Hâkim ve savcılarımıza, FETÖ'cü çakalların lider kadrosunun nesebini incelemelerini öneririm. Muhtemelen çoğu neseben Türk çıkmayabilir.
FETÖ düşmanı ile bizlerin özellikle de Türkiye Cumhuriyeti'nin en önemli farkı şuydu: Bunlar kendilerini, dostlarını ve düşmanlarını çok iyi tanırken, devlet başta olmak üzere pek çok basiret yoksunumuz, ne kendini tanıyabildi, ne dostunu, ne de düşmanını.
Kimimiz kendini, kimimiz dostunu, kimimiz de düşmanını tanıdı, fakat hepsini birden tanıyamadı. İşte başımıza gelenler kendi yapıp ettiğimiz hataların eseri. Bu hususta tövbe etmesi gerekenlerimizin sayısı hiç de az değil.
MİT ve diğer istihbarat kurumlarımız gerçekten ülkedeki kim FETÖ'cü, kim değil, kim kripto FETÖ'cü, kim dönüş yapmış numarası çekiyor, bunlardan kimler nereye sızdı bilmiyorsa, işte o zaman yandığımızın resmidir. Şimdi gelen sayısız ihbarın altından kalkmak hiçbir kurum için kolay olmayacak.
Aslında sorun daha da derin. Zira bu tenyalar bunları bilmesi gereken kurumları da işgal ettiler. Bunlar hem hırsız, hem katil, hem polis, hem savcı, hem hâkim, hem mübaşir, hem kâtip, hem infaz memuru. Kimsenin moralini bozmak istemem, ama ihbarı alan ve inceleyen de bunlardan çıkarsa hiç şaşırmamalı.
Zaman ilerledikçe öyle sürpriz isimler duyacağız ki, vay be bu da mı FETÖ'cü, vay be bu da mı kripto Ermeni diyeceğiz.
Malum, TÜBİTAK bu ülkenin en stratejik kurumlarından biri. Kurumun 4,5 binden fazla personeli var. İddiaya göre bunların önemli bir bölümü bunlardan. TÜBİTAK Siber Güvenlik Enstitüsü ve TÜBiTAK Bilgem (Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi) işgalleri altında.
Paralar TÜBİTAK'tan olmak üzere bu çeteye ait Zirve Üniversitesi'nde 11-12 Nisan 2014'de “KRİPTO ZİRVESİ” düzenlemişler.
Ne zaman? 17/25 Aralık darbe girişiminden 4 ay sonra.
Organizasyonu Zirve Ü'den Serdar Pehlivanoğlu ve Mehmet Ercan Nergiz, TÜBİTAK Bilgem'den Orhun Kara, TOBB EDÜ'den Ali Aydın Selçuk, Sabancı Ü'nden Yücel Saygın yapıyor.
Işık Ü'den Ali İnan, TOBB EDÜ'den Ali Aydın Selçuk ile Osman Abul, Koç Ü'den Alptekin Küpçü, Sabancı Ü'den Erkan Savaş, İzmir Yaşar Ü'den Hüseyin Hışıl, TÜBİTAK Bilgem'den Osmanbey Uzulkol ile Orhun Kara ve TÜBİTAK Siber Güvenlik'ten Mehmet Kara konuşmacı olarak katılmış.
Konu ise mahremiyet, kriptoloji ve siber güvenlik…
Bu kişilerden Orhun Kara devletin başkriptografı.
Gelin şimdi filmi geri sarıp 2014'e gidelim.
TELEKULAK SKANDALI DİYE BİR ŞEY Mİ VARDI NE?
İtiraf edin unuttunuz değil mi? Nasıl unutulmaz, bu kadar şerefsizliğin içinde ona mı takılıp kalacağız, ama arşiv unutmaz işte.
25 Temmuz 2014'de "TELEKULAK SKANDALI” ortaya çıkmıştı. Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, MİT Müsteşarı, Bakanlar, Kuvvet Komutanları gibi devletin zirvesinin kullandığı 164 kriptolu telefonlar sayesinde devletin nefes alışını bile izlemişlerdi.
Bu telefonları kim kriptolamıştı? Evet bildiniz!
Geçen yıl bu dava ile ilgili sanıklar ikinci duruşmada tahliye edilmişti. Kim tahliye etti bunları? Bu soru yerinde dursun, biz TÜBİTAK'a geri dönelim.
Kabala büyücüsü Gülen'in teröristleri ilk olarak yıllar önce ÖSYM'nin işini yapan METEKSAN'a sızar. Orada neler yapıldığını zaten herkes biliyor. Kuluçka sonrasında sadece devletin değil, özel sektörün bilişim merkezlerini dahi ele geçirirler. Aselsan, TÜBİTAK, KOSGEB derken her yere sızarlar.
Siz TÜBİTAK'a bir proje sunuyorsunuz. Projeniz FETÖ'cülerin eline geliyor. Gelen proje nitelikli ise önce bir kopyası alınıp, kendi adamlarına servis edilir. Siz muazzam bir emek ve yıkılan büyük hayaliniz yüzünden devlete küfrederken, bir de bakmışsınız sizin proje başkası tarafından sunulmuş ve desteği kapıvermiş.
Zeki, kabiliyetli ve çalışkan birisiniz. Bursu almak için TÜBİTAK'ın kapısını çalıyorsunuz. Ancak atladığınız çok önemli bir şey var ve bir terör örgütüne mensup değilsiniz. Siz ağlamaya, sızlanmaya, küfretmeye devam ededururken birileri kolaylıkla burs alıyor, yurt dışına gidiyor, TÜBİTAK'ta araştırmacı olarak istihdam ediliyor.
Kim bunlar? Siz onu da bildiniz.
Adam yurtdışından dönmüş, CV'sinde TÜBİTAK araştırmacısı, TÜBİTAK bursuyla yabancı üniversitede yatığı yerler yazıyor kariyer olarak. Artık hem devlet, hem de özel sektörün tüm kapıları size kapalı, onlara açık.
Bir de bakmışsınız, FETÖ'cü teröristler büyük, özel ve kamu şirketleri, bankalar, üniversiteler ve devletin bilişim merkezlerine çöreklenmiş, bilişim yöneticisi ve proje yürütücüsü oluvermişler. Referansları da öyle “sağlam” ki almamak imkânsız. Sonra tüm veriler, terör örgütünün merkezi Pensiltenya, CIA, NSA, MI6, MOSSAD, BND veya rakip şirketlerin elinde.
Şeytanı bile hayran bırakan müthiş bir oyun değil mi? Aynen öyle.
ŞİMDİ SORALIM
TÜBİTAK'ta ne kadar FETÖ'cü var?
17/25 Aralık sonrası TÜBİTAK'tan hiç FETÖ'cü atıldı mı?
Atılmadı ise neden? Bunun sorumlusu kim? Yoksa Nurettin Canikli'nin ‘bunların aile ve çocukları var, risk oluşturmuyorsa çalışmaya devam etsin' dediği gibi böyle düşünen birileri bunları burada tutmaya devam mı ediyor?
Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nün telsiz kriptolanması hizmetini kim veriyor / yönetiyor? Gözaltına alınan FETÖ'cülerin bu konuyla bir ilgisi var mıydı?
TÜBİTAK kriptocularının CV'sindeki Fransa ne anlama geliyor? Bu kişilerin Fransa'da ne iş yaptığı ve irtibatları incelendi mi?
İstifa eden Şehir Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dekanı ile KRİPTO ZİRVE'sinde adı geçen TOBB EDÜ, Sabancı, Işık, Koç, İzmir Yaşar Üniversiteleri ile TÜBİTAK Bilgem ve TÜBİTAK Siber Güvenlik çalışanlarının bu işlerle bir bağı var mı?
TÜBİTAK'tan atılıp da özel sektörde istihdam ediliyor mu ve edilenler tespit edilip izlendi/izleniyor mu?
Bu kişiler kamu ihaleleri alan şirketler aracılığıyla yine kamu projelerinde görev aldı ve alıyor mu?
Piyasadaki veri/bilgi güvenliği işi yapan bilişim şirketlerinin ne kadarı FETÖ'ye ait, FETÖ sempatizanı biliniyor mu?
TÜBİTAK'ta kimler araştırmacı olarak istihdam edildi? Kimlere burs verildi? Bunlar şu an nerede çalışıyorlar? Bu kişiler takip ediliyor mu? Bu hususta bir envanter çıkarıldı mı?
TÜBİTAK'a kimler proje sundu ve kimlerin projeleri reddedildi. Reddedilen projelerin hangileri kopyalanıp destek aldı ve almaya devam ediyor?
NE KAVURUYOR BUNLAR?
7 Şubat atlatılmış, 17/25 savuşturulmuş, ‘Reis' herkesi FETÖ çetesi ile mücadele çağırarak “inlerine gireceğiz” diyor. Dinleyen yok. Dinlemek ne kelime, önünde süklüm püklümler ama arkasından iş çevirmeye devam ediyorlar. Günlerden 1 Mart 2014, İstanbul Wow Hotel'de FETÖ'nün çatı örgütü TUSKON'un Genel Kurulu yapılıyor. Şimdi başka ülkelerde in arayan Tuskon Başkanı FETÖ'cü Rızanur Meral “İnler kime lazım olacak göreceğiz” diye tehdit ediyor Reis-i Cumhurumuzu. Savcılar harekete bile geçmiyor.
15 Temmuz'u ABD'den izleyen, tehlike geçtikten sonra dönüp üç beş kişiyi gönderip kendince göndererek FETÖ'ye savaşıyor görüntüsü veren İBB Başkanı Topbaş'ın ortağı ve damadı Ömer Faruk Kavurmacı'da terörist Meral'i alkışlıyor.
Ne buyurur Yunus Emre hazretleri: “Hakikatin eninde sonunda ortaya çıkmak gibi bir âdeti vardır!”