15 Temmuz sonrasında hızla erken seçime gidileceğini, bunun da 2017'nin sonuna kadar gerçekleşebileceğini ileri sürmüştük. Yanılmışız.
2017 için yanılsak da, 6-7 aylık bir gecikmeyle 2018'de seçime gidiyoruz.
24 Haziran'da yapılacak seçimde Tayyip Erdoğan dışında her şey net ise de kesinlik kazanmış bir aday yok.
Her ne kadar Akşener adaylıkta ısrar ediyor ise de bunların hiçbir sözüne itibar olmaz.
Zira “'Biz ne çukur, ne cukka, ne de yıkım ittifakı yapacağız. Grup kurmak için abidik gubidik işler yapmayacağız” dedikten kısa bir süre sonra CHP'den 15 vekil transfer ederek sözlerinin kıymetsiz olduğunu gösterdi.
CHP Genel Müdürü Kılıçdaroğlu, “15-16 milletvekili MHP'den AK Parti'ye geçecek. Bu karakterde milletvekili çıkar mı inanmak istemiyorum” cümlesinin hemen ardından, karaktersizlik olarak tanımladığı işi kendisi yaparak, 15 milletvekilini Akşener'in İP'ne tayin etti.
Bu tayin biçimi, FETÖ'nün mensuplarına uyguladığı rotasyona çok benzemiyor mu? FETÖ, örgüt elemanlarını sürekli olarak görevlendirmeler yaparak kullanırdı. Sistemleri de bunun üzerine kuruluydu.
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı olmaya yürek yetiremediği için kendisi aday olmuyor. Abdullah Gül'ü istiyor ama tabanı ve parti içinden pek çok kişi Gül'ü istemiyor.
O da çaresiz, Amerika'dan ithalat yapmaya karar vermiş. Ya da yukarıdan gelen emir böyle…
Tıpkı Ekmelettin İhsanoğlu'nu ona üfürenler, şimdi de Amerikalı mason Dervish'i sufle ediyor.
Dillerinden düşürmeseler de, Milli Görüş ve Erbakan Hoca ile ruhi irtibatları kalmayan, ya da aslında geçmişte de olmadığı halde böyleymiş gibi davrananlar, partilerini parçalamakla itham edip, ağır eleştiriler yönelttikleri Abdullah Gül ile perde açacak gibiler.
Gül hesap adamı ise de, hem Kraliçe cenahından, hem de içinde biriktirdiği hırs ve kin yüzünden, Asiltürk ile sözde Erbakan Ödülü verdikleri kimselerin “Sivas Katili” dedikleri Karamollaoğlu'nun adayı olabilir.
Saadet Partisine bağlı seçmen Gül'ü istemiyor. Samimi bulmuyor. O olursa, Erdoğan'a vereceğini açıktan söylüyor.
Bu durumda Tayyip Erdoğan'ın yanı sıra Meral Akşener, Kemal Dervish, Abdullah Gül ve Selahattin Demirtaş 24 Haziran'ın adayları olacağa benziyor.
CHP, HDP/PKK, FETÖ, İP (İyi Parti) ve SP kendi adayları ile sahaya çıkacak. AK Parti, MHP ve BBP ise Erdoğan'ı destekleyecek.
Erdoğan muhalif ve düşmanları ilk turda kendilerine çalışacak, kalmaz ama kalacak olursa ikinci turda Erdoğan'a karşı en çok oy alana destek verecekler.
Aslında hepsinin bildiği gerçek şu: Seçim ikinci tura kalmayacak!
Bu nedenle de hepsi ittifak etmiş gözükmemek için kendi adayları ile çıkıyor. Demek ki, ne yapsalar boş!
Sezai Karakoç üstadın dediği gibi, “Ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar vardır, Gün batsa ne olur, geceyi onaran bir mimar vardır…”
SEÇMEN NE DİYOR?
Hangi görüşten olursa olsun Recep Tayyip Erdoğan'a oy verecek kimselerin temel referansı yerlilik... Zira Erdoğan içlerinden çıkmış tanıdıkları, güvendikleri bir kimse.
16-17 yıllık iktidarında kul ve yönetici olarak hata ettiğini düşündükleri şeyler olsa bile, kasıt ve ihanetin olmadığından eminler.
“Bizden biri” diyorlar Erdoğan için... Aynı şeyi Gül için söylemiyorlar. Gül'ün hesabi bir kimse olduğunu söylüyor Anadolu insanı. Bakışlarını beğenmiyorlar. Konuştuğumuz bir Anadolu insanı “içi dışına vurmuş, tebessümü bile hesabî” diyor.
Ayrıca Gül'ün Erdoğan'a tavrı, Kraliçe ile geçmiş ve günümüzdeki irtibatı gibi pek çok hali toplumun her kesiminin farkında olduğu bir gerçek.
Abdullah Gül'ün görev devir teslimi sonrasında karısının hesaplaşma mânâsına söylediği “intifada”sı ve Bedri Baykam ziyareti gibi pek çok meseleyi de kimse unutmamış.
15 Temmuz sonraki sessizliği ile AK Parti ve Erdoğan'a mesafesi de seçmenin hafızasında dipdiri.
Kanaatimize göre, Gül'ün alabileceği oy yüzde 3 bile değil.
Erdoğan ise icraatları bir yana, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı Harekâtları, dünya mazlumlarına el uzatması ve özellikle de 15 Temmuz'daki tavrı ile millet nezdinde haklı bir yere sahip.
Bu yüzden ilk turda kazanacağı ortada... Oyu ise en az yüzde 55.