Geçtiğimiz hafta Haberturk'e konuk olan Diyanet İşleri eski Başkanı Mehmet Görmez, Muaz Hatip ile 15 Temmuz gecesi MİT Başkanı Hakan Fidan'a yaptıkları ziyareti anlatmıştı.
Görmez'in bazı sözleri tepki çekmiş ve eleştiriler yöneltilmişti.
Bu konuşmada adı geçen ve Suriye muhalefetinin ilk liderlerinden, SMDK eski başkanı Muaz Hatip, bir ara birlikte çalıştığımız Feyza Gümüşlüoğlu'na ilginç açıklamalarda bulunmuş.
Söyledikleri gerçekten ilginç…
Suriye'deki krizin çözümü için hazırlanmış yeni ve kapsamlı bir planı sunmak üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmek istediğini söyleyen Hatip, bu çerçevede Mehmet Görmez başta olmak üzere birçok kişiyi araya koymuş.
Suriye muhalefetinin liderlerinden, üstelik Erdoğan'ın da yakından tanıdığı ve bilinen bir zat, Suriye gibi Türkiye açısından da son derece hassas bir konuda Cumhurbaşkanı ile görüşmek istiyor ama başaramıyor.
Hatta bunun için birçok kişiyi aracı yapıyor ama buna muvaffak olamıyor.
Erdoğan'a söz konusu planı sunmak isteyen Hatip'e, Cumhurbaşkanının çok yoğun olduğunu ancak Fidan ile görüşebileceğini ifade ediyor Görmez.
Erdoğan yerine MİT Başkanı ile görüşme ayarlanıyor.
Buluşma 15 Temmuz'dan önce de birçok kez yapılmak isteniyor fakat sürekli erteleniyor. Gün ve zaman kalmamış gibi, 15 Temmuz iç savaş, işgal ve infaz gecesine buluşma zamanı veriliyor.
Bu işte bir tuhaflık yok mu?
Var diyorsanız, Hatip'i dinleyelim, o tuhaflıkları ele alalım...
Muaz Hatip şöyle sürdürüyor sözlerini: “Randevuyu 15 Temmuz'dan birkaç gün önce haber verdiler. O gün hiç kimseye söylemeden Ankara'ya geldim. Önce otele, ardından da Mehmet Görmez'in ofisine, Görmez ile birlikte de MİT karargâhına geçtik.
Hakan Fidan gittiğimizde ordaydı. Önce kendilerine, Suriye planına ilişkin sunumumu yaptım. Fidan “yemekte devam edelim” dedi ve akşam yemeği için saat 8 sularında başka bir odaya geçtik. Önden salata ve çorba geldi. Fidan çorbasına başladı ama son derece düşünceli görünüyordu.
Çorbasını içerken telefon elinden hiç düşmedi. İki kaşık içti ki özel kalemi yanına geldi ve kulağına bir şeyler fısıldadı. Bunun üzerine bize dönerek, ‘'Üzgünüm hemen gitmem gerekiyor'' dedi.
Görmez ile 5 dakika kadar birlikte oturduk. Ardından patlamaya benzer sesler duymaya başladık, sesler gittikçe yaklaşmaya başlıyordu.
Orada bulunan görevliler kalmamızın tehlikeli olacağını söyleyerek, bizi binanın sığınağına indirdi. Yaklaşık yarım saat sığınakta kaldık, sonra gelen iki ayrı araca binerek oradan ayrıldık. Zaten biz ayrıldıktan 30 dakika içinde MİT'e saldırı gerçekleşmiş.
Hakan Fidan'ın darbe günü Hulusi Akar ile buluştuğunu, ona ‘akşam bir görüşmem var eğer herhangi bir şey olursa bana bilgi verin' dediğini öğrendim. Darbeciler, o gece Akar'ın Fidan'ı Genelkurmaya çağırmasını istemiş. Fidan ise benimle görüşmesini bitirdikten sonra gitmeye karar vermiş. O yirmi dakikalık görüşme sanıyorum kendisinin hayatını kurtardı. Darbeciler binayı basarak Akar'ı alıkoydu, eğer Fidan bizimle görüşmede değil de orada olsaydı, o da alıkonulacaktı. Allah'ın lütfu oldu.”
ÇOK İLGİNÇ
Muaz Hatip'in sözleri doğru ise (ki MİT hiçbir zaman doğru ya da yanlış demeyecektir) çok şaşırtıcı.
Bu durumda şu soruları sorabiliriz.
MİT Başkanının, Muaz Hatip gibi Suriye meselesi açısından oldukça mühim bir isimle görüşmesinden daha tabii bir şey olamaz.
Ancak Hatip'in Erdoğan'ı bilgilendirmesini kim ya da kimler engelledi? Ya da Erdoğan mı görüşmek istemedi?
Hemen her şeye vakıf, Suriye başta olmak üzere ülke ve bölge meseleleri için büyük mesai harcayan Erdoğan, Hatip ile neden görüşmek istemesin?
Görmez, neden ve niçin Hatip'e, Cumhurbaşkanının çok yoğun olduğunu, ancak Fidan ile görüşebileceğini söyleme ihtiyacı duyuyor?
Bu sadece kendisine aktarılan bir nottan mı ibaret, yoksa işin içinde başka şeyler mi var?
MİT gerçekten 15 Temmuz gecesinden habersiz miydi?
FETÖ'cü teröristlerin harekete geçeceğini bilen bir MİT Başkanı tam o saatlerde neden Suriye meselesiyle meşgul edildi?
Hakan Fidan bu kadar saf biri mi ki, hareketlenme başladığı bir zamanda Hulusi Akar davet etti diye Genelkurmaya gitsin?
Üstelik 7 Şubat 2012'de FETÖ'cülerin Fidan için kurguladığı kumpasa Abdullah Gül, ‘git ifade ver' dediği halde, Başbakan Erdoğan ile görüşmeden gitmeyecek kadar tecrübeli bir kişi, neden davet olundu diye mevzisini terk etsin?
Bu iş çok bilinmeyenli bir denkleme benziyor!
Matematik konusunda bu fakir gibi başarısız birinin bu karman çorman denklemin içinden çıkması mümkün değil.
Biz soruları sorup çekilelim. Belki bu mülakattan, Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ı birileri haberdar eder.
En azından Feyza'nın haberi Erdoğan'ın akrabasının sitesinde yer aldığından, meseleyi de intikal ettirmek başarılı gazeteci Cengiz Beye düşer.
Vesselam!