Gün geçmiyor ki birbirinden ilginç haberler gündeme düşmesin. Bütün görüşmelere, ziyaretlere, karşılıklı açıklamalara rağmen ABD son kararını vermiş gibi. PKK/PYD Amerikan ordusunun kara gücü olarak kullanılacak.
“ABD Savunma Bakanlığı'nda (Pentagon) düzenlenen basın toplantısına video konferans yöntemi ile katılan Dorrian, "Rakka operasyonunda Kürtlerin varlığını öngörüyor musunuz, şu aşamada Türklerin bu kampanyaya bir katılımı söz konusu mu?" sorusuna verdiği yanıtta, "Rakka'nın kurtarılmasında Kürtlerin katılıp katılmayacağı konusunda, evet belli bir düzeyde katılmalarını öngörüyoruz. Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile ve Suriye Arap Koalisyonu birlikte çalışmayı sürdürüyoruz. Rakka operasyonuna katılan güçlerin yüzde 75'i Suriyeli Araplar. Bu da bölgenin demografik yapısının bir yansıması. Ayrıca bunun içinde Kürtler, Hıristiyanlar ve başkaları da var." dedi.” (16 Mart 2017)
Yani ABD, en az 30 yılı aşkın süredir bildiğimiz bu coğrafyayı ve son olarak da Türkiye'yi bölme planından zerre kadar vazgeçmediğini açıktan ortaya koydu. Artık Türkiye'nin top çevirmesinin pek bir manası kalmadı.
“Seni öldüreceğim” diyen birisine “yok ya sen öyle kötü şeyler yapmazsın” demenin çok bir manası yok.
İşte tam bu sıralarda, Erdoğan'ın Rusya ziyareti sonrasında gündeme bomba gibi düşen bir başka haber:
“Rusya ile Türkiye arasındaki S-400 görüşmelerinde ilerleme sağlandığını kaydeden Işık, “S-400'ler NATO sistemine nasıl entegre edilecek?” sorusuna, “NATO sistemine entegre etmiyoruz” diye cevap verdi. Işık, “Kendi imkanlarımızla kurmuş olacağız” dedi.” (16 Mart 2017)
Aslında Bakanın açıktan söyleyemediğini biz açıktan söyleyelim.
“ Bu sistemi NATO'ya entegre etmenin faydası yok çünkü tehdit zaten NATO'nın kendisi”.
Senelerdir çizdikleri, yayınladıkları ve gözümüze sokarcasına gösterdikleri haritalarla niyetlerini gizleme ihtiyacı duymayan topyekün Batıya karşı Türkiye kendi önlemlerini alıyor. Bağımsız silah sanayisini çok büyük bir hızla geliştiriyor. İslam ordusu kurulmasına ve yerkürenin en büyük savaş alanı olan Suriye ve Irak'ın güneyinde devasa bir tatbikat yapmasını sağlıyordu yine Türkiye. Hem de kendisini ön plana çıkarmadan.
O gün bunun ne olduğunu anlayamayan ve hatta dalga geçmeye yeltenenlere bugünün manşetlerine bakmalarını tavsiye ederiz.
Batı dünyasının geldiği son durumu hafta sonunda Hollanda'da naklen yayınlarda izledikten sonra yine dün Avrupa'dan gelen yeni haberler.
“AB Adalet Divanı'nın "İşverenler çalışanlarına başörtüsü yasağı getirebilir" şeklindeki skandal kararı sonrası inanç hürriyeti Avrupa'da artık büyük baskı altında. Yasaklar domino etkisiyle tüm Avrupa'ya yayılabilir. Bozdağ, yaşananları 'kıyamet' diye yorumladı.” (16 Mart 2017)
Aslında Bakan Bozdağ'ın “kıyamet” tanımlaması çok yerinde olmuş. Hem maddi, hem manevi hem de nüfus olarak bitiş düdüğünü çalan Batı bir çeşit kıyamet peşinde. Ve kıyametlerine ulaşmak için seçtikleri yer cami duvarı.
İşte yukarıda anlatmaya çalıştığımız bu olayları en iyi özetleyen kapak dün Yeni Şafak gazetesinin manşetinde alt alta gelmiş iki haberdi.
AB İslam'la savaş kararı alırken, Türkiye savunma paktı görünümlü, Batının saldırı ve işgal paktı NATO silah sistemlerinden bağımsız bir füze savunma sistemini tedarik yoluna gidiyor ya da ima ediyor.
Anlayanlara çok şeyler ifade eden, alt alta gelmiş iki haber.
Şunu da ilave etmeden geçmeyelim: Küresel şeytanların din savaşları çıkarmak ve dünya nüfusunu kırarak istedikleri şekilde idare edebilecekleri bir sayıya indirmek istediklerinin de farkındayız. Bunu durdurmak Müslümanların görevi olduğu kadar aynı zamanda Hristiyanlarında görevidir. Ama görünen o ki Hristiyan dünyada bazıları teknolojik gücüne güvenerek bu işe gönüllü olmaya kalkmaktadırlar.
Gönüllü olanların çok büyük bedeller ödemeye de hazır olmaları gerektiği uyarısını yapmış olalım.
Çünkü böyle muhtemel bir savaşın kazananı, zannettikleri gibi kendileri olmayacaktır…
Merhaba İslama karşı olana savaşa Rusya dan aldığımız S400 lerle mi karşı koyacağız? Rusya ile aramız kötü olduğunda o koalisyonda onlarda vardı. Bu kadar basitleştirip hülyalara dalmasak iyi olur