Tarihin geriye doğru, ateist ve materyalist düşüncenin belirlediği şekilde tasnifi yalandan ve batıl iddialardan ibarettir. İlk insanların yani Hz Âdem aleyhiselam'ın devirini taş devri, mağara devri, toplayıcılık ve avcılık gibi ahmakça ve iftira edilerek tasnif edilmesi ve bunların da Müslüman mekteplerinde okutulmasına Prof Dr Orhan Çeker isyan etti.
İşte Orhan Çeker hocanın ilgili makalesi
TARİH ÇAĞLARINA MİLLİ BİR BAKIŞ
İlkokuldan bu yana tarih çağlarını batı Roma yıkıldı çağ değişti, Doğu Roma(Bizans) yıkıldı çağ değişti, yok efendim 1789 da Fransa'da işçiler isyan çıkardı çağ değişti diye okuduk durduk. Bu işin acı tarafı ise güya bizlerin milli bir anlayışla bu bilgileri hiç hesaba çekmeyişimizdir. Aksine milli şuurdan uzak bir şekilde bu bilgileri yıllarca kabullendik durduk.
Düşünebiliyor musunuz, Fransa işçi hareketi çağ değiştiriyor da, her yönüyle mucize olan Kur'an-ı Kerim son Peygamber Hz. Muhammed'(sav)e iniyor ki, bu Kur'anî hareket yeni bir dünyanın kurulmasını netice veriyor, bu çağ değişikliği olarak kabul edilmiyor.
Bakınız Firavun soruyor Musa(as)'a; İlk çağların durumu nedir?
Musa (as) cevap veriyor: ”Onun bilgisi Rabbimin katında bir kitaptadır…” (Taha suresi 51,52).
Öyleyse her ne sebeple olursa olsun biz Müslümanlar çağların bilgisini vahiyden almak zorundayız. Yani biz Kur'an'a ve hadise bakacağız ki tarihteki kırılmalar ve ciddi değişimlere sebebiyet vermiş olaylar nelerdir diye.
Tevrat'a kadar sahifeler dönemi var ve Tevrat indirilene kadar böyle devam etmiş. Hz. Âdem(as), Şis(as), İdris(as) ve Hz. İbrahim(as) sahifeler verilmiş ve bu döneme Suhuf yani sahifeler dönemi dersek ki doğrusu da budur, bu dönem yaklaşık yedi bin yıl sürmüştür. Bu çağ içerinde de iki tane kırılma noktası görüyoruz: Hz Nuh tufanı ve Hz İbrahim.
Hz. Musa günümüzden yaklaşık 3300 yıl önce yaşamış olduğuna göre, Hz. Âdem yeryüzüne indirildiği zamandan Hz. Musa'ya yani Tevrat'a kadar olan zamanı bir çağ saymalıyız. (Sahifeler Çağı) dikkat edin sahifeler dönemi içinde öyle bir olay olmuş ki, dünya silinmiş, süpürülmüş ve yeniden bir dünya kurulmuş. (Nuh tufanı) Hz. Nuh zamanımızdan geriye doğru altı bin yıl önce yaşamış. Yani dünya komple siliniyor, yeni bir dünya inşa ediliyor ve batılı beyinsizler bunu bir çağ başlangıcı kabul etmiyor. Fakat ne hikmetse Fransız ihtilalini çağ değişikliği olarak kabul ediyor. Gel de gülme.
Şimdi Hz. Musa dönemine yani büyük kitapların indirilmeye başlandığı tarihe gidelim. Bu tarih Tevrat'ın indirilmesiyle başlıyor. Hz. Musa'ya indirilen Tevrat, İsrail oğullarının denizden geçerek kurtulması ve Firavunun boğularak yok olması bir çağ değişimidir.
Yani Tevrat'ın inmesi sahifeler dönemini kapatmış ve büyük kitaplar dönemini /çağını başlatmıştır. Büyük kitaplar döneminde 4 büyük kitap vardır. Davut (as) (Zebur) üç bin yıl önce, Hz. İsa(as) (İncil) iki bin yıl önce yaşamıştır. Kanaatimce Zebur ve İncil Tevrat'a bir etki yapmamış aksine Zebur ve İncil Tevrat'ın uygulamasından ibaret kalmış kitaplardır.
Yani İncil'i okuduğunuzda herhangi bir hükümden ziyade, eskiyi devam ettiren bir kitaptan ibaret olduğunu görüyorsunuz. Ben İncil'i şöyle bir okudum ve inceledim. İnceleme sonucunda o kadar bir bozulma hissediyorsunuz ki, sanki bir İlahi kitap değil de ilahi kitap çevresinde bir kültür antolojisi olduğu hissine kapılıyorsunuz.
Tevrat'la başlayan ve sahifeler çağını kapatan büyük kitaplar çağı, Kur'an'a kadar olan zamanı kapsamaktadır. Yani Tevrat ile Kur'an arasındaki zaman dilimine büyük kitaplar dönemi diyeceğiz. İşte bu arada inen her kitap ayrı zaman dilimini ifade eder.
Kur'an inince ve özellikle hicret hareketi başlayınca yeni bir dünya, yeni bir nizam ve intizam kuruluyor. İşte yeni bir dünyanın kurulmasına sebep olan bu Kur'an'ın indirilişi ve özellikle hicret hareketini, yeni bir çağ başlangıcı olarak kabul ediyoruz. Tevrat'la başlayan ve Kur'an'a kadar devam eden büyük kitaplar dönemi hicret hareketi ile kapanmış, yeni ve son olan çağ başlamıştır.
Büyük kitaplar Çağı yaklaşık 1900 yıl sürmüştür. Hicret veya Kur'an çağından itibaren artık başka bir çağ olmayacaktır.
Şimdi kendimize zihin yoklaması olarak şöyle bir soru soralım: 1453'te İstanbul feth edildi ve çağ değişti diyoruz. Acaba İstanbul feth edildiği için mi, yoksa doğu Roma(Bizans) yıkıldığı için mi, çağ değişti? Bunu hiç düşündük mü?
Bakınız batılı kaynaklar Bizans kaybettiği için çağ değiştiğini söylemiş oluyorlar yani batı Roma yıkılıyor çağ değişiyor, doğu Roma(Bizans) yıkılıyor çağ değişiyor.
Bizler ise farkında olmadan papağan gibi yıllarca bunu tekrar edip durduk. Unutmayalım ki, sahifeler döneminde Nuh tufanı nasıl önemli bir kırılma noktası ise 1453 yılında İstanbul'un feth edilmesi de önemli bir kırılma noktasıdır.
Bunun yanı sıra Hadis-i Şerifler de bizlere müjde olarak verilen bir kırılma noktası daha olacaktır. O da Katoliklerin merkezi Romanın da feth edileceği müjdesidir. Tabi Katoliklerin Merkezi olan Romanın feth edilebilmesi ve o zamanın gelmesi için Müslümanların kendilerine layık olan şahsiyeti elde etmeleri gerekmektedir.
Çünkü Müslümanlar ciddi anlamda şahsiyet problemi yaşamaktadırlar ve biz buna kimlik bunalımı diyoruz. Ne zaman bizler gerçek bir Müslüman şahsiyetine büründük, işte o zaman Roma' nın da fethi bizlere nasip olacaktır.