Can Kemal Özer

Sarı şeytan, İran kararını neden aldı?

10.05.2018 00:02:13

Malum, Obama döneminde İran ile ilgili nükleer ihtilaf, mutabakatla neticelenmişti. Sonrasında da İran ile P5+1 ülkeleri arasında bir anlaşma imzalanmıştı.

P5+1, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Daimi üyeleri ve Almanya'dan oluşmaktaydı.

Adı “Sarı şeytan”a çıkan Trump, Yahudi damadı Kushner, Evanjelist Başkan Yardımcısı Mike Pence, Siyonist lobinin etki ve desteği ile geçtiğimiz Kudüs konusunda sarsıcı bir karar aldı.

Alınan karara göre ABD, Tel Aviv'deki Büyükelçiliğini 2019 yılında Kudüs'e taşıyacaktı.

Bunun anlamı, Kudüs'ü işgalci terör örgütü İsrail'in başşehri olarak kabul etmek idi.

Konu dünya gündemine oturdu.

Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı'nı olağanüstü toplantıya çağırdı ve İstanbul'da oy birliği ile ABD'nin kararı telin edilip, Kudüs Filistin'in başşehri ilan edildi.

Bununla da yetinilmeyerek konu BM Güvenlik Kurulu'na taşındı.

ABD'nin kararı reddedildi. Ancak, ABD kararı veto etti. Mesele bu kez de Türkiye'nin gayreti ile BM Genel Kurulu'na taşındı.

Genel Kurul, 9'a karşı 128 oyla Kudüs'ü Filistin'in başşehri ilan etti.

Körfez'deki İsrail ve batı kuklası rejimler istemeye istemeye bu karara katıldı.

Gelişmeler üzerine sarışın şeytan, 2019'u öne alarak taşıma kararını 14 Mayıs 2018'e çekti.

Süreç yaklaşırken İsrail yönetimi, yön tabelalarını bile yerleştirdi.

Sarı şeytan ise 14 Mayıs'a bir hafta kala, İran ile yapılan anlaşmayı askıya aldığını duyurdu.

Bununla da yetinmeyerek İran ile ticareti de yasakladı. Batılı şirketler özellikle de İran ile en yoğun ticaret yapan Almanya tedirgin olmakla kalmayıp hayli karıştı.

Körfez'deki İsrail ve ABD kuklası Bahreyn, BAE ve Suud, sarı şeytana destek verirken, Avrupa Birliği, Rusya, Çin ve Türkiye karara itiraz etti.

Her zaman olduğu gibi İsrail'in ağzı kulağında

İran ise şaşkın numarası yapıyor.

Oysa İran'sız İsrail, İsrail'siz İran ayakta kalamaz.

Bu işten için için kaynayan İran rejimi karlı çıkacak…

Çıkacak çıkmasına da, peki ya Kudüs?

Sarı şeytan 14 Mayıs ile ilgili gündem değiştirerek bir taşla çok kuş vuruyor.

İlki, büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma işini oldubittiye getiriyor.

İkincisi, İsrail ve İran rejimlerini güçlendiriyor.

Üçüncüsü, İran'a Avrupa başta olmak üzere diğer ülkelerin mal satmasını engelliyor.

Dördüncüsü, her zaman olduğu üzere İsrail, Körfez'de yabancı bandıralı gemilerle İran'a mal satmaya devam ederek parsayı toplayacak.

Beşincisi, Sarı şeytan, İran-İsrail kardeşliğini bilen/bilmeyen Yahudilerin/Siyonistlerin desteğini alarak, koltuğunu sağlama almayı sürdürecek.

Altıncısı, Filistin, Türkiye ve Rusya'nın elini zayıflatacak.

Bu kazançları da daha da artırabiliriz.

Asıl mesele bu şeytanlığı görmek, tedbir alabilmekte. İnşaallah bu haydutların bütün oyunları bozulacak.

İnşaallah!

Zira Kudüs'ün geleceği ile oynamak, mukaddesata saldırmaktır.

Mukaddesata saldıran kaybeder.

Ne demişti Churchill (Çörçil)? “Biz Çanakkale'de Allah ile savaştık. Allah ile savaşan yenilmeye mahkûmdur!”

Allah ile mukaddesatla savaşanlar ilelebet kaybetmeye mahkûmdur!

YORUM YAP