Fatih D. Alkan

Seksenlerde gri propaganda mı var?

19.01.2017 00:06:13

Siyasi tarihimizde bazı simgeler var. Fötr şapka denilince aklımıza Süleyman Demirel geliyor. Kamusal alan denilince Ahmet Necdet Sezer. Kasket ise bize Bülent Ecevit'i hatırlatıyor. Bu simgelerin hatırlattığı siyasiler hiç de hatırlanacak kişiler değil ama ne yazık ki bilinçaltımız bu simgeleri görünce, duyunca başka bir seçeneğimiz de yok. Mavi Ekose Ceket ise son zamanların en önemli siyasi figürü Cumhurbaşkanınmız Recep Tayyip Erdoğan'ı hatırlatıyor.

Reklam amaçlı kullanılan bazı semboller de var. Dünyamızın canına okuyan şirketler en bilinir markalara yön veriyor. Bazı markalar da ürünün özelliklerinin önüne geçmiş halde. Markayı söylediğinizde akla ilk gelen ürünün kendisi oluyor.

Yirminci yüzyılın gelişen makine ağırlıklı toplumunda insanların yavaş yavaş yeryüzünü terketmeleri gerekiyordu. Petrol ve elektrik ağırlıklı bir toplumda insanları da sahadan çekmek. En azından siyaset üretmelerini, bilgi üretmelerini, amaçları uğruna yaşamalarını ve yardımlaşma faaliyetlerini engellemek gerekiyordu.  Bu yüzden de hareket etmeyi en alt seviyeye indirecek teknolojiler gündeme girdi.

Çoğunlukla kullanılan yöntem sinemaydı ama sinemanın bir insanı yapacağı işlerden alıkoyma süresi sınırlıydı. Bu yüzden ardı arkası kesilmeyen ve sürekli birbirini takip edecek uyuşturuculara ihtiyaç vardı. Bu yüzden televizyonun uyuşturucu, hareket engelleyici özelliklerinin ön plana çıkabilmesi için dizilere ihtiyaç duyuldu. Hergün koltuklarına insanları yapıştıracak, saatlerini verimli bir iştigal alanına yöneltmek yerine zaman geçirmeye odaklayarak şeytanın ve nefsin istediği malayani işlerimiz hayatımızda hüküm sürecekti.

Haftanın yedi günü en az yedi dizi ile vakitlerin iğdiş edilmesi gerekiyor. Bunu yaparken de ekran başındakilerin değer ve arzularını da değiştirmek gibi bir hedefin gözetildiği de aşikar. Her ne kadar dizilere yön verenler insanların keyifli vakit geçirmesi, mutluluklarının daim olması adına işlerini yaptıklarını iddia etseler de asıl yapılmaya çalışılan uyuşmuş beyinlerle insanların dünyanın gerçeklerinden uzak kalmaları. Ancak bazı diziler ülkemiz insanını yönlendirme konusunda gayet ustaca manevralar yapıyorlar.

Bazı dizi ekipleri dünyadan kopmadan anlatırken hikayesini, bazıları da en olmayacak senaryolarla  çıkıyorlar izleyicilerin karşısına. Gerçek hayattan yola çıkan hikayelerle insanlar daha kolay bağ kuruyor. Hikayeleri daha sıcak ve hayattan olduğu için herkes bir şekilde kendisinden bu dizilerde bir parça bulabiliyorlar. Ancak bu gibi dizilerde  yapılabilecek bir propaganda amacını insanlara daha kolay dikte edebiliyor.

2017 yılının ilk günlerinde Meclis gündemimiz yeni Anayasa üzerine odaklandı. Anayasal değişiklik görüşmelerinden dolayı toplumu germeye çalışan bir kısım muhalif gurupların varlığı da aşikar. Geçtiğimiz hafta içinde ekranlara gelen “Seksenler” isimli dizide eskiciye verilmesi üzerinden hikaye edilen bir ceket ise kimsenin gözüne batmasa da sanırım ki bilinçaltımıza işlenmeye çalışılan bir propaganda denemesiydi. Hikayede bahsedilen ceket bir siyasi figür olan Cumhurbaşkanımızı hatırlatıyor. Elden çıkarılmaya çalışılma nedeninin “kötü enerji” olarak işlenmesi ise uzun zamandır yalnızlaştırılmaya çalışılmasıyla yakından alakalı gibi görünüyor. Bu dizinin devlet televizyonu ekranlarında yayınlanması düşündürücü. Ayrıca dizide  yer alan bazı karakterlerin ise 2013 yılında yaşanan Gezi Ayaklanmasında ön planda bulunmaları dikkatten kaçırılmamalı diye düşünüyorum.

  1. Mehmet Mehmet

    Fetöcülerin ve Darbecilerin neredeyse en guclu olduklari yerin TRT oldugunu söylemeye gerek var mi

  2. Mustafa  s.  Can Mustafa s. Can

    Aşı ile ilgilı danisma m gerekiyor da.

  3. Mustafa  s.  Can Mustafa s. Can

    Aşı ile ilgilı danisma m gerekiyor da.

YORUM YAP