‘'Politikacılar gelecek seçimleri, gerçek devlet adamları ise gelecek kuşakları düşünürler” diye dünyaca meşhur bir söz var.
Saygıdeğer Başbakanımız (Cumhurbaşkanımız Erdoğan) bu sözün aksine özellikle sağlık konularındaki devrimci atılımları bu ülkenin gelecek kuşaklarını düşündüğünü açıkça ortaya koyduğu için minnettarız.
Şöyle ki;
Bir: Herkesin, sokaktaki çocuğun bile bildiği beyaz un'un zararlarını bundan sonra ‘'kepekli un kullanılacak'' talimatıyla toksik bir maddeden halkı kurtarmak istemiştir ancak, pratikte henüz (ve hâlende) realize olmamıştır, İnşallah olur.
İki: Dünyadaki oranı yüzde 7-8'i geçmezken bu ülkede yüzde 50'yi aşan sezaryen oranına aynı şekilde müdahale etmiştir. (ve hâlen istenilen netice alınamamıştır)
Üç: Şu anda Türkiye'de ölüm oranı doğum oranından biraz fazladır. Gelecekte Türkiye'nin Avrupa gibi bir ‘'yaşlılar ülkesi ‘' olma tehlikesine karşı halkımızı uyarmış ve her ailenin asgari üç çocuk sahibi olmasını tavsiye etmiştir. (Ama toplum bunu yeterince kavrayamadığı için risk devam etmektedir)
Dört: Bu arada teknik bir bilgi vermek isterim: Bendeniz 1974 Ege Tıp Fakültesi mezunu bir hekimim. O yılların üroloji ve kadın doğum kitaplarında bu ülkenin erkeklerinde bir milimetreküpte 100 milyon olan spermium sayısı şu anda 20 milyonlar civarına düşmüş, bir başka deyimle erkeklerinin spermiumları adeta yok edilmiş olup bir on sene sonra falan mahallede filancanın çocuğu olmuş, diyecek kadar vahim bir tablo içindeyiz…
Beş: Biyoteknoloji Yüksek Kurulu'nda Türkiye'nin aşı üretmesini, protez, implant gibi hepsi de ithal edilen ve insan sağlığı ile ilgili bu materyallerin mutlaka Türkiye'de üretilmesi gerektiğini bir ‘'milli proje'' olarak tavsiye etmiştir.
Altı: Türkiye'de bu hayati konularla ilgili olarak ne tabip odaları, ne sağlık çalışanları ile ilgili kurumlar kıllarını bile kıpırdatmazken, Başbakan (Cumhurbaşkanı) gerçek bir devlet adamı projeksiyonuyla mevcut boşlukları doldurmaya çalışmaktadır ve çok haksız ve yersiz bir şekilde burnunun ucunu göremeyen, vizyonsuz bu yüzden halka karşı olan sorumluluklarını yerine getirmeyen değişik odaklar tarafından özel hayatımıza karışılıyor gibi ithamlara maruz bırakılmaktadır.
Asıl itham edilmesi gerekenler ve aslında suçlu olanlar milletimizin ve devletimizin geleceği ile ilgili hiçbir projeleri bulunmayan ve kireçlenmiş beyin damarlarıyla ortalıkta gezinen bu çapulcu tayfasıdır.
Bu yazı Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan, Başbakan iken kaleme alınmıştı. Bazı hususlarda yol alınmış ise de sistematik direncin devam etmekte olduğunu bir kez daha hatırlatmakta yarar var.