Terörist tetiği çeken kişi midir, planlayan mı? Kamuoyu genellikle silahı tutanı lanetler ama arkasındaki 'sayanim' gerçeğini öğrenemez.
Terörü kimin yaptığı önemli ancak kimin yarar sağladığı, neyin hedeflendiği ve hepsinden de önemlisi kimin yaptırdığı daha da önemli. Kendini "Müslüman" sayan kandırılmış biri de terörün içinde yer alabilir. Bu gayri-meşru davranışın sorumlusu ne dindir, ne de o dinin diğer mensupları.
Haksız yere bir cana kıymayı bütün insanlığı öldürmeye eş değer gören İslam'ın terörle anılması, küresel İblislerin Müslümanları sindirmeye dönük alçak bir projesi. Londra'daki Tavistock başta olmak üzere, pek çok istihbarat örgütü, kitleleri, özelde de seçtikleri kişileri azılı bir teröriste çevirebilirler.
Bir de terörist olarak yetiştirilenler var ki, bugün onlara kimse terörist bile demiyor. Kendini Filistinli olarak tanımlayan, anti-Siyonist saksafon ustası, yazar Gilad Atzmon'un "Göçebe Kimlik" adlı eserinde kapsamlı bir şekilde ele aldığı gibi, bir "sayanim" İsrail ve Yahudilerin çıkarları için terörün hiçbir şeklinden uzak dur(a)maz.
Fransa örneğinde olduğu üzere, bir dergi önce İslam'a saldırtılır, sonra dergi taranarak cinayetler işlenir. Bu da bilinçaltı işlemleri ile esir alınmış bir Müslüman evladına fatura edilir. Ardında Yahudilere yönelik gıda satan bir markete baskın düzenlenir. Fail olarak işaret edilenler, öldürülerek temizlenir ki gerçek ortaya çıkmasın. Hepsi sayanimlerin işi olmasına rağmen, fatura Müslümanlara kesilir.
Sonrada gerçek teröristlerin sahip olduğu küresel medya, hep bir ağızdan İslam'a ve Müslümanlara saldırmaya başlar. Sonra bütün Müslümanlarda AP, AFP ve Reuters'in servis ettiği haberleri, bu ajansların sahipleri ve amaçlarını sorgulamanda yayar. Teröristin bir amacı var biliyoruz ama ya bu haberleri olduğu gibi kullananlar ne uğruna yaparlar bunu?
Carlie Hebdo saldırısı olmadan bir ay önce bu dergi, İsrail'in kuruluşunda aktif rol alan Rothschild ailesince satın alınmış, saldırıdan sonrada dergi kapatılmış.
Peki ama neden? Bugüne gelindiğinde sonuçlar bize Yahudilerin alt ve orta sınıfının İsrail'e göçünü artırmak, bu sayede hem de Müslümanları terörist olarak göstermek.
Nasıl ki Fransa saldırılarında hem Yahudi göçü, hem de İslam ve Müslümanların itibarı hedef alınmış ise, Suruç'ta patlatılan bomba ve PKK'nın ardından gelen ve devam eden saldırıları çok derin hedefleri var. Türkiye'nin sabrını taşırdılar "Barış" görüşmelerine rağmen, PKK terör faaliyetlerine devam ederken, Türkiye silah kullanmadı.
Suruç'u bahane ederek iki polisin katledilmesi ve ardından gelen saldırılar karşısında Türkiye'nin PKK'ya sessiz kalacağını düşünmüş olmalılar. Zira Türkiye'nin Kandil başta olmak üzere PKK kamplarını bombalaması, ülke içindeki elemanlarına operasyonlar yaparak toplamaya başlaması, terörün efendilerini rahatsız etmişe benziyor. Amerika neden rahatsız?
İlk ateş edenin PKK olduğunu ve Türkiye'nin terörle mücadele hakkını dile getiren Washington yönetimi kurnazlık edip, Türkiye'nin de ölçülü bir şekilde karşılık vermesini arzuladıklarını söylüyor.
Yani Amerika'nın Sesi sitesinin seçtiği başlık gibi, 'Türkiye'yi orantılı karşılık vermeye çağırıyoruz' diyorlar. Almanya PKK operasyonlarından rahatsız Amerika ölçülü karşılık derken, Almanya Savunma Bakanı Ursula von der Leyen Türkiye'nin PKK'ya yönelik düzenlediği hava saldırılarından endişe duyduğunu söylüyor.
Dahası Türkiye'yi orantılı güç kullanmaya çağırıyor. Teröre orantılı güç... Bir ülke düşünün ki, NATO'da "müttefik"i olduğu Türkiye'ye, kendisine yapılan terör saldırısına karşı orantılı güç uygula çağrısı yapıyor.
Türkiye, Almanya'yı dinleyecek olursa, iki polisinin yatağından şehit edilmesine karşın, Almanya'ya istedi diye, yatağından uyuyan iki PKK'lıya pusu kurup, yatağında infaz edecek. Havadan bombalamayacak, PKK'lıları durdurup araçlarını yakıp, onları dağa kaldıracak.
Komik olduğunu biliyoruz ama Almanya böyle istiyor. Kıralım mı Şansölye'yi? Acaba bizim bakan bu hadsiz kadına, Mesela Amerika Afganistan'da, Irak'ta, Somali'de, Vietnam'da, orantılı güç kullanmış mıydı diye sordu mu ki?
Ya da 'siz Almanlar, bütün Avrupa'yı işgal ederken orantılı güç mü kullanıyordunuz' dedi mi ki?
Şu an kendi içindeki protestolara karşı orantılı güç mü kullanıyor Almanya yahut diğerleri? Bunu yapmayanlar 40 yıla yakındır süren teröre karşı, Türkiye'den orantılı güç kullanımı nasıl isteyebilirler?
Ayrıca terör saldırısı ve terör örgütü kurmak meşru bir fiil midir ki, mücadele orantılı olsun? Almanya'nın PKK'yı savunmasındaki amaç ne? Yoksa PKK'yı Almanya mı organize ediyor? Bir soruda Bülent Arınç'ı linçe kalkışan kadınlara.
Türkiye'yi PKK'nın geleceğinden endişe duyan ve Türkiye'yi teröre ve teröriste karşı orantılı güç kullanmaya davet eden Almanya'nın hadsiz kadın Savunma Bakanı Ursula'ya ne tepki koyacaksınız?
Söyleyin kadınlar olarak şehit analarından yana mısınız, yoksa Alman Bakandan yana mı? Son not: Terörün efendilerinin ifşa eden bugünkü manşetimizi dikkatle okumanızı öneririz. twitter.com/cankemalozer