Devlet Bey birkaç gün önce beklenmedik bir açıklama yaptı. Yani aslında bekliyorduk da, zihin olarak henüz pek de hazır değildik. Yani bir anda basın toplantısı düzenleyip, iki sene sonra yapılacak seçimlerde, Erdoğan'ı destekleyeceğini açıklayıvereceğini ve iç politika gündeminin ilk sırasına oturacak açıklamalarda bulunacağını, şu sıralar beklemiyorduk. Yeni Kapı Ruhuna olan sadakatini biliyorduk, ama bir şekilde son ana kadar bunu deklare etmeyip, siyasetin havasına göre tavır alabileceğini, son ana kadar tırnak içinde “siyasi pazarlıklar” yapabileceğini tahmin ediyorduk. Ortalama bir akıl da herhalde böyle düşünür. Ama Devlet Bey, tüm bu düşünce ve beklentileri bir anda boşa çıkardı. Baştan rengini ve tavrını yiğitçe ortaya koydu. Erdoğan'ı 2024 seçimlerine kadar kayıtsız şartsız destekleme sözü verdi. Hiçbir hesap, kitap yapmadan ve hiçbir gelecek endişesine kapılmadan. Devlet Bey aslında şunu haykırdı; zaman, dönem, içinde bulunulan şartlar, siyasi hesap yapmaya müsait değildir. Erdoğan şimdiden Ülkücülerin desteğini garanti olarak görsün ki, siyaseten yanlış hamleler yapmasın, vatan için atılması gereken adımları hiçbir endişe ve kaygıya mahal vermeden atsın. Böylece erken de olsa “Milli Cephe İttifakı” kurulmuş oldu. Biraz erken olması, belki de olgunlaşması ve seçimde daha fazla meyve vermesi için, faydalı bile olacaktır.
Burada üzerinde durulması gereken ve sorulması gereken sual şudur; Peki Bahçeli ve partisi Ülkücü Camiaya ne kadar hâkimdir? Yani, 2019 seçimlerinde, Erdoğan'a ilave olarak ne kadar destek oyu gelecek? Bu sualin cevabını şimdiden verebilmek kolay değil, zira Milliyetçi kanatta bir bölünme olduğu ortada. “Topuklu Efe” bu bölünmeden ne kadar pay alacak göreceğiz. Ülkücü oyların bölünme rasyosunu biraz da, Ak Parti'nin milliyetçi cepheye olan mesafesinin kısalığı ile Devlet Bey ve ekibinin sahada partilileri ikna edebilecek söz ve eylemleri belirleyecek. Bahçeli, 15 Temmuz'dan sonraki keskin dönüşün sebebini ve kendisinin mutlak olarak ikna edilme gerekçelerini samimiyetle tabanına aktarabilirse, mesele kalmaz ortada. Ülkücülerin kahır ekseriyeti liderlerinin gittiği yoldan gitmeye devam eder. O zaman bu erken angajmanın daha fazla kıymeti olacağı kesindir.
Tabi siyasette her zaman iki artı iki dört etmez. Türk milliyetçisi bir parti ile yapılacak olan seçim ittifakı, Ak Parti için başka kayıpları da beraberinde getirebilir. Mesela Kürt oyları gibi. Ancak bu da, samimiyetle, aşılabilecek bir mesele olarak görünmektedir. Zira Kürtlerin gidebileceği bir adres bulunmamaktadır. Bölücüler, Kürtler içinde son derece ekalliyettedir. Vatanperver Kürtlerin artık hendek siyasetçilerine ve çakma çalgıcı, romantik görünümlü gangsterlere verilecek oyu yoktur. Yeter ki, Kürt kardeşlerimizle adam gibi iletişim kuralım.
Gelelim siyaset miyoplarına. Bırakınız uzağı, yarını bile okumaktan uzak olan bu güruha diyecek bir şey yoktur. Noel kutlaması ile Mevlana İhtifallerini bir arada yapacak kadar milletin değerlerine uzak, Amerikan orta oyunu olan Zerrab Davasını sahiplenecek, hatta bu değirmene su taşıyacak kadar gafil olan bu cephe için söylenecek en doğru söz şu olsa gerektir; “Gayrı Milli Cephe”.
İddia ediyorum ki, eğer Ak Parti-MHP-BBP (Muhtemelen) İttifakı sağlanabilir ve bu ittifakın maslahatı, hikmeti halka güzel bir şekilde anlatılabilirse, iki artı iki beş bile edebilir. Çünkü hayırda ittifak edilirse, bereketini Hazreti Allah verir.
Yunanistan'dan Yeni Güzellikler Bekliyoruz
Bu hafta başka bir gelişme daha oldu. Komşumuz Yunanistan Parlamentosu aldığı bir kararla, ülkede yaşayan Müslümanların evlenme, boşanma, ölüm, miras gibi konulardaki haklarını çifte teminat altına aldı. Şüphesiz bunda, Erdoğan'ın son Yunanistan seyahatinin etkisi bulunmaktadır. Yunanistan'dan daha başka güzel adımlar da bekliyoruz, adalar meselesinin hakça çözümlenmesi gibi, müftülerin cemaatin oyları ile seçilmesi gibi, hain 15 Temmuz ihtilalcilerinin iade edilmesi gibi.
Bu arada Yunanistan'dan bir haber daha geldi. Bilmem hangi Yunan gazeteci, Akparti-MHP ittifakından rahatsız olduğuna dair bir yazı kaleme almış. Buna da pek sevindim. Demek ki doğru bir adım atmışız.
Afrin İçin Geç Kalıyoruz
Son olarak Afrin Operasyonunun daha fazla geciktirilmeden yapılmasının ne kadar mühim bir mesele olduğunu hatırlatmak istiyorum. Hudut dışı operasyon için milletlerarası manada meşruiyet şartları fazlasıyla vardır. Güneyimizdeki terör yuvalarına yapılan askeri malzeme sevkiyatı tüm hızıyla devam etmektedir. Operasyon için, karşıdan gelecek ilk hamleyi beklemek aptallık olur. Öyle bir vurulmalıdır ki, oturtulmalıdır. Hem de hiç vakit kaybetmeden, hemen, derhal. Yoksa muhafazan Allah millete pahalıya mal olabilir.