Can Kemal Özer

CHP zihniyeti, Hürriyet’in bitişi ve trafik kazaları

20.09.2017 05:33:11

Takvimler 26 Ocak 1974'ü gösterdiği gün, CHP-MSP koalisyon hükümeti kurulur.

Hükümetin ilan edildiği saatlerde THY'nin İzmir-İstanbul seferini yapan Van isimli uçağı düşer. Uçakta 68 yolcu ve 5 mürettebat vardır. 7 kişi kurtulurken, 66 kişi hayatını kaybeder. 

11

Resmi açıklamada “Uçak, kalkış sırasında yalpalayarak pistten çıktı ve infilak etti. Kanatlarda aşırı devir, buz birikmesi çarptı ve yandı” denilir.

Ancak gerçek böyle değildir. Kazadan 16 yıl sonra, Milliyet gazetesine konuşan dönemin CHP'li Ulaştırma Bakanı Hasan Ferda Güley gerçeği şöyle itiraf eder: “Pilotların alkollü oldukları gerçeğini Ecevit'le birlikte herkesten sakladık.”

Konu yıllar sonra 19 Mayıs 1990 tarihinde Milliyet'e yeniden manşet olur. “Sırrı Ecevit'le sakladık” diyen Bakan Güney “Bugün aynı şey olsa kaza sebebini yine açıklamazdım” der.

İşin gerçeği aynı manşetteki kupürde yer almaktadır: Van uçağını sarhoş pilotlar düşürdü.

33

Hikâye şöyledir: Van uçağı İzmir Cumaovası havaalanından İstanbul Yeşilköy havaalanına gitmek için kalkmış ve kalkış anında 10 metre yükseldikten sonra düşmüştür.

Uçaktaki 68 yolcudan 62'si ve 5 mürettebattan 4'ü ölür. Otopside ölen kaptan pilotun kanında 240, yardımcı pilotun kanında ise 190 promil alkol tespit edilir. Pilotlar uçuş öncesinde sabaha dek içip, eğlenir. Hiç dinlenmeden de uçmaya kalkar.

Dönemin CHP'li Ulaştırma Bakanı ise itiraflarını şöyle sürdürür 16 yıl sonra: “Gerçeği kamuoyundan gizledim. Çünkü yolcu, uçak ve bagaj sigortaları konusunda yabancı sigorta şirketlerine muhbirlik yapmış olmak bir yana, ulusal ve çağdaş bir kuruluşumuza karşı halkın güvenini uzun süre yerine getirilemeyecek şekilde yitirmesine neden olacaktım."

22

Hikâye bununla da kalmaz, suçlu yani katil pilotların çocukları THY'de işe alınır.

Bütün bunları bugün dünyanın en nitelikli havayolu haline gelen Türk Hava Yolları'nı zan altında bırakmak için değil, aksine CHP zihniyetinin ülkeye kestiği fatura ve kaza yapan otobüs firmalarının isimlerini sansürlenmesi meselesi için anlattım.

Mesela THY ve başka bir havayolu şirketinin uçağında hafif bir türbülans yaşansa bile marka adıyla bütün detaylar haber yapılır. Ancak bir otobüs şirketi kaza yapsa 50 kişi ölse yine de firma adı gizlenir, resimler buzlanır.

Sabah gazetesi yazarı Hıncal Uluç, konu hakkındaki çelişkiyi dile getiren yazılar kaleme aldı ve konu gündeme taşındı. Ardından Emniyet Genel Müdürlüğü 7 Ağustosta bundan sonra otobüs firmalarının isimlerini ifşa edeceğini duyurdu.

Yeni Söz olarak biz 3. Sayfa haberi yayınlayan, yani felaket tellallığı, cinayet teşviki, gayri ahlaki meseleleri haber yapan bir yayın organı değiliz şükürler olsun!

Hürriyet önceki gün birinci sayfasından Fikret Bila ve Faruk Bildirici imzalı iki yazı yayınladı. Yazılara bakarsanız Hıncal Uluç'un öncülük ettiği hayırlı gelişmeyi, Hürriyet ve AA yapmış. Dahası Hürriyet AA'yı bile kendi reklamına meze yapmaya kalkışmış. Yani gözümüzün içine baka baka yalan söylemiş.

İşte Türk medyasının acıklı hali. Bu gazete güya Türkiye'nin en eski gazetelerinden ve Doğan grubunun “amiral gemisi!” Ya da bir başka şekliyle algı devşirme makinesi. 15 Temmuz'da değişim geçirmiş gibi gözüken, ardından Hulusi Akar üzerinden sert kayaya toslayan ve bu yüzden genel yayın yönetmenini değiştirmek zorunda kalan Hürriyet.

İşte o gazete öyle zor durumda gözüküyor ki, trafik kazalarında firma adlarının gizlenmesi saçmalığına son verilmesi üzerinden kendini ispat etmeye çalışacak kadar küçülüyor.

İşin gerçeği şudur, Hürriyet kendisine yüklenen rolü başarı ile oynamış ve artık bitmiştir. Boya cila ne varsa dökülmüş, kılıç kınına sığmaz hâle gelmiştir. İşler eskisi gibi gitmemektedir. Kaza haberlerinden medet uman Hürriyet, önceki gün bitişini ilan etmiştir.

Şimdi tek sorun bunu, bir takım at gözlüklü siyasetçi, belediye başkanı ve bürokrata anlatmakta.

Galiba bu, Hürriyet'in bitişinde de önemli bir mesele. Ama o günleri görmemiz de uzak değil.

Hürriyet'in işe yaradığı tek şey, ölüm ilanları. Bu ilanlar, gizli ve karmaşık kimlik ifşasında hâlâ işe yarıyor. Başka da bir kıymeti yok.

 

  1. Samimi Samimi

    O yıllarda muhbirlik yapmamak konusunda hassas davranan CHP milletvekilleri bu son yıllarda neden bu kadar hassas davranmıyor? Hatta bunu genel başkan olanı dahi yapıyor...Bunu merak ettik.....bugün 'somada ölenlerin hesabını kim verecek ?', 'kız yurdunda ölenlerin hesabını kim verecek?' diye...bunlarla siyaset yapan CHP o günlerde hiç öyle adaleti düşünmüyormuş... bu haberden bunu anlıyoruz.

YORUM YAP