“On yıllar vardır hiçbir şey olmaz, haftalar vardır onlarca yıla bedeldir”. Terörizmin doktrinini yazmış Lenin'in bu sözü kısırlaştırılmış Türkçemiz ile ancak bu kadar çevrilebiliyor ama ne demek istediği anlaşılmıştır herhalde. İşte yıllara bedel böyle haftalardan, günlerden geçiyoruz.
Cumartesi gecesi İstanbul'da Beşiktaş – Bursaspor arasında yapılan futbol karşılaşması sonrası meydana gelen bombalı saldırılar malumunuz. Türkiye'ye karşı yapılan bombalı saldırılar, Menderes çıkmazı sokağı patlamasından tutun da Anafartalar çarşısı patlamasına kadar, hemen her zaman bir mesaj vermek için yapılır.
Hatırlayacaksınız, Meclis başkanı Kahraman tarafından laiklik meselesi tartışmaya açılınca hemen akabinde Osmanlının başşehri Bursa'da Padişahların görüşmelerini yaptıkları cami olan Ulu Camiye saldırmışlardı.
Hürriyet gazetesi saldırı yanlış anlaşılmasın, mesaj doğru algılansın diye gözümüzün içine sokarcasına bir nüsha yayınlamıştı;
29 Ekim 2016 tarihli “Hürriyet'in Osmanlı devleti ile savaşı” başlıklı yazımızda Batının gazeteleri aracılığı ile “Bursa” Ulu camide kendisini patlatan canlı bombanın “Sultan” kod adlı olduğundan hareketle Batının Türkiye'de yerleşik bu gazetesinin manşetini çözümlemiştik.
Yine aynı yazımızın bir başka bölümü:
“İstanbul'da Yıldız sarayının külliye yapılacak olmasını Hürriyet gazetesi en profesyonel şekilde görür. Direkt söylemez mesaj fotoğrafla bilinçaltına verilir. Abdülhamit'in sonu hatırlatılır adeta.”
İşte yukarıda Hürriyet gazetesinin bahsettiği, “Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Yıldız Sarayını Dolmabahçe Çalışma Ofisi'ne benzer şekilde kullanmaya hazırlanıyor” ifadesinden hareketle İstanbul saldırısının mesajını çözelim.
Görüldüğü üzere bombalı saldırılar tam olarak Dolmabahçe Sarayının karşısındaki bölgelerde yapılmıştır. Patlama ile Dolmabahçe sarayının arasındaki caddenin ismi Meclisi Mebusan cd. (yani eski TBMM) ve Dolmabahçe caddesidir. TBMM'de Ak Parti ve MHP'nin yeni anayasa için anlaştıklarını açıkladıklarının birkaç saat sonrasında Abdülhamit'in de kullandığı Dolmabahçe Sarayının tam karşısında patlamalar meydana gelmiştir. Hem de tam olarak Bursaspor taraftarlarının Beşiktaş maçı sonrasında stadı terk ettikleri bölgede. (Bursa'nın Osmanlının eski başkenti olduğunu tekrar hatırlatalım) İşte size yine bir sürü kod. Dolmabahçe, Bursa, Meclisi Mebusan, Abdülhamit, Erdoğan.
Patlamayı yapanların tarih ve planlama yeteneğine şaşmamak elde değil. Olayı en güzel, artık deşifre olmasına aldırmadan Türkiye Cumhuriyetine saldıran Batının savaş makinası Cumhuriyet gazetesinin web sitesinden alıntılayalım.
Büyük bir zevkle ve hızla 30 fotoğraflık bir patlama resimleri galerisi hazırlayan bu gazete için söyleyecek çok fazla bir söz yok. Haçlı Batının kolluk kuvveti olarak çalışmalarına devam ediyorlar.
Bu arada işi garantiye almak ve yanlış anlamaya en ufak bir mahal bırakmamak için küresel şeytanların gazetesi olayın ismini tam olarak koyuyor:
Son günlerin diğer olaylarına bakmakta faili bulmamıza yardım edecektir.
Türkiye, Cuma gecesi yaptığı büyük bir hava harekatı ile IŞID'a büyük zayiat verdirerek ÖSO ile birlikte El-Bab'a girmişti.
Türkiye El Bab'a girerken Rusya'nın Halep'in boşaltılması için insani koridor açtığı haberleri gelmekteydi.
Beğenmesek de, Başbakanın Rusya ziyaretinin hemen sonrasına denk gelen bu iki olayda bir eşgüdüm varmış gibi gözükmektedir ve bu Batıyı çıldırtmaktadır.
Haftanın diğer en önemli konusu ise ekonomik bir saldırı olarak telakki edilen ABD Dolarının artışı idi. Türkiye buna bir Dolar satma kampanyası ile cevap vermişti ama ABD'yi asıl korkutan Doları ticaretten silmeyi amaçlayan ve Çin ile hemen başlatılan girişimdi.
Geçtiğimiz haftalarda yapılan Şangay 5'lisi tartışmalarını hatırlayacaksınız. Üstüne Rusya, Çin ve İran ile Türkiye'nin yerel para birimleri ile ticaret yapılması teklifine gelen olumlu cevaplar ABD'yi tam manasıyla şoka sokmuştur.
Özellikle TSK içinde başlattığı temizlik sürecini hızla devam ettirmesi Batıyı artık iyice sıkıntıya sokmuştur.
İşte bu süreçte Batının ihanetleri, korkuları, tehditleri, itirafları ve Türkiye ile süren savaşının haberleri:
NATO'da görevli darbeci Türk subaylara sahip çıkan ve görevden almaların NATO'yu zayıflattığını söyleyen NATO komutanları,
Görevden alınan Batı yanlısı asker ve diplomatları geri çeken Türkiye'nin onların yerine Rusya, Çin ve İran yanlısı isimler atadığını iddia eden ünlü İngiliz Times gazetesi,
Alman istihbaratının önderliğinde Türkleri katlettiren Alman devletinin (dönerci cinayetleri) şimdi de Türklerin çifte vatandaşlık hakkını birden bire tartışmaya açması,
Giderayak topal ördek Obama'nın Suriye'de silahlı gruplara desteğini sınırlayan engelleri kaldıran bir kararname imzalaması ve ardından PKK/PYD ve Türkiye ile savaşabilecek herkese Stinger füzesi benzeri mühimmat ve personel desteği sağlaması,
Batı medyasının ve siyasetinin artık umarsızca PKK propagandası yapması ve saldırılara sevinmesi,
Durmak bilmeden Türkiye'nin parçalanacağını yazan Haçlı / Siyonist yazar-çizer takımı,
Bir yandan da kendi içinde korkudan titreyen Avrupa, OHAL'i 5. Kez uzatan Fransa,
Yarattıkları IŞID teröristlerinin anavatanları Avrupa'ya döneceğinin korkusunu yaşayan Avrupa,
AB'nin hem toplumsal hem finansal olarak bittiğinin ve oluşacak kaosun bütün kıtayı saracağının farkında olan Avrupa…
Sadede gelirsek, İstanbul saldırısı uzun zamandır Türkiye'ye hem siyasi hem fiziki olarak saldıran Batının yaptığı son saldırıdır. Bu yüzden artık IŞID, PKK, TAK vb. örgüt isimleri vermek yerine AB ve ABD terör örgütleri ya da kısaca “Batı Terör Örgütü” (BTÖ) saldırdı demek daha yerinde olacaktır.
Katilin gerçek ismini koyma vakti gelmiştir ve görüldüğü kadarıyla konulacaktır da…
Güzel analiz...
Ömer hocam şu hesaplamaları(şifreleri) bir de önceden yapıp şu şu bölgeler tehlikeli patlama saldırı vs. olabilir diyebilseniz.