Milli Nizam ile başlayıp, Milli Selamet ve Refah Partisi ile devam eden gelenek, 1995 seçimlerinde yüzde 21,38 oy ve 158 milletvekilliği kazanarak birinci parti olur.
1999 seçimlerinde yüzde 15.41'lik oy ve 111 sandalye kazanan Fazilet Partisi'nin yerini alan Saadet'in genel başkanı Mustafa Kamalak, 2011'de girdiği seçimde yüzde 1,27 gibi komik bir oyla partiyi dibe çeker.
Denilebilir ki, Fazilet kapatıldığında Saadet ve Ak Parti'ye bölündüğü için, Saadet bu durumda. Burası doğru, ama Kamalak'a göre gerekçe bu değil.
Saadet Partisi'nin genel başkanı, eski düşmanları Gülen grubunun gazetelerinden Bugün'e verdiği demeçte; “Abdülhamid'in yolu subayları tarafından kesilmişti, Erbakan'ın yolu öğrencileri tarafından kesildi. Orada İsrail devletinin kurulması amaçlanıyordu, şu an ise Büyük İsrail devleti kurulmak isteniyor” diyor.
Kamalak şöyle devam ediyor; “Erbakan'a kirli teklifler yapıldı, eğer Erbakan İsrail'le ilgili yapılan önerileri kabul etseydi, Ak Parti kurulmayacaktı!”
Kamalak'ın delili ise, düne kadar Erdoğan'ı destekleyen, ancak artık paralel safta savaşan Ünal Tanık'ın makalesi.
Bu palavraya göre, Amerika gelip Erbakan ve Erdoğan'a demiş ki; “Biz sizi iktidara taşıyacağız, ikincisi bu alandaki gerekli finansmanı sağlayacağız, üçüncü olarak da karşı çıkanları saf dışı bırakacağız. Buna karşılık sizden şu taleplerimiz olacak. İsrail'in güvenliği sağlanacak. İki, İslamiyet'in yeni yorumunda bize yardımcı olacaksınız. Üç, Büyük Ortadoğu Projesinde bize destek vereceksiniz.”
Rahmetli Erbakan hoca bunu elinin tersiyle itmiş, ama Erdoğan kabul etmişmiş. Bozacının şahidi kim? Paralel destekçileri Ünal Tanık ve Zaman yazarı Ali Bulaç…
Kamalak'a bunları daha önce duymuşmuş ve elinde delil yokmuş, ama Tanık'ın yazısını okuyunca artık şüphesi kalmamış.
O Ünal Tanık ki, “Yumruğunu masaya vuran lider arayanlar” başlıklı yazısında “terörist ruhunu bırakmamakta direnen Hamas…” diye yazıp, görünmeyin yüzünü göstermiş biri.
Bulaç ise bugün savunduğu Gülen için, “Artistlere taş çıkartacak profesyonellikle ağlayarak ve ağlatarak, Rasülullah (s.a.v.) adına saçma sapan rüyalar uyduruyor” diyen kişi…
Erdoğan'ın İsrail yönetimine yönelik tavrı ve sözleri ortada iken, İnsan kasabı Esed'i savunan, Erbakan'a “beceremediniz, çekin gidin” diyen Gülen'le aynı safta duran Kamalak'ın Erdoğan kinine kim itibar eder?
Diyelim ki, bu iddialar gerçek ve 2002'de girdiği ilk seçimde yüzde 34,43 oy alan Ak parti'yi Amerika destekledi. O zaman, 1995 seçimlerinde birinci parti gelen Refah'ı kim destekledi? Refah da mı, Amerika'nın desteğiyle birinci gelmişti?
Amerika desteklediği için bir parti birinci gelip seçim kazanabiliyorsa, şimdi Amerika ve baronların desteklediği HDP ve CHP iktidara gelsin o zaman?
Seçmen para ile oy veriyorsa, 1995 ve 1999 seçimlerinde bu kadar oy için “siz ne kadar para verdiniz” diye sorulmaz mı Kamalak'a?
Gülen'in sevgili kardeşi Kamalak'a ne söylense boş. Bu vesileyle rahmetli Erbakan hocamızı ve Milli Görüş camiasını hiç sevmeyen hatta nefret eden Gülencilerle ilgili bir hatıramı nakledeyim.
Konya İmam Hatip Lisesi ikinci sınıf öğrenciyim. Matematik hocamız bizi sürekli sohbete davet ediyor, hep reddediyordum. Notlarım düşmeye başlayınca gitmeye karar verdim. Konuşmacı o günlerde, Alaaddin Cad. civarındaki “Hudeybiye” isimli kırtasiye'de sürekli gördüğümüz kişiydi.
Sohbet bitti, “sorusu olan var mı” dendi. Ben de bunlar kim, hangi cemaat/grup anlamak için “Erbakan Hoca nasıl biri” diye sordum. Az önce ağzından “bal” akan adam, birden hiddetlenerek “bırak o ….” diye gürledi. Bende sözünü kendisine iade edip çıktım.
Bu kişi kimdi biliyor musunuz? Kamalak'ın has kardeşi, Gülen'in sadık adamı Abdullah Aymaz...
Refah Partisi birinci parti çıkınca, Aksiyon dergisi, Erbakan hocayı kapak yapar. Buna sinirlenen Gülen, dergiyi sorumlu kişinin yüzüne fırlatıp, “Bir daha bu dergiyi çıkarmayın! Biz bu dergiyi Erbakan'ı kapak yapın diye mi çıkarıyoruz. Bu dergiyi eline almış bir paşa, akşam bana neler saydı döktü haberiniz var mı?” dediğini naklediyor Prof Ahmet Keleş.
Keleş devam ediyor: Merhum Erbakan'ın darbecilere direndiği günlerde, Zaman Gazetesi hükümeti düşürmek için var gücüyle bastırıyor, hükümet ise direniyordu. Gülen, Zaman Gazetesi'nin beşinci katındaki toplantı salonuna girdi: “Eğer bir hükümeti düşüremiyorsa bu gazeteyi çıkarmayalım daha iyi…”
Erdoğan'a yönelik kinleri yüzünden o günleri unutmuş olan Saadetçiler'e, Gülen'in bugün Erdoğan'a yaptıklarını, dünde kendisine rakip olarak gördüğü Erbakan Hoca'ya yaptığını hatırlatmak gerek. Onlarda Kamalak gibi “hayır öyle olmadı” derlerse, deriz ki “siz dünyanın en yalancılarısınız!”
Erbakan hoca hayatta olsaydı Kamalak için o meşhur cümlesini kurardı: Hadi ordan! Hadi ordan!