Büyük vezir, hadis ravisi: Nizâmülmülk

Büyük vezir, hadis ravisi: Nizâmülmülk
25.04.2018 22:34:06

Büyük Selçuklu Devleti'nin en büyük veziri olan Nizâmülmülk, aynı zamanda Hadis ravisi ve Nizâmiye medreseleri kurucusu olarak bilinir. Hasan Sabbah'ın fedaisi tarafından şehid edilmiştir.

Nizâmülmülk (نظام الملك)

“Nizâmülmülk” adıyla şöhret bulan Ebû Alî Kıvâmüddîn (Gıyâsüddevle, Şemsülmille) Hasen b. Alî b. İshâk et-Tûsî (d. 408/101 - ö. 485/1092) Büyük Selçuklu Devleti'nin en meşhur ve en başarılı veziridir.

21 Zilkade 408'de (10 Nisan 1018) Horasan'ın Tûs şehrine bağlı Râdkân köyünde doğar. Sultan Alparslan kendisini vezir tayin ettiğinde Abbâsî Halifesi Kāim-Biemrillâh tarafından Nizâmülmülk, Kıvâmüddevle ve'd-dîn ve Razî emîri'l-mü'minîn lakapları verilir.

Ayrıca Tâcü'l-hazreteyn, Vezîr-i Kebîr, Hâce-i Büzürg ve Atabekü'l-cüyûş gibi lakaplarının da sahibidir.

Babası Ali b. İshak, Gazneliler'in Tûs âmili ve Nûkān kasabasının dihkanı (köylü/çiftçi)sidir. Annesini henüz bebekken kaybeden Nizâmülmülk'ün eğitimiyle babası ilgilenir.

Nizâmülmülk, Kur'ân-ı Kerîm'i ezberledikten sonra Halep'te Ebü'l-Feth Abdullah b. İsmâil el-Halebî'den, İsfahan'da Muhammed b. Ali b. Muhammed'den, Nîşâbur'da Abdülkerîm b. Hevâzin el-Kuşeyrî'den, Bağdat'ta Ebü'l-Hattâb b. Batr'dan hadis okur.

HADİS RİVAYET ETTİ

Ebû Abdullah b. Muhammed et-Tûsî, Ebû Bekir Muhammed b. Yahyâ el-Müzekkî, Abdülkerîm el-Kuşeyrî gibi muhaddislerden hadis rivayet eder.

Ayrıca devrin meşhur âlim, edip ve şairlerinin sohbet meclislerine ve derslerine katılıp inşâ ve hitabet sanatında ileri bir seviyeye ulaşır.

Babasıyla beraber Gazneliler'in Horasan valisi Ebü'l-Fazl Sûrî'nin yanında görev alan Nizâmülmülk, Dandanakan Savaşı'nın ardından babası ile birlikte Tûs'tan Hüsrevcird'e, oradan Gazne'ye gider.

Horasan tamamen Selçuklular'ın eline geçince baba oğul Selçuklular'ın hizmetine girer.

Nizâmülmülk, bir süre Melik Alparslan'ın veziri Ebû Ali Ahmed b. Şâdân tarafından idarî hizmetlerde görevlendirilir. Daha sonra onunla geçinemeyip Çağrı Bey'in yanına Merv'e gitti ve kendisinden büyük ilgi ve yakınlık görür.

Çağrı Bey'in Nizâmülmülk'ü oğlu Alparslan'a takdim ederken onu bir baba gibi kabul etmesini istediği rivayet edilir.

Nizâmülmülk, Çağrı Bey'in ölümünün (451/1059) ardından Tuğrul Bey döneminde (1040-1063) Horasan'ı yönetir. Alparslan'ın, kardeşi Süleyman ile giriştiği taht kavgası sırasında Alparslan'ın yanında yer alır. İdarî ve siyasî kabiliyetleriyle onun dikkatini çeker.

Alparslan tahta geçtikten bir ay sonra Kündürî'yi azledip yerine (13 Zilhicce 455 / 7 Aralık 1063) Nizâmülmülk'ü tayin eder.

MALAZGİRT HARİÇ ALPASLANIN GAZVE ARKADAŞI

Malazgirt Muharebesi hariç Alparslan'ın bütün seferlerine katılır. Bu savaşların kazanılmasında ve Kutalmış'ın isyanının bastırılmasında önemli rol oynar.

Sultan Melikşah'ın rakiplerini bertaraf ederek tahta geçmesinde büyük hizmetleri olur.

Sultan Melikşah zamanında Büyük Selçuklu Devleti için ciddi bir tehlike teşkil eden Hasan Sabbâh ve adamlarıyla mücadeleyi bir devlet politikası haline getirir.

Sultan Melikşah, Hasan Sabbâh'a karşı bir askerî harekât başlatmadan önce bir mektup göndererek faaliyetlerinden vazgeçmesini, aksi halde kalelerini yerle bir edeceğini bildirir.

Hasan Sabbâh ise sultana verdiği cevapta Nizâmülmülk'ü entrikacılıkla suçlar.

Uzun süren vezirliği sırasında devlet yönetimine tam anlamıyla hâkim olmasından rahatsız olan bazı devlet adamları Nizâmülmülk'ün idarî tasarruflarını, evlât ve kölelerinin önemli mevkileri ele geçirmelerini bahane ederek onu sultana şikâyet ederler.

Sultan Melikşah bu şikâyetler üzerine Nizâmülmülk'ü huzuruna çağırıp dinler. Her defasında onu haklı bularak yetkilerini arttırdı ve şikâyetçileri ağır cezalara çarptırır.

Şikâyetlerden bir sonuç alınamadığını gören Terken Hatun ile veziri Tâcülmülk, Müstevfî Mecdülmülk ile Ârızu'l-ceyş Sedîdülmülk'ün desteğini sağladıktan sonra açıkça Nizâmülmülk aleyhine konuşmaya başlarlar.

İsfahan'dan Bağdat'a hareket eder. Nihâvend yakınlarındaki Sehne (Suhne) adlı köyde konakladıkları sırada Nizâmülmülk, Ebû Tâhir-i Errânî isimli bir bâtınî fedâîsi tarafından (10 Ramazan 485 / 14 Ekim 1092) öldürülür. Cenazesi İsfahan'a götürülerek buradaki türbesine defnedilir.

Katili bu cinayete azmettirenler arasında Terken Hatun'un ve Hasan Sabbâh'ın bulunduğu rivayet edilir.

Nizâmülmülk'ün öldürülmesi halkı ve askerleri galeyana getirmiş, bunun üzerine bizzat Sultan Melikşah ordugâhta dolaşarak askeri teskin etmek zorunda kalır.

Başta Şiblüddevle Ebü'l-Heycâ olmak üzere birçok şair onun için mersiye kaleme alır.

Bâtınîler'in öldürdüğü ilk devlet adamı olarak kabul edilen Nizâmülmülk'ün ölümünden 35 gün sonra 16 Şevval 485 / 19 Kasım 1092'de Sultan Melikşah vefat eder.

Nizâmülmülk'ün çocuklarından Fahrülmülk, İmâdülmülk, Müeyyidülmülk, İzzülmülk ve Ziyâülmülk ile torunlarından bir kısmı Büyük Selçuklular'a ve Abbâsîler'e vezir olmuş, diğerleri de önemli devlet makamlarına getirilir.

ADİL, BİLGE, CÖMERT, GÜZEL AHLAKLI

Adaleti, idarî kabiliyeti, cömertliği, bilgeliği ve güzel ahlâkıyla tanınan Nizâmülmülk halkın hukukuna özen gösterir, insanların zulüm ve haksızlığa uğramaması için çalışırdı.

Devlet kapısının şikâyetçilere daima açık olmasını isterdi. Âlimlere ve sûfîlere saygı gösterir, onları ayakta karşılar ve sohbet meclislerine katılmaktan zevk alırdı.

Selefi Kündürî'nin aksine mezhep çatışmalarını ortadan kaldırmak amacıyla Eş‘arîler'i ve Şâfiîler'i takip siyasetine son vererek bu politika yüzünden ülkelerini terkeden Ebü'l-Kāsım el-Kuşeyrî ve Ebü'l-Meâlî İmâmü'l-Haremeyn el-Cüveynî gibi âlimlerin ülkelerine dönmesini sağlamıştır. Nizâmülmülk başta Hasan Sabbâh olmak üzere Bâtınîler'le askerî, siyasî ve ilmî metotlarla mücadele etmiş ve bundan dolayı Bâtınîler'ce baş düşman ilân edilmiştir.

Selçuklular'da bir görev unvanı olarak ortaya çıkan “atabeg” tabirinin ilk defa Nizâmülmülk'e verildiği kaydedilmektedir.

Bazı tarihçiler Malazgirt zaferinden sonra Alparslan tarafından “ilig, ata, hâce” gibi unvanlarla birlikte verildiği görüşündedir.

Bazı eserlerde ise unvanın tahta geçmesinde önemli rol oynadığı Melikşah tarafından tevcih edildiği belirtilmektedir. İbnü'l-Esîr, Nizâmülmülk'ün Melikşah tahta çıkar çıkmaz meydana gelen Kavurd Bey'in isyanını bertaraf ettiğini, Melikşah'ın da vezirine mükâfat olarak hil‘atler verip ihsanlarda bulunduğunu ve Tûs şehrini iktâlarına ilâve ettiğini söyler.

Kavurd Bey'i mağlûp eden askerlerin halkın mallarına el uzatması üzerine Nizâmülmülk bunun doğuracağı zararlı sonuçları Sultan Melikşah'a anlatmış, sultan da uygun gördüğü tedbirleri almasını, zira bütün devlet işlerini kendisine havale ettiğini ve onu baba gibi kabul ettiğini söylemiş, diğer bazı lakaplar yanında atabeg (el-emîrü'l-vâlid) unvanını da tevcih etmiştir.

Nizâmülmülk, Türk-İslâm unsurlarını birleştirmek suretiyle iktâ sistemini geliştirmiş ve daha düzenli bir yapıya kavuşturmuştur. Askerî iktâ sistemi onun gayretiyle Büyük Selçuklular'da ilk defa 466'da (1073) uygulanmaya başlanmış ve 480 (1087) yılından itibaren ülkenin her tarafında yaygınlaşmıştır.

Nizâmülmülk'ün tarım topraklarını iktâ bölgelerine ayırarak gelirlerini askerlere tahsis etmesi ülkenin refah düzeyinin yükselmesini sağlamıştır.

Sultan Alparslan ve Melikşah zamanında birçok savaşta önemli rol oynayan Nizâmülmülk orduya çok önem vermiş, Büyük Selçuklu ordusunu yalnız o devrin değil Ortaçağ'ın en güçlü ordusu haline getirmiştir.

Sâmânî ve Gazneli devlet teşkilâtını esas alarak Büyük Selçuklular'ın merkez (divan) ve saray teşkilâtını tesis etmiş ve İslâm geleneklerine uygun biçimde mahkemeler kurmuştur.

NİZÂMİYE MEDRESELERİ ONUN ESERİ

Büyük Selçuklular'la Abbâsîler arasındaki münasebetlerin olumlu bir seyir takip etmesinde önemli rol oynayan Nizâmülmülk, Alparslan'la iktidarı boyunca ve Sultan Melikşah ile son zamanlarına kadar büyük bir âhenk içinde çalışmış, Büyük Selçuklu Devleti Melikşah zamanında onun çabalarıyla gücünün zirvesine ulaşmıştır.

Nizâmülmülk'ün İslâm eğitim tarihinde önemli bir yeri vardır. Başta Bağdat olmak üzere (459/1067) çeşitli şehirlerde tesis ettiği ve kendi adına nisbetle “Nizâmiye medreseleri” diye anılan ilk resmî eğitim kurumlarıyla ilmin gelişmesi için gayret etmiş, medreselere kitaplar bağışlamış, araziler vakfetmiştir.

Şiî-bâtınî düşüncenin sakatlığını ortaya koymaya ve Sünnîliği yayıp güçlendirmeye çalışmıştır.

Tarihte medrese yaptıran ilk vezir olarak tanınan Nizâmülmülk hadis rivayetiyle de meşgul olmuş, ayrıca çeşitli şehirlerde hadis yazılması amacıyla toplantılar düzenlemiştir.

3 Muharrem 480'de (10 Nisan 1087) Bağdat'ta Nizâmiye Medresesi'nde yazdırdığı on iki hadisle 8 Safer 480'de (15 Mayıs 1087) Bağdat'ta Mehdî Camii'nde yazdırdığı on iki hadis günümüze ulaşmıştır.

 İmar faaliyetleriyle de ilgilenen Nizâmülmülk Bağdat'ta bir ribât, Nîşâbur'da bîmâristan, İsfahan'da hankah, Tûs ve Nûkān'da mescid yaptırmıştır.

466'da (1074) yeni bir rasathâne inşa ettirerek astronomi âlimlerini burada toplamış ve İran takviminde değişiklik yapılmasını istemiş, toplantı sonucunda Sultan Melikşah'ın Celâlüddevle lakabına nisbetle Celâlî adı verilen bir takvim kabul edilmiştir.

İmâmü'l-Haremeyn Ebü'l-Meâlî el-Cüveynî el-Aķīdetü'n-Nižâmiyye ve Ġıyâŝü'l-ümem fi'ltiyâsi'ž-žulem (el-Ġıyâŝî) adlı eserlerini Nizâmülmülk'e ithaf etmiştir.

SİYÂSETNÂME ONUN ESERİ

siyasetnameNizâmülmülk vezirliğinin yanı sıra İslâm kültür ve medeniyeti, çeşitli İslâm devletleri ve özellikle Büyük Selçuklu devlet teşkilâtı hakkında bilgi veren Siyâsetnâme (Siyerü'l-mülûk) adlı eseriyle tanınır. Sultan Melikşah, devlet yönetimiyle ilgili bir kitap yazılması için yarışma açmış ve yazılan eserler arasından Nizâmülmülk'ün 485'te (1092) tamamladığı Siyâsetnâme'yi beğenmiştir.

Nizâmülmülk devlet teşkilâtı ve idaresiyle ilgili konuları işlediği Siyâsetnâme'yi elli fasıl halinde düzenlediğini, çok faydalı bilgiler içeren bu eseri herkesin okuması gerektiğini, hiçbir hükümdarın bu esere ilgisiz kalamayacağını, bu kitap sayesinde din ve dünya işlerinin daha kolay yürütüleceğini söyler.

Siyâsetnâme'de verilen örneklerin ve anlatılan hikâyelerin bir kısmı İslâm öncesine, büyük bir kısmı Selçuklu öncesine, bir bölümü de Selçuklu dönemine aittir. Nizâmülmülk, böylece çeşitli devirlerdeki uygulamaları karşılaştırarak kendi dönemi için en ideal olanı seçip tavsiye ettiğini vurgulamaktadır.

“Siyâsetnâme” (nasîhatü'l-mülûk) türünün en güzel örneklerinden biri olarak kabul edilen eser erken tarihlerden itibaren tarihçilerin ilgisini çekmiş, çeşitli neşir ve tercümeleri yapılmıştır. En güvenilir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi'nde kayıtlıdır.

Kaynak: DİA

YORUM YAP