18 Nisan 1999 tarihinde yapılan erken genel seçimlerden sonra 28 Mayıs 1999 tarihinde Bülent Ecevit'in Başbakanlığında kurulmuş, Başbakan Yardımcılıklarına ise Devlet Bahçeli, Mesut Yılmaz ve Hüsamettin Özkan getirilmişti.
Sol partilerin genel olarak koalisyon ve iktidar tecrübesi olmasına, Mesut Yılmaz Genel Başkanlığındaki Anavatan Partisinin ise 1983 yılından beri sürekli iktidar ve muhalefet olarak Meclis tecrübesinin bulunmasına karşılık Milliyetçi Hareket Partisi uzun zamandır ilk defa (koalisyonla da olsa)iktidarla tanışıyordu.
“Fikirleri iktidarda kendileri hapiste” olan bir parti iktidar ortağı olmuş ve tabanı tarafından da artık devlet kadrolarının kendilerine sonuna kadar açılmasını bekliyorlardı. Ancak bu durum o kadar da kolay gerçekleşmeyecekti.
1999 yılına kadar devlete memur ve işçi alım süreçlerinde geçerliliğini korumuş olan torpilin, bir dayının kamuda görev yapmasının ve “hamili kart yakinimdir” şeklinde ifade edilen yöntemin işe yerleştirdiği memur ve işçi alım sistemi; iktidarın yeni ortağının bu imtiyazlara sahip olmasının istenmemesi nedeniyle yeni süreçlere ihtiyaç duyuyordu.
O güne kadar ele geçirdiği belediyelerde kadrolaşmasını tam anlamıyla gerçekleştirmiş özellikle sol partiler şimdi kendilerine kamu sektöründe ortak istemiyorlardı. O güne kadar sadece kendileri için çalışan kamu memurluğunda işe alımlarda adalet ilkesi, artık herkes için çalışmalıydı.
Hükümet ortakları DSP ile MHP arasında bir krize de yolaçan merkezi sistemli memur alımları 1999 Temmuz ayının ilk haftasında başvuruları bitecek şekilde düzenlenmişti. Sınava Devlet Memurluğu Sınavı (DMS) adı verildi. Zaman içinde sınav bazı değişikliklere uğrayarak Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) adını aldı ve mezuniyet seviyelerine göre bazı sınavların her yıl, bazı sınavların da iki yılda bir yapılmasına karar verildi.
Hükümet ortağı DSP ile MHP arasında ilk krize yol açan sistemin aslında bir FETÖ operasyonu olması uzak bir ihtimal değil. Biliyoruz ki Fetullah Gülen güdümündeki örgüt bahsettiğimiz yıllarda iktidardaki partinin yoldaşlarından biriydi. Özellikle 28 Şubat sürecinde iktidarda bulunan Necmettin Erbakan ve Tansu Çiller hükümetinin yıkılması için özel bir çaba sarfetmiş; medyadaki mensuplarına ve hükümet karşıtlarına desteğini esirgememişti.
Ankara Eski Emniyet Müdürü Cevdet Saral'ın CNNTürk kanalında bir yayında, Mesut Yılmaz ‘ın kendisine “Ecevit bu camiaya meftundur” şeklinde beyanının olduğunu söylemesi de süre içinde Fetullah Gülen'in Bülent Ecevit'e çeşitli fikirlerini empoze etmesinin zor olmadığını anlamak zor olmayacaktır.
Türkiye'de dersanecilik ve özel okul işletmeciği konusunda öne çıkmış bir örgütün kendisine yeni alanlar açmak isteyeceği aşikardır. Devletin tepesinde “kendine meftun” bir Başbakan'ı bulmuş olan Fetullah Gülen çakalının ise kendisine alan açmak için Bülent Ecevit'i kullanması ise basiret sahibi kişilerce düşünüldüğünde farkedilebilecektir.
Sahip olduğu ve o dönemde her daim yanında yer alan diğer medya kurumlarının da halka yansıttığı gibi “liyakate dayalı adil bir işe alım süreci” olarak halka yansıtılması zor olmayacaktı.
Yeni bir iş kolu olan devlet memurluğu sınavına alım süreci sonunda büyük ihtimalle hem soruları hazırlayan, hem de dersanecilik yaparak parasını aldığı kişilere hizmet veren Fetullah Gülen elbette ki bu sektörden hem para hem de nüfuz kazandı.
Sınav sorularını hazırlayıp kendi elemanlarına bunları servis eden bir örgüt büyük ihtimalle gelecekte en alt düzeyde çalışan hizmetliden en üst düzeydeki memura kadar tüm memurları kendisi atayacaktı. Yönetim kademesindeki memurlar zamanla siyasi sahnede de rol alacak ve kanun yapıcı olarak da görev alacaklardı. KPSS soruşturmalarında yapıldığı söylenen soru hırsızlıklarınn kaynağında soruların çalınmasının değil, soruların kendi elemanlarınca hazırlanmasının rolü olduğu aşikardır.
Askeriye ve emniyet teşkilatı içindeki oranlara baktığımızda göze çarpan yüksek oranlı açığa alma, görevden uzaklaştırma ,ihraç ve tutuklama sayılarının çok daha fazlasının diğer kamu çalışanları arasında olduğu da mukadderdir. Özellikle eğitim hizmetlerinde ortaya çıkan ihraç sayıları oransal olarak çok alt düzeyde kalmış, örgüt mensuplarının çok iyi gizlendiğini veya korunduklarını göstermektedir.
Üniversiteye hazırlık kurslarının kapatıldığı gibi memur sınavına hazırlık merkezlerinin de kapatılması hazırlık konusunda adaylara imkan eşitliğini sağlaması açısından daha yararlı olur. Artık Ordu'nun Akkuş ilçesindeki bir adayın sınava hazırlanma imkanı ile Ankara Çankaya'da ikamet eden bir adayın sınava hazırlık imkanını mümkün olduğu kadar eşitlemek gerekiyor. FETÖ gibi bu işi rant kapısı haline getirmiş örgütlerin adam devşirme imkanları ellerinden alınmalı. Maddi imkansızlığı yüzünden kamuya girme imkanı bulunmayan gençler iş imkanına kavuşabilmeli.