Ömer Kayani

Peki Musul ve Halep Lübnan'da mıdır?

25.10.2016 00:15:15

Sputnik'ten bir haber. Lübnan Hizbullah lideri Nasrallah Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasına tepki göstermiş:

1_3

“Hizbullah lider Hasan Nasrallah, bugün yaptığı konuşmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Musul açıklamalarına tepki gösterdi. Nasrallah, “Iraklılar Musul için savaşıyor, karşılığındaysa Türkiye gelip ‘Musul Türk'tür ve Türkiye'ye geri verilmelidir' diyor. Halep'te de aynısı. ‘Halep bizimdir, Suriye'nin değil' diyorlar. Bakın, bu her gün meydana çıkıyor” ifadelerini kullandı. Erdoğan, dün Bursa'da yaptığı konuşmada, “Musul bizimdi, tarihe bakın. Misak-ı Milli dedim diye rahatsız oldular. Ben tarih dersi veriyorum niye rahatsız oluyorsun. Niye rahatsız oluyorsunuz?” demişti. (https://tr.sputniknews.com)
Peki… Hadi herşeyden bağımsız mantığınızı anladık diyelim. O zaman bu bağlamda bizde size birkaç soru yöneltelim:

1- Derdi size niye düştü?
2- Musul – Halep Lübnan sınırları içinde midir?
3- İran her sıkıştığında Hizbullah ismi taşıyan gerçekte Hizbul-İran olan bu örgütün oyuncak roketlerini İsrail'e fırlatıp, İsrail'i Lübnan'a saldırtıp, İran'ı uluslararası kamuoyunda unutturan Erdoğan mıdır?
4- Türkiye'nin Irak'ta işi yok ise Hizbul-İran'ın Suriye'de ve Irak'ta ne işi vardır?

2_3

5- İran'ın çıkarları için paratoner görevi görmek için Lübnan'ı feda etmeyi hangi mantıkla açıklıyorsunuz?
Biz sabaha kadar yüzlercesini sorarız ama sizi çok terletmeyelim. Bu günler tarih kitaplarında yerini aldığında bakalım Hizbullah Allah'ın partisi olarak mı hatırlanacak yoksa şeytanın partisi mi?

Soru çok ama kuklaya soru sormanın alemi ve mantığı da yok.

İsterseniz burada sözü Hizbullah'ın eski genel sekreteri Şeyh Tufeyli'ye bırakalım. Bu örgüt sizin gibi mezhepçi / milliyetçi kuklaların eline geçmeden ve kirlenmeden önce Hizbullah genel sekreteri olan Tufeyli sizin gibi dini lider kılıklı milliyetçi ajanlara durumu anlatsın…

3_3

“Hizbullah'ın ilk genel sekreteri ve sözcüsü Şeyh Subhi Et-Tufeyli Hizbullah ve İran'ın Suriye politikalarını eleştirdi. Tufeyli, Suriye rejimine destek vererek Hizbullah ve İran'ın Sünni-Şii fitnesine sebebiyet verdiklerini belirtti. Esed'in yanında savaşanların İsrail'e hizmet ettiğini ve cehenneme gideceğini belirten Şeyh Subhi Et-Tufeyli Sünni-Şii çatışmasının yalnızca İsrail'e yarayacağını belirtti.”

(https://www.youtube.com/watch?v=xun374mXc9U)

Peki İran'ın dini lideri Hamaney geçtiğimiz aylarda ne diyordu, hatırlatalım;

4_3

İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney'in,İran-Irak savaşının bitmesiyle kapanan ‘şehadet kapısı'nın Suriye'de yeniden açıldığını söylediği ve İran'ın muhaliflere karşı Esed rejimi yanında yer aldığı Suriye'deki çatışmaları, ‘İslamın küfürle savaşı' olarak nitelendirdiği bildirildi. Fars Haber Ajansına göre, Suriye'de Esed muhalifleriyle çatışmada hayatını kaybeden 46 İran askerini anma töreninde konuşan Anayasayı Koruyucular Konseyi Genel Sekreteri Ahmet Cenneti, İran'ın dini lideri Hamaney'in, ‘İranlı gençlerin İran-Irak savaşı zamanında olduğu gibi İslam'ın küfürle savaştığı Suriye cephesine gitmek için ısrarla izin istediklerini' söylediğini nakletti. Ziyaretlerinden birinde Hamaney'in, (İran-Irak savaşını sonlandıran) barış kararnamesinden üzüntüyle söz ettiğini ve ‘Şehadetin kapısı kapandı. Fakat şimdi tekrar açıldı. Bu gençler kutsal savunma (İran-Irak savaşı) zamanındaki aşk ve şevkle,İslam'ın küfürle savaştığı Suriye cephesine gitmek için ısrarla izin istiyorlar' dediğini aktaran Cenneti, ‘Dini liderin özel bir sohbet ortamında söylediği bu sözü açıktan konuşmamamız gerektiğini düşünüyordum. (25.02.2016)

Açıktan konuşalım beyler, Müslüman açık sözlü olur, bu gizlilik saklılık niye?

Dünyada neredeyse bütün Müslüman ülke toprakları kudurmuş Batı alemi tarafından savaş alanı yapılmışken hangi şehadet kapısı ne zaman kapanmıştır da yeniden açılmaktadır?

İran gençliği şehadete gitmek için sizden izin istiyorsa niye Afganistan'da savaşmak, fakirlikten bitap düşmüş insancıkları bazen parayla kandırarak bazen zorla Suriye'ye savaşmaya taşıyorsunuz. Gönderin bu gençlerinizi…
Artık bunalmış ve yorgun düşmüş İran gençliğinin bırakın artık savaşmayı, fırsatını bulanın ülkeden kaçmak için tanımadıkları turistlerden bile yardım istediklerini size biz mi öğretelim?

Şu ifadelerinizi de unutalım mı?

5_3

"(…) İran o sırada ABD'yle Birleşmiş Milletler (BM) bayrağı altında Taliban'la ortak mücadele hedefiyle görüşmeler yaptı. O görüşmeler sırasındaki temsilcimiz de o dönemde BM'deki daimi temsilcimiz (İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad) Zarif'ti. O sırada biz Pencşir vadisinde Taliban'a karşı duran Ahmed Şah Mesud'a destek veriyorduk. Afganistan'ın büyük bir bölümü Taliban'ın kontrolündeydi. O şartlarda İran olmasaydı Amerikalılar Afganistan'a giremezdi.

Onlar Afganistan'a girme fırsatını yakalayana kadar görüşmelerden yararlandı ancak Afganistan'a egemen oldukları anda İran'ı şer ekseninin üç ülkesinden biri olarak nitelediler." Irak konusunda da benzer hadiseler yaşandığını ifade eden Velayeti, "İran ve ABD, Saddam'ın düşüşünden sonra Irak'ta güvenliğin tesis edilmesine katkı sağlamak amacıyla görüşmeler yaptı. Ancak onlar yine bu görüşmelere bağlı kalmayarak kendi yollarını çizdiler." dedi. (29 Haziran 2016)

6_3

Ve tasmasını İran'ın tuttuğu eski Irak başbakanının dün yaptığı açıklama:

7_3

Tasmalı Maliki bu sözleri ederken diğer yandan da bu açıklama geliyordu:

8_3

(…) Ayetullah Ameli, bu arada Türkiye Cumhurbaşkanlığı'nın forsunda 16 Türk devletinin belirtildiğini ancak burada Safevi devletinin yer almadığını anlattı ve “Biz Safevi devletinin de eklenmesi gerektiğini” söyledik ama Cumhurbaşkanınız bunu kabul etmedi” diye konuştu. (24 Ekim 2016)

Ve son olarak İran'ın dini lideri Hamaney'in geçtiğimiz aylarda yaptığı açıklaması:

9_3

AA'nın haberine göre Hamaney, Gadir-i Hum Bayramı münasebetiyle başkent Tahran'da kendisini ziyaret eden kalabalık bir gruba hitap etti. Konuşmasında Sünni ve Şii mezhep mensuplarının birbirlerine hakaret etmekten kaçınmalarının çok önemli olduğuna işaret eden Hamaney, "Şii adıyla diğer İslam mezheplerinin duygularını tahrik etmek İngiliz Şiiliği"dir. Bu da bölgede büyük yıkım ve katliamlara neden olan DAEŞ ve Nusra gibi ABD ve İngiliz casusluk servislerine bağlı habis terör gruplarının ortaya çıkmasıyla sonuçlanıyor. Ehl-i Sünnet'in mukaddesatına hakaret etmek İngiliz Şiiliği'nin işidir" dedi. Hamaney, Ehl-i Sünnet'in mukaddesatına hakaret edilmesinin Şiiliğin temel şartlarından imamet konusunda da olumsuz görüşlere neden olduğunu belirtti. (20.09.2016)

Görüldüğü üzere İran'ın kafası ya çok karışıktır ya da geleneksel takiyye politikalarını uyguluyabileceklerini sanmaktadırlar. Ama ABD Dışişleri Bakanı Kerry'nin şikayet ettiği gibi internet denen ufaklık hükümetlerin yönetme (aslında gütme demek istiyor) işlerini artık çok zorlaştırmaktadır.Bu yüzden 21. yüzyılda İran'ın takiyye politikalarıyla ayakta kalma şansı yoktur. Çünkü bilgiye ve arşivlere ulaşmanın mili-saniyelerle ölçüldüğü bir devirde yaşıyoruz.

Biz mezhep çatışmasının ardında İngiliz ve Anglo Sakson oyunları olduğunun bilincindeyiz. Bu ülke Müslümanları İrancı yaftası yemek pahasına 1980 İran-Irak savaşı sırasında İran'ı desteklediler. Ama İran çok uzun bir süredir uyguladığı çok kirli politikalarla bu insanları “fena kandırıldık, Saddam haklıymış” konumuna getirdi.

Öte yandan eski Türk hükümetlerinin uyguladıkları NATO politikalarını da bu ülke Müslümanları hiçbir zaman sahiplenmemiştir, arkasında durmamıştır, eleştirmiştir, zaman zaman kendi yöneticilerine lanet okumuştur. 1 Mart tezkeresini bütün dayatmalara rağmen reddetmiştir. Tümgeneralinizin dediği gibi “ABD düşmanımızı yokedecek” diye sevinmemiştir.

10_2

Biz İngilizlere çıkardıkları fitne için kızmıyoruz. Bu şeytana “niye şeytanlık yapıyorsun” demek kadar komik olur.

11_3

Bu yüzden İran'a bu bölgede tarihi görev düşmektedir. Ya bölgede yakılan ateşe mezhepçilik körüğüyle gitmeyecek, ya da kendisi fitne ateşinin içinde yanacaktır.

“Halep'e pirince giderken Kermanşah'ı kaybedecektir”…

Screenshot_1

 

YORUM YAP