Son günlerde yaşanan terör faaliyetlerinde fazlaca şehid verilmesi, dikkatleri yeniden devletin sinir uçlarına yerleşmiş olan ‘terör örgütü'ne çevirdi.
Soru su: Şehit sayısındaki artış, güvenlik güçlerinin zaafları, istihbarat eksikliği ve siyasi hatalardan mı kaynaklanıyor, yoksa başka nedenlerden mi?
Köyünden şehrinden vatanî görevini yapmak için gelmiş her bir Mehmetçik, bırakın zaaf içinde olmayı, ülkesi ve inancı için canını ve her şeyini fedaya hazırdır. Bundan kimse kuşku duymaz.
Vatanına sevdalı mevcut siyasi irade de, Mehmetçikten asla geri kalmaz.
O halde ‘zaaf' gibi duran bu şeyin bir izahı olmalı. Önceki gece önemli bir noktadaki yetkiliye bunu sordum.
“Cevabı çok basit... Polis, asker ve istihbaratın içinde yuvalanmış FETÖ'cüler bilgi sızdırıyor” dedi.
‘Cumhurbaşkanını, Başbakanı, Genelkurmay Başkanını, Dışişleri Bakanını dinleyip, yabancı istihbarat servislerine aktaran bir çetenin, PKK'ya istihbarat servisi yapması akla yakın, ama bu kolay bir cevap' değil mi dediğimde, “FETÖ'cüler bu kurumlara 1974'de sızmaya başlamışlar. Polisten bir nebze temizlendiler. Ama hâlâ çoklar. Gülen'in kölesi olduğu halde kendini solcu, milliyetçi, AK Partili gösteren çok kişi var ve bunlar sadece bu üç kurumda değil, hâlâ her yerdeler.
Bunlar emir gelsin vatanlarını da satarlar, başka şeylerini de… Temizlenmeleri öyle kolay değil.
Erdoğan zarar görsün, AK Parti iktidardan düşsün de, ülke yanmış umurlarında değil. Deşifre olan zaten kaçıyor. Türkiye'den kaçmış çok elemanı var. Kamuoyu sadece üç beş savcı ve imamın kaçtığını sanıyor” dedi.
Bu yapının PKK'ya bilgi sızdırdığından, dolayısıyla da terör örgütleri arasında muazzam bir dayanışmadan söz ediliyor.
Bu mümkün mü? Kimsenin kuşkusu olmasın. Çok daha ötesi var.
Amerikan İstihbarat Teşkilatlarından biri olan NSA'dan emekli üst düzey bir yetkili ile görüştüm. ‘Karanlık adamlar Türkiye'de' manşetimizin Amerika'daki yansımalarıyla ilgili söylediklerini nasipse daha sonra yazacağım.
Ama PKK ile FETÖ'nün aynı yere bağlı olduklarını ve ortak strateji yürüttüklerini teyit etti. Adres Londra ve Berlin'i işaret ediyor. Ama bununla sınırlı değil. BND, CIA ve MOSSAD işin içinde.
İç içe ve girift ilişkiler yumağından söz ediyor. “Sizin, Amerika'da olup biten pek çok şeyden haberiniz olmayabilir ama Amerika sizin gazetelerinizde çıkan her haberle ilgilenir. Tercih edilen başlık, haberin sunuş biçimi hatta haberin her detayı ile hatta magazinle bile ilgilenilir” diyor.
‘Neden magazinle, neden her detayla' demedim. Onu siz de biliyorsunuz. Ama ‘Neden Türkiye' dedim, düşünmeden cevap verdi: “Siz Türkler ne ülkenizin, ne dininizin, ne siyasilerinizin, ne insanınızın, ne de üretip bütün insanlara sunduğunuz değerlerin kıymetini bildiğinizden emin değilim, siz emin misiniz” dedi.
Bu haklı soru karşısında, ağlamam gerektiğini biliyorum ama beceremedim.
Son bir soru daha sordum: ‘Dünyada kendiyle savaşan, kendi değerlerine düşman, haini bol kaç ülke var?' diye.
Yine düşünmeden “Türklerden başka pek bilmiyorum, düşünsek belki bir iki daha çıkabilir, ama kesin onlar da Müslüman ülkelerdir” dedi.
Bu kez gerçekten ağlamak istiyorum, ama sulu gözlü olmama rağmen bir metanet geldi.
Söz, sadece Allah'ın gördüğü bir yerde ağlayacağım, size de tavsiye ederim.
“FETÖ” belâsı konusunda bu devletin en az PKK kadar mücadele etmesi gerek. Onlar hakkında gerçeği bilip de ilgili makamlara anlatmayanlar varsa aranızda, onlar da vatan hainidir herkes böyle bile.
Allah'ım! Bizi doğru yoldan ayırma! Ayağımızı Hak üzere sabit kıl! Bize zaferler nasip et! (Âmin!)