Haybeden feminizm
ürkçe'de hayvanların "eşi" olur, muhabbet kuşları, kumrular vb.
Türk basınında kalem oynatan feminist vatandaşlar, yani birtakım hazımsız yarı-aydınlar, bunu insanlar için geçerli kıldılar. Artık insanların eşleri var, hayvanların neleri var bilmem.
Çünkü "karı" ve "koca" kelimeleri artık ayıp karşılanıyor.
Halk arasında çok sık, hemen her dakika kullanılıyor, kimse de gocunmuyor ama "entel çevrelerde" çok ayıp...
Feminist hanımlar (pardon, "hanım" demek de ayıp, öyle ya), evlendikleri zaman (eğer evlenebilirlerse) birisinin karısı olmaktan utanıyorlar. Hele bir kocalarının olması hepten korkunç.
Kendilerini aşağılanmış hissediyorlar.
"Eş" deyince eşitlik sağlanmış sayılıyor.
Bu eşitliği "yatakta" da sağlamaya çalışıp "ben üstte olacağım" diye tutturan ve karikatürlere konu olan manyaklar da yok değil. Bir adım sonrası zincir ve kırbaçtır.
Asıl dertleri "maalesef erkek olmamaktır"...
Çünkü içlerinde "ablacı" oranı da epey yüksektir.
Erkek düşmanlığı, kendine kadın hakları savunuculuğu kılıfını uydurmuştur.
Bunlar "babasız çocuk büyütmeyi" de marifet sayan insanlardır.
Erkeği "mekanik bir tohum sağlayıcı" olarak görürler. Ne aşk bilirler ne sevgi bilirler, ne birliktelik.
Bu hareket o kadar ayağa düşürülmüştür ki, birçok aklı başında hanım, bu konuyu tartışmaya başlarken kendini "ben feminist değilim" demek zorunda hissetmektedir.
Özellikle Amerikalı lezbiyenlerin başlattığı bu hareket de isim değiştirmek zorunda kalmıştır, artık "kız gücü" (girl power) olarak anılmaktadır. Girl power, "lezbiyen olmayan kadın hakları savunucusu" anlamına geliyor. Hanımlar, "bizi onlarla bir tutmayın" demeye getiriyorlar.
Bakın bu gayretkeşlik Türk basınını hangi zevzeklik noktasına kadar düşürdü...
Eskiden "bilim adamı" diye bir kavram, bir deyim vardı.
Buna itiraz ettiler: Ayırımcılık oluyordu, bilimle uğraşan herkes erkek miydi?
Haklıydılar. Hakları teslim edildi, kadınlara da "bilim kadını" denilmeye başlandı.
Fakat bununla da yetinilmedi. Bu da ayırımcılık oluyormuş! Kadına kadın, erkeğe erkek demek ayıp ya...
Bunun üzerine "bilim insanı" şeklinde bir ucube icat edildi.
(Kobaylara da "bilim hayvanı" mı diyeceksiniz?)
Fakat geçen gün bir muhalif gazeteyi açtım, tüylerim diken diken oldu:
"Türkiye kadın bilim insanlarında AB'yi geride bıraktı" yazıyordu...
Kadın bilim insanı!
Sakilliğin doruğu.
"Bilim kadını" demek yasak. Kadın bilim insanı... (Hani kadın denilmeyecekti?)
Peki eşcinsel bilimciye ne diyeceksiniz? Örneğin bilgisayarı icat eden Alan Turing'i nasıl anacaksınız?
"Şöyle böyle bilim insanı" herhalde!
Peki halkımızın televizyon programlarında dile getirdiği "kaynım bana..." cümlesi nasıl değiştirilecek?
"Eşimin kardeşi olan erkek insanı bana..." şeklinde mi?
Cihangir çocuklarına özel not:
Bu yazı feminizme karşı bir yazı değildir.
Aptallığa karşı bir yazıdır.