Diriliş Postası yazarı İsmail Yaşa, bugün yayınlanan yazısında Yemen'e yapılan işgali anlattı. İşte Yaşa'nın o yazısı:
Yemenli bir gazeteci geçenlerde Twitter hesabında Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyon güçlerinin ülkesine düzenlediği askeri müdahaleye benzettiği bir olayın videosunu yayınladı.
Videoda uçuruma yuvarlanmış bir aracın halatla yukarıya çekilerek kurtarılışının görüntüleri yer alıyordu.
Bağrışlar arasında uçurumun kenarına kadar çekilen araç tam yola çıkarılmak üzereyken halatın kopmasıyla yeniden aşağıya yuvarlanarak uçurumun dibini boyladı.
Yemenli gazeteci bu görüntülerin altına şunları yazmıştı:
“İşte koalisyon güçlerinin müdahalesi de tam böyle oldu.”
İran'ın desteklediği Husiler, devrik lider Ali Abdullah Salih'e bağlı güçlerin de desteğiyle başkent Sana'yı işgal edip seçilmiş meşru hükümete darbe yapınca, Körfez ülkelerinden oluşan koalisyon güçleri Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi'nin çağrısıyla Yemen'e müdahalede bulundu.
“Kararlılık Fırtınası” adıyla 25 Mart 2015'te başlatılan operasyonun amacı başkenti darbecilerin işgalinden kurtarmak ve hükümetin Sana'ya geri dönmesini sağlamaktı.
Bugün gelinen noktada ise müdahalenin Yemen'i bir başka felakete sürüklediğini ve kurtarma operasyonundan çıkıp işgale dönüştüğünü görüyoruz.
Geçici başkent Aden'in kontrolünü elinde bulunduran Birleşik Arap Emirlikleri, Riyad'da adeta rehine gibi yaşayan Hadi'nin Aden'e dönmesine izin vermiyor.
Yemen Cumhurbaşkanı'nın geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistan ve BAE yetkilileriyle yaptığı toplantıda BAE'den Güney Yemen vilayetlerinin yönetimlerini hükümete teslim etmesini ve Aden'deki askeri üssünü kapatmasını istediği, Aden'e döneceğini söylediği, fakat BAE'nin Hadi'ye Aden'e dönemeyeceği bilgisini ilettiği, Suudi Arabistan tarafı da BAE'nin tavrına sessiz kalınca Yemen Cumhurbaşkanı'nın öfkelenerek Amerika'ya gittiği belirtiliyor.
BAE'nin Yemen'i işgalinin kanıtları bununla sınırlı değil.
İşgalin yazılı belgesi dahi var.
Yemenli gazeteciler tarafından yayınlanan ve doğruluğunun teyit edildiği kaydedilen 12 Ağustos 2018 tarihli iki belgeden birinde Yemen Havayolları, koalisyon güçlerinden uçaklarının Aden Havaalanı'nda park etmesine ve diğerinde de uçaklarının yine aynı havaalanında bakımlarının yapılmasına izin verilmesini talep ediyor.
Koalisyon güçlerinin, daha doğrusu Aden Havaalanı'nın kontrolünü elinde bulunduran BAE'nin Yemen Havayolları'nın taleplerine ne cevap verdiğini henüz bilmiyoruz.
Fakat yayınlanan belgeler Aden'de BAE'nin ev sahibi ve Yemen hükümetinin de misafir gibi davrandığını gayet açık bir şekilde ortaya koyuyor.
Yemenli gazetecilerin yayınladığı bir başka belge ise Cumhurbaşkanı Hadi'nin askeri yetkilerinin koalisyon güçleri komutanı Suudi Arabistanlı Prens Fahd Bin Türki'ye devredildiğini gösteriyor.
Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı'ndan Yemen Genelkurmay Başkanlığı'na gönderilen söz konusu belgede, Prens Fahd Bin Türki'nin Yemen ordusuna vereceği emirlerin Cumhurbaşkanı Hadi'nin emirleri gibi kabul edileceği belirtiliyor.
Özgürlük ve demokrasi umudu bir yandan İran ve diğer yandan Suudi Arabistan-BAE ikilisi tarafından el birliğiyle boğulan Yemen halkı büyük bir trajedi yaşıyor.
Hastalık ve açlıktan kırılan Yemen resmen üç ülkenin işgali altında.
Bu acı tablo karşısında Yemenliler, Suudi Arabistan'ın kurucusu Kral Abdülaziz'in söylediği ifade edilen şu sözü hatırlatıyorlar:
“Suudi Arabistan'ın izzeti Yemen'in zilletinde. Suudi Arabistan'ın zilleti Yemen'in izzetinde.”
Kısacası Riyad, Yemen'in güçsüz ve parçalı kalması, krizler içinde boğulması ve Suudi Arabistan'a muhtaç olması için elinden geleni yapıyor.
BAHSİ GEÇEN BELGELER
İsmail Yaşa'nın bildirdiğine göre, yazıda bahsi geçen belgeler şu şekilde:
Sadece Peygamber efendimiz değil , ehli beytin uygulamaları da tüm insanlığa tüm ümmet ( her ne kadar genelde biz, inananları peygamberimizin ümmeti zannetmiş olsakta tüm insanlık Peygamber efendimizin sav. in ümmetidir çünkü o kendi doğumundan sonra tüm insanlığın önderidir...ayrıcalığı da merhamette yeryüzüne onun denginde bir beşer gelmemesidir, ümmetim diye ağlaması da ondandır) e örnekler vardır...torunu hz.Hasan muaviye ile bir anlaşma imzalıyor..bunu neden yapıyor hiç düşündük mü?
Olaylar zincirine bakın...karşıdaki ile problemini karşılıklı oturup “bir adım sen, bir adım ben “ mantığı ile çözmek yerine küçük leş kargalarını çağırıyor...sonra bunlar leşe konunca küçük kargaları büyük kargaya şikayet etmeye gidiyor....a b d ye....iyi de sen zaten yönetici vasfında olsan desteğini dışardan değil içerden ararsın...bulursun...bulamazsan sen doğduğunda üzerine mi yazılmış?ülkeni ateşe attın Şimdi daha mı iyi oldu?