Cuma günü 16 Nisan referandumu sürecinde Lefkoşe'de yaşananları yazmıştık. Henüz kimseden ses seda çıkmadı. Muhtemelen de çıkmayacak. Çünkü hadiselerden ders çıkarma gibi bir haslete pek sahip değiliz.
‘Nasıl olsa 16 Nisan atlatıldı, yüzde 51'e 49'la da olsa istenilen hâsıl oldu.'
Sanki bir daha seçim ya da referandum olmayacak…
O zamana kim öle kim kala! İşte bu zihniyet bizi sıkıntıdan sıkıntıya sürüklüyor.
Kol kırılıp yen içinde kalıyor ama bir süre sonra bir de bakmışsınız kangren olmuş…
Şikâyetler farklı olsa da Lefkoşe'de vuku bulan hadiselerin farklı bir türünün de 7-9 Nisan 2017 tarihlerinde Suudi Arabistan'da yaşandığı dile getiriliyor.
Malum yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız yakın bir zamandır yaşadıkları ülkelerde rey vermeye başladı.
‘Sıkıntılar da olabilir' denilebilir. Ama bunlar o cinsten değil. Bu sıkıntılar 657'lilerin kendini devlet yerine koymasından… Daha da önemlisi, yaptıklarının hep yanlarına kâr kalmasından...
‘Suudi Arabistan'ı yazacağız' dedik ya, paniklemeler, sahte hesaplardan e-postalar göndermeler. En ilginci de muhtemelen faillerden biri olan bir şahsın sahte adıyla gönderdiği elektronik posta.
Madem bu kadar korkacaktınız, neden uçağın düğmesine basıp durdunuz?
EŞEKLE, KARGANIN YOLCULUĞU
Günün birinde bir karga ile bir merkep uçağa biner. Uçak havalandıktan sonra karga önündeki servis düğmesine basar. Hostes gelip ‘buyurun' der:
Karga: Yok bir şey…
Hostes: Peki servis düğmesine neden bastınız?
Karga: Hiç, eşeklik olsun diye…
Bu cevap karşısında hostes sinirlenir. Karga ile eşek ise güler.
Karga aynını birkaç kez daha yapıp bir şey olmayınca, aynını bu kez de eşek yapar. Hostes gelip sorar: Buyurun bir arzunuz mu var?
Eşek: Yok bir şey…
Hostes: Peki servis düğmesine neden bastınız?
Eşek: Hiç, eşeklik olsun diye…
Alay edilmesine sinirlenen hostes pilota durumu anlatır. Pilot da ikisinin uçaktan atılmasını emreder.
Uçak mürettebatı karga ile eşeği uçaktan atar. Karga hemen uçmaya başlar ve eşeğe seslenir: Eşek kardeş uçsana!
Eşek: Benim, senin gibi kanadım yok, uçma bilmiyorum.
Bunun üzerine karga: Madem kanadın yok, niye eşeklik ettin?
657'li efendi, daha yazmadan bu kadar panikleyecektiniz de, niye hımarlık ediyorsunuz?
Niye Türkiye'ye gelmek isteyen Suudi Arabistan vatandaşına vize sorunu çıkarıyorsunuz?
657 KALKMADAN ‘YENİ TÜRKİYE' İMKÂNSIZ
Bilinmeli ki dışişleri bürokrasisinde hâlâ monşer zihniyeti hâkimiyetini sürdürmekte. Özüne dönen Türkiye'ye rağmen, Türkiye'yi dışarıda temsil eden bürokrat ve diplomatların bir bölümü eski Türkiye özlemi ile yanıp tutuşmakta.
Çözümü, bakanını eli cebinde karşılayan, diplomatı hakkında işlem yapmayan Dışişleri Bakanlığı'ndan beklememek gerek. Herkesin bildiği şu gerçek unutulmamalıdır ki, önümüzdeki en büyük engel 657.
M. Kemal'in bakanlarından, Osmanlı subayı ve MAH'ın 13 kurucusundan biri olan Behiç Erkin, 657 hakkında neredeyse bir asır önce şunları söylüyor:
“1927 senesinde ‘788 sayılı Memurin Kanunu' projesi hakkında Maliye Vekili Hasan Saka Bey, bağıra bağıra ‘bu kanunun kabil-i tatbik olmadığını' söyledi. O zamanki not defterime şöyle yazmışım: Bu kanun, memurlara lüzumundan fazla ve hiçbir memlekette olmayan imtiyazlar vermiş ve onları şımartmıştır…”
Behiç Erkin hatıratında devamla şöyle diyor: “Bu tür kanunlar, vazifesini yapmayanları himaye etmekte, vazifesini yapanlara da kâfi miktarda bir menfaat temin etmemektedir. Bu kanun yüzünden hayli aksaklıklar olmuş, kanun hayli tadile uğramış, ama tekemmül ettiğinden hâlâ şüpheliyim…”
1960 darbecileri, 788 sayılı kanunun yerine cari olan 657 sayılı kanunu getirir. O 657 ki, 788'e rahmet okutan cinsten.
Özetle 657, devlet ve milletin önündeki en büyük engel. Çünkü o, monşerlerin en çok güvendiği şey…
657 kaldırılıp, devlet çalışanları da özel sektörle eş duruma getirilmediği müddetçe, bu memleket kurtulamaz.
Ne zaman 657'yi yazsam, 657'liler cümbür cemaat küfre başlıyor. Olsun memleket kurtulsun da, onlar diledikleri gibi küfretsinler.
Ama Cumhurbaşkanımız bilmelidir ki, OHAL döneminde 657'yi kaldırmadan Yeni Türkiye'yi kâmilen inşa edemez.
Yeni Kanunda/düzenlemede bunca detaya da gerek yok. Ne kadar çok kanununuz varsa, ülke o kadar zor yönetilir. Kanunlar ne kadar detaylı ise, o kadar sarpa sarar işler.
Bu husustaki yeni düzenleme, Emekli Sandığı, SSK ve Bağkur'u isim olarak kaldırıp, fiili uygulamayı aynı bırakan kanun örneği gibi olmamalı. Yani sadece adı değiştirilmemeli. Devlet; memura da, işçiye de, tüccara da eşit davranırsa adil olur.
Bütün tebaası yerine memurunu ayrıcalıklı kılan uygulamalar, ‘insana rağmen devlet' diyen despotik zihniyetin eseri…
Devlet, devlet olacaksa, 657'den kurtulmadan asla olamaz!
SON NOT:
Tüm engellemelere rağmen, Arabistan'da 25 bin 743 seçmen sandığa gidip, yüzde 55'i EVET, yüzde 45'i ise HAYIR diyor.
Karga ile eşek hikayesi son derece düşündürücü Ve ibretlik dersler içeriyor. ' Kılavuzu karga olanın burnu ... kurtulmaz ' atasözünü de doğrulaması açısından güzel olmuş. Karga kanadına güvenmiş, sonuna hazırlıklıymış ya diğerine ne demeli? Hikayenin sonucu Ümit verici.......
Hindistandakine benzer bir kast sistemi oluşuyor Türkiye'de hemde bu devlet eliyle devlet memurları üzerinden. Hala bu çağda devlet lojman işletiyor sosyal tesis işletiyor lokal işletiyor. Ya devlet otelcimi lokantacımı ev sahibimi bu duruma bir çözüm bulunması lazım. Tehlikeli bölgelerde görev yapan güvenlik görevlisi veya adliye çalışanı dışında bence bütün lojmanların satılması lazım. Ayrıca kamuya ait sosyal tesislerin ve kamplarında acilen özelleştirilmesi lazım
bir kamu çalışanı olarak 657'nin düzenlenmesini çok elzem buluyorum. Çünkü kamuda mühendis olarak çalışan bir bey yine kamuda mühendis olarak çalışan bir bayanla evlenmeyi tercih ediyor. Genellikle de bir çocuğa sahip oluyorlar. Yani evine yaklaşık ayda 8 bin lira maaş giren bir evin tek çocuğu hayata diğer yaşıtlarına göre 5 - 6 sıfır önde başlıyor. Ayrıca memurlar devletin bütün imkanlarından faydalanıyorlar (Lojman, lokal, misafirhane gibi) farkında değiliz ama hindistankine benzer bir kast sistemi oluşuyor.