveynlerin kendi fotoğrafları internete konmadan büyüdükleri için, çocuklarının ne hissettiğini anlayamadıklarını düşünüyor.
Bazı ebeveynler içinse en güvenlisi sosyal medyadan tamamen kaçınmak.
İngiltere'de yaşayan Kasia Kurowska, Mart ayında ilk çocuğunu bekliyor ve partneri Lee ile bu konuda uzlaşmış: Çocukları kendi kararını verecek kadar büyüyene dek fotoğraflarını paylaşmayacaklar.
Kurowska, "İsteyip istemediklerine karar verecek şansa sahip olmadan, tüm hayatını belgelemek bize pek doğru gelmiyor" diyor ve ekliyor:
"Çocuklar birer birey ve bazen bunu unutuyoruz."
Kurowska, bazen bu kararı uygulamanın zor olduğunu da vurguluyor:
"Partilerde, teyzesi geliyor ve fotoğraf çekmek istiyor. Biz ise magazin polisi gibi 'Ama bu fotoğrafları Facebook'a koyma' demek zorunda kalıyoruz."
İkinci olarak da, çocuk internette varlığının olmasını isteyebilir, özellikle de tüm arkadaşları internette boy gösteriyorlarsa.
Kurowska, "Hayatlarının sosyal medyada kaydının olmamasından şikayet edebileceklerini düşündüm. Ama dijital bir kayıt tutacağım. Sadece kitleler için olan bir platformda paylaşmayacağım" diyor. (bbc)
İnternet büyük bir okyanus, bir şey yazılsa bir fotoğraf paylaşılsa anında her yere yayılabiliyor. Bu yayılmalar her zaman ‘iyi' insanların eline geçmiyor. Paraguay hükümetinin hazırladığı bir kamu spotunda kızlar plajda fotoğraf çekip Facebook'a yüklüyor. Fotoğraf, Facebook'a yüklendiği anda görselin yolculuğu başlıyor.
Önce arkadaşlarından birisi fotoğrafı başka bir amaçla paylaşıyor, daha sonra fotoğraf kızı tanımayan kişilerin eline geçiyor ve bir anda görsel “Kamu malı” haline geliyor. Fotoğrafın son yolculuğu ise bir porno sitesi oluyor.
Paraguay hükümetinin değinmek istediği bu tehlike, aslında sadece o ülke için değil, herkesin yaşayabileceği türden bir şey.
FACEBOOK'UN YAPABİLECEĞİ BİR ŞEY YOK
Çekilen fotoğrafların Facebook'ta yayınlanmasının ardından o fotoğraflar başka mecralara da sıçrıyor. Ancak sosyal medya devinin bu konuda yapabileceği bir şey yok. Yükümlülük tamamen fotoğrafı paylaşan kişi üzerinde oluyor.
Hemen ilk cümleden konunun hassas olduğunu belirtelim. Türkiye'de çok sık mevzu edilmese de dünyanın geri kalanında hem basın hem de sosyal kurumlar internette çocuk istismarının engellenmesi üzerinde sıkı çalışmalar yapıyorlar.
Mevzu bahis çocuğumuz da olabilir, kardeşimiz de, arkadaşımızın çocuğu ya da komşumuzun ufaklığı da. Sosyal ağlarla hepimiz artık birbirimize ve başkalarına sıkı sıkıya bağlıyız.
İstismar kelimesi mevzuyu direkt olarak çocuk pornosuna çekmesin. İşin o kısmı çok daha büyük ve önemli bir suç. Zaten bu konu öyle Google üzerinde arama yapılarak ulaşılacak basitlikte bir konu da değil. Tüm dünya devletleri ve hatta porno içerik sağlayıcıları dahi bu iğrençlik peşinde son derece sıkı denetimler uyguluyorlar. Yine de kimi hasta ruhların art niyetlerini sosyal medya hesapları üzerinden tatmin çabalarını kimse engelleyemez. Kısaca sosyal medyaya çocukları fotoğraflarıyla dahil etmeyi düşünürken dikkatli davranılmalıyız.
Ebeveynler çocuklarının fotoğraflarını akıllarına hiçbir tehlike getirmeden sosyal medyaya yükleyebiliyorlar
Hatta 7-8 yaşındaki çocukların kendi “yönettikleri” Facebook hesapları bile var. Facebook sayfamızda, Instagram'da hatta Twitter'da sürekli gördüğümüz fotoğraflar kimi hastalar tarafından takip edilebiliyor. Arkadaşlarımızın küvette neşeyle oynayan bebeği, tatilde kumda oynarkenki o şirin halleri, ya da ilk adımlarını atmaya başladığı o unutulmaz anlar…
Çocuğumuzla ya da yakınlarımızın çocuklarıyla gurur duymak ve bunu onlarla paylaşmak gayet normal ve anlaşılabilir bir durum. Ancak bunu sosyal medya hesapları üzerinden yapmak savunmasız ufaklığı her türlü tehlikeye açık hale getirebilir.
Şunu asla unutmamak gerekli, internete hele ki sosyal medya üzerinden girilmiş bir bilgi artık asla gizli ya da güvenli olamıyor. Güvenliğe milyonlarca dolar yatıran bankalar dahi gizliliği kontrol edemezken, Facebook üzerinde tıkladığımız iki gizlilik ayarıyla bunu sağlamış olmamızın imkanı ihtimali yok.
Metadata bilgilerinin tek sahibi biz değiliz
Metadata bilgileri fotoğrafın kimlik kartı bilgileridir. Resmin teknik detayları, hangi cihazla, ne zaman, nerede çekildiği gibi bilgiler bu şekilde saklanır. Cep telefonu ya da dijital fotoğraf makinemizle çektiğimiz bir fotoğrafı Facebook'a yüklerken sistem bu bilgileri almaz. Ancak fotoğrafımızı ağa yükledikten sonra bizi sorularıyla yönlendirmeye başlar.
Sosyal ağlar, bu fotoğrafı nerede çektin – etiketle, kiminle çektin – etiketle, ne zaman çektin – etiketle gibi yönlendirici komutlarla kendi ekosistemi içinde bir metadata havuzu oluşturmak ister. Yani başta kimlik hırsızlığı yapmazlar ama daha sonra kendi elimizle bilgilerimizi onlara vermemiz için yönlendirirler. Bu yönlendirmeler daha sonra kimi art niyetli pisliklerin son derece sıkı takip ettikleri alanlar ve boşluklar yaratabilir.
Sosyal ağ dediğimiz şey yaşayabilmek için özel bilgilere ihtiyaç duyar
Sosyal ağlarını en sık başvurduğu taktik yukarıda da bahsettiğimiz gibi görselin haklarını rızanızla sizden almasıdır. Genelde bu özel bilgilerin “çevrelerinizde” nasıl hızla yayıldığını tahmin edemezsiniz.
Save as – farklı kaydet, screenshot – ekran görüntüsü
Kaydetme opsiyonu olsun olmasın ekran görüntüsü kısa yolları ve uygulamalarıyla isteyen istediği fotoğrafın sahibi olabiliyor. 2012 yılında Amerika'nın Boston şehrinde bölgede yaşayan teenage kızların fotoğrafları Facebook profillerinden kopyalanıp porno sitelere yüklenmişti. Aslında bu tip olaylar düşündüğümüzden de sık yaşanıyor.
İstemeden çocukları yabancılara karşı savunmasız hale getirebiliriz
Belki paranoyakça gelecek ama konu kendi haklarını koruyamayacak ya da savunamayacak çocuklar olduğunda biraz paranoyak olmanın zarardan çok faydası olacaktır. Çocukların isim ya da diğer özel bilgilerini resimlerinin üzerine etiketlemek onları dış dünyaya karşı tanınır, bilinir hale getirmek demek.
Dış dünyanın içine, görüşmediğimiz hatta belki varlığından dahi bihaber olduğumuz uzak bir akrabamız da girebilir, suç odaklı gruplar ya da kişiler de. Zamanında anlaşmazlığa düştüğümüz eski apartmanımızdaki komşu, komşunun problemli psikopat oğlu ve ilk düşünmede akla gelemeyecek daha bir sürü art niyetli insan…
Çocuk için bazı tercihler yapabiliriz ama özel hayatı sadece onundur
Sapıklar, dikiz manyakları ve hasta ruhlar gibi güvenlik tehditlerini, bir yana koyalım. Artık o yan nasıl bir yansa…
O çocuk büyüyecek ve muhtemelen kendine özel bir sosyal hesap açmak isteyecek. Ama bizim önceden yüklediğimiz fotoğrafları ve aslen ona ait olan o anlar, Facebook ya da internetin başka bir bucağında dolanmaya devam edecek. Belki de hiç istemediği bir zamanda ya kendi sosyal ağında ya da kim bilir belki hiç müsait olmayan bir iş yerinde karşısına çıkacak.
Biz, onun fotoğraflarını silmiş olsak dahi internete bir kere yüklenen bilginin tamamen silinmiş olması imkansıza yakın. Bırakalım da sağlıklı düşünecek yaşa geldiği zaman kendi sosyal ağını kendi oluştursun, bunu ipotek altına almayalım.
Connecting People sloganı ortaya çıktığı andan itibaren son derece ilerledi
İlk zamanlardaki sms at, arama yap, resimli mesaj gönder de “Connecting People” durumları geçeli çok oldu. Sosyal ağlar uyguladıkları algoritmalar sayesinde insanların yollarını sanal alemin birçok yerinde kesiştirebiliyor. Bu konuda sandığımızdan çok daha yetenekliler.
Sadece bizim ve yakın arkadaşlarımızın gördüğünü sandığımız resimler çok uzaklara kadar yayılabiliyor. “Arkadaşınızın arkadaşları” gibi açık kalmış bir gizlilik ayarı bile aslında pratikte milyonlara açılmış demektir. Birbirine bağlı sosyal ağları saymıyoruz bile.
İstemeden zavallıyı yaşıtları ya da başkaları tarafından taciz edilir durumda bırakabiliriz
“Cyberbullying” denilen sanal belalar günümüzde bir çok devletin üzerinde ciddi kafa yorduğu bir sorun ve tehdit halindeler. İnternetin sunduğu özgürlük alanlarını kendi oyun alanları olarak gören bu tipler için başkasına acı vermek ve o acıdan zevk almak bir nevi hobi gibi.
Çocuklar ve ergenler internetin çoğu açığını – yeniliğini herkesten önce denerler. Bu pratiklerini de birbirlerine karşı kullanmaktan çekinmezler. Bize şirin ve tatlı gelen fotoğraflar farklı yaş gruplarında tehdit ve aşağılama malzemesi olarak algılanabilir. Kendi yaş grubu tarafından özel fotoğraflarıyla tehdit edilmek, çocuk için utanç verici bir duruma dönüşeceğinden böyle bir olayla karşı karşıya kaldığında çevresinden de yardım isteyemeyecektir. Muhtemelen o acı çekerken bizlerin en azından bir süre durumdan haberi dahi olmayacak.
Çok zenginim, çok mutluyum, bunlar da sosyo-ekonomik delilleri
Mal – mülk ve gelir seviyesini göze sokan fotoğrafların, çocuklardan tehditle para, haraç, ya da yardım bahanesiyle maddi çıkar talep edeceklere şahane fırsatlar sunduğunu da unutmayalım.
Ayrıca otomobil markası, evin konumu – şekli – adresi gibi bilgilerin açığa çıkması tehditlere ve hırsızlığa davetiye çıkarmakla aynı şey.
Şu ana kadar olmadığı bundan sonra hedefte olmadığımız anlamına gelmez. Tatil bilgisi ve zamanını paylaşanların evlerinin soyulması size de trajikomik gelmiyor mu. Ama bunu hepimiz yapıyoruz. Güvenlik güçleri dönem dönem bu tarz paylaşımlar yapılmaması hususunda bilgilendirmeler yapsa da, internet her an, her yerde bildirim yapmak maksadına karşılık geldiği için bu tip hırsızlıklar kaçınılmaz olacak gibi.
Uzaktaki eş, dost, akrabaya çocuğu gösteremeyecek miyiz
İlle de sosyal medya üzerinden göstermek zorunda olmadığımızı biliyoruz. Sosyal medyayı kullanma sebebimiz o fotoğraf üzerinden bir etkileşim yaratmak. Kendimizi bundan alıkoymak istemiyorsak da Face duvarımıza baktığımız kadar güvenlik ayarlarımıza da bakmamız gerekiyor. İki arada bir derede değişen ve güncellenen güvenlik ayarlarını sıkı takip etmeliyiz. Ama en önemlisi özellikle çocuk fotoğraflarını yüklerken iki defa düşünmek olacaktır.
BİR DAHA DÜŞÜNECEKSİNİZ DEĞİL Mİ?