Can Kemal Özer

Sıra AK Parti’de

2.11.2015 07:11:02

Geriye dönüp bir bakın hele tarihi olduğu dile getirilmemiş bir seçim olsun. Her seçimin kendince önemi vardı. Zira bu ülkenin, bu milletin mazisi geleceğine ilhak olursa neler yapabileceğini bilen iç ve dış, azgın ve sapkın güruh onu dizginlemek istiyor. Onlar kendi zaviyelerinden haklı ve gayretliler de.

Lakin söz konusu olan bizim geleceğimiz. 1920 sonrasında tüm değerlerine müdahale edilmiş bir toplumun yeniden dirilmesi sanıldığı kadar kolay değil. Henüz tam dirilmiş olduğu da söylenemez. Ancak bu seçimde basiret ve feraset kanallarının, iç ve dış, azgın ve sapkın güruhun niyetlerini hissedebilecek kadar da olsa sağlam olduğunu bir kez daha gösterdi.

Şimdi ise 13 yıldır bu ülkede iktidar tam anlamıyla değilse de, artık muktedir olan AK Parti'ye, Allah yeni bir imkân daha sundu.

Kimse bunu ‘millet verdi, millet alır' demesin. Veren de, alan da, bunun için milleti vesile kılan da Allah'tır! Allah! Bunu kavlî, lâfzî ve fiilî olarak unutanın maazallah ayağı kayar. Var olan millet değil, Allah'tır. Yaptıran millet değil, Allah'tır! Yapan millet değil, Allah'tır! Dolayısıyla lütfeden de, elimizden alacak olan da, bu imkân/fırsattan hesaba çekecek olan da Allah'tır!

İnsanlar kimi zaman istikbal endişeleri, iktisadi kaygıları, içlerine düşen sebebini bilmedikleri his veya korkularla hareket edebilirler. Aday listelerine, seçim çalışmalarına, tarım, tohum, ilaç, aşı, çevre, şehircilik, mimarî, üniversite politikaları, medyadaki tercihleri, bürokraside adam seçme sorunları, yerel yönetimlerin içler acısı durumu, milleti bankalara musallat edişlerine bakarak karar verseydim sandığa gitmezdim, ama bırakın sandığa gitmeyi hayatımda ilk kez bu seçimde, sülalemde AK Parti'ye oy vermeyen olursa onlarla akrabalık bağlarımı gözden geçireceğime dair mektup gönderdim.

Nedeni malum, bu sancak yere düşmesin! Filistinliler, Bosnalılar, Somalililer, Nijerliler, Mymmarlılar, Şamlılar kısaca Müslim veya gayri Müslim mazlumların ve dahi bizim yeşeren ümitlerimiz sönmesin diye…

Tedavi için değil masada öldürülmek için ameliyata alındığımızı, lakin Kâdir olan Allah'ın, öldü sandıkları milleti narkozda tuttuğunu biliyorduk. Ameliyattan yeni çıktığımızı, bu yüzden dirilmek için zamana ihtiyaç duyduğumuzun da farkındaydık.

Bundan naşi, tüm doğru ve eğri yönlerine rağmen önümüzde bir kez daha tek doğru seçenek AK Parti idi. Bu yüzden, Allah hepimizi 7 Haziran'da tabiri caiz ise sigaya çekti. ‘Dikkat etmezseniz size verdiğim nimeti geri alırım' ihtarında bulundu. Milletin çoğu bunu anladı. Pek çoğu elinden geleni yaptı.

Şimdi bunu anlama ve gereğini yapma sırası AK Parti'de. Bütün sorumluluk ve imtihan onların üzerinde. Sadece onların değil, bizimde. 7 Haziran öncesinde yaptığımız gibi, doğrularına doğru, yanlışlarına yanlış demeye devam edeceğiz. İyi hallerine destek, yanlışlarına da dilimizle, elimizle olamazsa, buğz ve uzaklaşma ile ihtar edeceğiz.

İşte onlara yeni bir BEYAZ SAYFA açıyoruz.

 

 

 

Burayı iyi ve güzel amellerle doldurma da, kötü ve başarısız işler yapmakta onların ellerinde. Kalpleri yöneten ve yönlendiren Allah (c.c.), milleti size yönlendirdi. Sakın ama sakın bu beyaz sayfayı karalamayın, içinden çıkılmaz hâle getirmeyin. Bu, yeşeren filizi yolmak olacağından hesabı da çetin olur.

EĞİTİM

Artın şu eğitim meselesini çözün. Herkesi okutma, yeşeren her filizi aynı hızardan geçirme sevdasından kurtulun. Şu ders kitaplarını değiştirin. Her şehre, her kasabaya üniversite ve fakülte açma hastalığına son verin. Talebelik sadece istidadı olanların işidir. Kendinizi istatistik masalları ve oyunlarına kaptırmayın.

İNSAN KAYNAĞI

Her devre uygun insanlarla, zor zamanda gemiyi terk edeceklerle, gemi fareleriyle, aç gözlülerle, makam mevki hırsı yüzünden kılıktan kılığa giren dalkavuklarla, tahtakurularıyla çalışmayın! Batıda okudu ve/veya öz geçmişi kabartılmışları rehber edinmeye son verin. Danışmanları ofis boy gibi kullanmayın. Zengin ve diplomalıları milletvekili yapma, terfi için kapı kapı dolanan dalkavukları, sadece bir şey kapmak için aday adayı olmuş arsızları bir yerlere getirme tutkusuna son verin. Bunları yanlış veçheden anlayıp bizleri düşman bellemeyin!

TOHUM - ZİRAAT - GIDA

Tohum, ziraat, hayvancılık ve gıda politikalarınızın sadece istatistiğe dayalı olduğunu, batı zihinli dünyanın bu alandaki şeytanlıklarından ya bîhaber ya da onların ağına düşmüş kişilerin hatalı politikalarından ibaret olduğunu görün artık! Bu kişi meselesi değil, gelecek meselesidir. Müdahale edilmiş hibrit tohumların ifsat olduğunu (Bakara 11-12, 205) görün artık! Islah masalıyla müdahale edilmiş tohumlar, bu nesli besinsiz bırakır, kısırlaştırır, görün artık!

Yanlışlarınızı söyledik diye, ikide bir beni savcılığa göndermeyin. Bilesiniz bu yıldırmaz, aksine kamçılar. Tayyib (Taha 81) gıdaları istiyoruz! Bizi çetelerin, Türkiye ve Ümmet düşmanlarının necis gıdalarına mahkûm etmeyin! Yeter! Hayvanları et, süt makinesine çevirtip zulmetmeyin! Ahları kâinatı kapladı. Bu yapılanları azabı çetin olur!

AŞI - İLAÇ

Millete zorla zararlı ve biyolojik silah aşıları dayatmayın. Millet endüstriyel sözde gıdalarla beslenemediği için, ilaç bağımlısı oldu Bu ilaçlar biyoteknoloji ve recombinant ürünü ve DNA'mızı yani yaratılışımızı bozuyor. Görün artık. Zorla aşı yaparak millete zulmetmeyin! Modern hastaneler milleti hasta etme, devleti soyma yeri ve pek çoğu paralel çeteye finansal destek sağlama yeri olduğu duyun ve müdahale edin artık!

BİLİM HASTALIĞI

Batının koyduğu kurallar ve inanç sistemini, bilim diye bize de pazarlıyorlar. Batıdan çok batıcı, bilim bilim diyerek bilim yapılacağını sanan bir zihniyet zuhur ettiğini, bunun bizi hak ve hakikatten uzaklaştırdığını fark edin artık! İngilizce öğreten adamın, ilahiyatçının bile kendini bilim adamı olarak tanımladığı, Kur'an ve Sünnet'i bile batının ifsatlarıyla doğrulamaya kalkan korkunç bir zihin türediğini ve karanlığa savrulduğumuzu bilin artık!

ŞEHİR

Mütekebbir, müstağni, mağrur beton yığınlarının içinde İstanbul'u, Bursa'yı, İzmir'i, Ankara'yı ,Konya'yı, Kayseri'yi, Erzurum'u kaybettik. Dahası şehir kalması ortada. Batı kentlerine çevrildi her yer. Rahmetli Turgut Cansever hoca, benden Konya'daki tarihi dokunun resimlerini istemişti. Götürdüğümde ağladı ve “kürüyün burayı da, burası Selçuklunun payitahtı idi demeyelim bari” demişti. Dünya mimarlar birliği başkanı ise aynı yıllarda, “Kimse bana, İstanbul'u, Mimar Sinan'ın torunları bu hale getirdi, dedirtemez” demişti. Yeterin artık. Yüksek katlı hapishaneler kurdurmayın şehrin en güzel yerlerine. Şehirlerimizi geri verin!

Tarihi mekânları benzeri az görülür şekilde ihya ettiniz. Ama ya yeni yaptıklarınız? Bir bakın bakalım, ihyası için uğraştıklarınızla bir ilişkisi var mı? 100 yıllığı 500 yıllığı restore ederken, 50 yıllığın enkaza dönüştüğünü ne zaman göreceksiniz?

TEKNOLOJİ - MEDYA

Mobil çılgınlığı nefeslerimizi kesecek, bağlarımızı koparacak, değerlerimizi sarsacak düzeylere ulaştı. Bir de buna öğrencilerin tabletlendirerek teşvikini eklemeli. Her kablosuz bağlantı, sadece insan bedenine inan bir darbe. Özellikle de minik bedenlere. Tablet veya cep hapishaneler üretme modasından kurtulun. 3-4,5-5G yani G'ler milletin beynini gaylendiriyor, cebini deliyor. Çocukları hayattan ve hakikatten koparıyor. Teknoloji kullanıcısı olmak, batı kültürüne kendini sömürtmektir. 78 milyon, bir işletim sistemi, kendi arama motoru, kendi sosyal medyası, SAR değeri düşük teknoloji üretmekten aciz mi? Değil! Eksik olanı tamamlayın artık!

Medya ise, içerik üreten değil, görsel yarışa soyunan, ya tam gaz iktidar düşmanlığı, ya tam gaz AK Parti'ye yaranma olarak ilerliyor. Kemiyete ihtiyaç var, ama bu kemiyet neden keyfiyet üretmiyor acaba? Trene sonradan binenler yüzünden olmasın! Bu değere yabancıları vitrine çıkarma, öz evlatları da öksüz bırakmaya son verin artık! Unutmayın, dünyayı haberi yönetenler yönetiyor. Haber malumatfuruşluk değildir. Böyle görenlerle yol alınmaz.

KİBİR - EMANET

Kibir dünyanın en büyük dağını bile un ufak eder. Kibir insanı tuzla buz eder. Kibir insanı ateşe çeker. Kibir Müslüman'a yakışmaz. Kibir bizi bizlikten çıkarır. O halde, ‘Hz Ömer gibi olun' demiyoruz. ‘Yavuz'u, Sultan Hamid'i düşünün' diyoruz. ‘Ebubekir gibi, Ebuzer gibi olun' demiyoruz. Vasat Mü'min sorumluluğu diyoruz. Nefsinize ‘mağrurlanma' deyin. Herhangi birine yüzünüze ‘ölüm var' dedirtin. Ölmeden ölün. Siz ölmeden ölün ki, sizi sevenler de öyle olsun. Siz öyle olun ki, 2023-2071 hedefleriniz tutsun.

Bu oylar size emanet. Bu kâinat ve içindeki her zerre hepimize emanet. Efendimiz (s.a.v.) değil miydi, düşmanlarının mal ve ırzları kendisine emanet edilen? Peki, biz yani hepimiz neden ‘emin' değiliz? Bize emanet neler var etrafımızda? Biz bize emanetiz. Ümmet bize emanet. Kurdu kuşu bize emanet, tohum, çiçek böcek bize emanet! İyi de, 20 milyar dolarlık zehri neden bu emanetlere sıkıyoruz?  Hiç düşündük mü? Neden engelli doğumlar arttı, hiç aklettik mi? Neden 7 Haziran'da ağır bir sendeleme geçirdik? Neden? Neden?

Daha çok şey var amma bugünlük yeter. Batıyı ve bâtılı taklitten muhafaza etsin. Allah (c.c.) biz, Rasülü (s.a.v.)'nün emanet ettiği yoldan yürüyenlerden eylesin. Allah hayır işlerimizde size destek, kasıtlarımızda köstek, hatalarımızda ise hayırlı hatırlatanlacılarımız olsun!

  1. Destekliyorum Destekliyorum

    Ak Parti'nin bu dönemde özellikle sizin gibi para-pul, makam-mevki, iltimas vs. vs. beklemeden söylediklerinin doğruluğuna ve hakka inanan, yönlendirmelerden etkilenmeyen, gerektiğinde eleştirmekten çekinmeyen ama asla art niyetli olmayan, devletinin, milletinin ve ümmetinin hizmetkarı olan bireylere eğilmesi, görüşlerine değer verip itibar etmesi, bilgi birikiminden istifade etmesi milletin sinesinde tutuşan ateşe su serper, yaralara merhem olur...

YORUM YAP