Hakkında yazı yazmak ve okumaktan en çok rahatsızlık duyduğum konu Yahudi meselesi. Mevzu aşırı derecede yorucu, huzursuz edici, insanın kanını beynine sıçratıcı…
Gel gör ki, günümüz meselelerini Yahudilerle ilişkilendirmeden yazmak da imkânsız. Bu onların başarısından değil, bizim kayıp iki yüz yılımızdan kaynaklanıyor. Biz varlık yokluk derdiyle uğraşıp, ırz namus, inanç, hatta hayatta kalma mücadelesi verirken, hınzır yapılar hayli yol aldılar.
TALAN EDİLDİK
Ahtapot misali her şeyimizi sarıp sarmaladılar. Geçeceğimiz yollara mayın döşediler. İçimizden bazılarını seçip devşirdiler, hain olarak içimize saldılar. Sayelerinde sermaye el değiştirdi. Seçkinlerimiz darağacına gönderildi, hain pusularla katledildiler. Kısaca her açıdan yağmalandık, talan edildik.
Yapanları ve sonuçları herkesin malumu… Ülkemize yeniden döneceğim. Zira dehşetli günlerden geçiyoruz. Üzerimizde yeni planlar deneniyor. Ama önce Amerika'ya gidelim, sonra geri dönüp meramımızı arz etmeye çalışalım.
MİLLİ LİDER İSTEMİYORLAR
Franklin Delano Roosevelt (FDR) (1882-1945), Amerika'nın 32'nci ve en uzun süre görev yapan başkanı. Amerikan tarihinde sadece FDR, 4 kez seçilebilmiş. Onun dışında ikiden fazla seçilmeyi başaran yok. Derin ABD, bir daha -Amerika açısından- “milli” bir başkan gelmemesi için, ondan sonra ikiden fazla aday olmayı engeller.
Roosevelt, 1921'de yakalandığı felç yüzünden yürüme kabiliyetini kaybeder. Bu onu en uzun başkanlık yapmanın yanı sıra, ilk ve tek engelli başkanı da yapar. 1932'de başkan seçilir. Öldürüldüğü 1945'e kadar başkan olarak kalır. İktidara geldiğinde ABD, tarihinin en büyük ekonomik buhranını yaşamaktadır. Yürüttüğü milli hamlelerle, ülkeyi ayağa kaldırır. Olumlu işleri, onun “günah” defterine kaydedilir.
2. Cihan Harbi onun devrinde çıkar. Baronlar ABD'yi savaşa zorladılarsa da, o direnir ve savaşa girmez. Onun savaş yanlısı olmaması, şeytanları/hannası çılgına çevirir. Bunu da kaydederler sözde günah defterine. Karanlık odakların kurduğu tuzakla Japonlar Pearl Harbor'a saldırtılır. Ve ABD'de savaşa dâhil olmak zorunda kalır.
Amerikan Dışişleri Bakanlığı, Başkan Roosevelt ve yardımcısı Truman'a gönderdiği raporda, “Filistin'de bir Yahudi devletinin kurulması durumunda, Ortadoğu bitmek tükenmek bilmeyen bir huzursuzluğa sürüklenir” diye uyarır.
BENDEN MİLYONLARIN ÖLDÜRÜLMESİ İÇİN İZİN İSTİYORLAR
1944'te Rabbis Stephen Wise ve Abba Silver adlarında iki Siyonist lobici, Filistin'de bir Yahudi devletinin kurulması için, Başkan Roosevelt'ten yardım isterler. Başkan onları şöyle azarlar: “Düşünüyorum da, iki adam, iki “kutsî” adam buraya gelip ve benden milyonlarca insanın bir cihad da öldürülmesi için izin istiyor.” (Philip Weiss, mondoweiss.net, 1 Eylül 2015) Bu affedilmez “suçu” da eklerler listeye.
ATOM BOMBASINI DA REDDETTİ
Monsanto tarafından üretilen Atom Bombası'nın Japonya'ya atılmasını isterler FDR'den. O, buna da itiraz eder. Roosevelt'in hakkında tutulan defter dolmaya başlamıştır. Atom bombasına itirazını da eklerler listeye. Ardından da yardımcısı Truman'la atom bombasını atma konusunda anlaşırlar.
ÖZAL GİBİ ONU DA ZEHİRLEDİLER
Bir el geldi, Rahmetli Turgut Özal gibi, FDR'yi de zehirledi. Kayda “ani ölüm” olarak yazdılar. (Amerika tarihinin en çok sevilen başkanı, 1933'de de güya işsiz biri tarafından 5 el ateş edilerek öldürülmek istenmiş, ama isabet ettirilememiş.) Artık yardımcısı Harry S Truman başkandır.
Truman başkanlık koltuğuna oturur oturmaz atom bombasının atılmasını onaylar. Roosevelt 12 Nisan 1945'de infaz edilmiş, 75 gün sonra 26 Haziran 1945'de Cenevre merkezli Cemiyet-i Akvam daha kapatılmadan, New York merkezli Birleşmiş Milletleri (BM)'in kuruluşu ilan edilir.
KATLİAMI HİTLER DEĞİL, YAHUDİ SUBAYLAR YAPTI
Hitlerle anlaşmışlardı. Alman ordusundaki Yahudi subaylar, Filistin topraklarına göç etmek istemeyen Yahudileri toplayıp, infaz ederler. Hitler kaybedince, fatura ona kesilir. Şimdi ise Netanyahu bugüne kadar Hitler'e kestikleri faturayı, Filistinlilere kesti. Ama kimse bunu da yemedi.
Düşünün bir kere “holokost” denilen hadise olmasaydı ve ABD'de Roosevelt hâlâ başkan kalsaydı, BM kurulabilir miydi? 1947'de BM'deki Filistin topraklarının taksim oylaması yapılabilir miydi? Kuruluşunu engelleyemediğini düşünsek bile, ABD, İsrail'in hamisi olabilir miydi?
MİLLİ LİDER İSTEMİYORLAR
Biliyoruz ki, Roosevelt de tıpkı yardımcısı ve halefi -belki de katili- Truman gibi bir masondu. Ancak bunlar kendilerine hizmet etmeyenleri, gözlerini kırpmadan harcamaktan çekinmezler. O kimseler kendilerinden olsa bile. O halde bunlardan olmayan, üstelik onlarla mücadele eden Erdoğan ve Kral Selman'la savaşmalarından daha doğal ne olabilir ki?
YENİ TÜRKİYE'NİN DEFTERİ
Şimdi geriye yaslanın ve Yeni Türkiye hakkında tuttukları defterleri bir düşünün. Son yıllarda yapılan saldırıları gözden geçirin. İşbirlikçilere bakın ve 1 Kasım'da Ümmetin ve hatta insanlığın umut üssüne/gemisine dönüşen Recep Tayyip Erdoğan'ı yalnız bırakmayın!
Size bir de iyi haber vereyim… Şayet 1 Kasım'da Türkiye'nin gidişatını değiştiren AK Parti yeniden tek başına iktidar olursa, 90 yıldır ülkenin kanını emen bir grubun ipi çekilecek. Boynuz yerinden sökülürse, doğan da son baskısını yapmak zorunda kalır. Ama bütün bunlar sandığa bağlı.
MELİH GÖKÇEK İLE ORTAYA ÇIKAN ZAFİYET
İki gündür Melih Gökçek'i izliyorum. Müthiş belgeler paylaşıyor, sarsıcı şeyler söylüyor. Bu gelişme Gökçek için artı puan olduğu kadar, AK Parti ve dahi hükümetin pek çok hadisenin aydınlatılmış yüzünü kamuoyuna aktarma konusundaki zafiyetine de işaret ediyor.
Yaşanan pek çok hadisede HDP/PKK/DHKP-C/DAEŞ gibi örgütler, kamuoyunu yönlendirmede hükümetten daha önde gidiyor. Dileriz bu eksikliği onlarda fark edip, Gökçek gibi belirli zamanlarda değil, her daim kamuoyunu bilgilendirirler. En azından medyayı…