Habertürk yazarı Serdar Turgut, Washington'un asıl derdinin Suriye, F-35'ler veya S-400 füzeleri olmadığını aksine asıl derdinin KANAL İSTANBUL olduğunu yazdı.
İşte Serdar Turgut'un Habertürk'te yayınlanan yazısı:
Washington'da son günlerde hangi birimden insanlarla buluşsam, hangi yönetime yakın ulusal güvenlik yazarı ile sohbet etsem konular sonunda hep aynı şekilde bağlanıyor.
Üzerinde konuştuğumuz konu ne olursa olsun, hepsi de sonunda mutlaka sohbeti aynı noktaya çekiyorlar.
O kadar çok fazla tekrar etti ki, acaba bunlara gönderilmiş mecburi uyulması gereken bir konuşma metni mi var, buna mutlaka uyun talimatı mı verilmiş diye de düşünmeye başladım.
Dediğim gibi o an konuşulan konu ister Suriye, ister NATO, ister F-35'ler veya S-400 füzeleri olsun, hepsi de konuyu ne yapıp yapıp mutlaka Başkan Erdoğan'ın Kanal İstanbul projesine getiriyordu.
Amerikan Yönetimi'nin her biriminde bu projeye karşı çıkmak adeta zorunlu bir resmi politikası olmuş gibiydi.
Buldukları kılıf da komik
Hepsi de karşı çıkmalarını güya ekolojik nedenlere dayandırıyorlardı.
Bunun bir merkezden yazılıp ellerine verilmiş olduğu kesindi, çünkü hepsi de neredeyse aynı cümlelerle karşı çıkışlarını anlatıyorlardı.
Güya Kanal İstanbul projesi Marmara'nın ve İstanbul'un ekolojk dengelerini bozacakmış. Akdeniz'den Marmara'ya doğru tek yönlü akış olduğunda eğer Boğaz'da olduğu gibi dip ters akıntılar olmazsa Marmara'da sorunlar yaratacakmış.
Yönetim şimdi Kanal İstanbul'a kaşı çıkış gerekçelerini böyle sunuyor.
Sanki sanırsınız ki, Trump Yönetimi genelde ekolojik meselelere son derece duyarlı da, bu soruna da bu açıdan bakıyor.
Bu da komik, çünkü biliyoruz ki Başkan Trump ekolojk meselelere yönelik tamamen duyarsız, dünyanın ekolojik dengelerini koruyan her türlü uluslararası anlaşmaya da karşı. Bu açıdan Amerika içinde de kendisine yoğun muhalefet var.
Neden korkuyorlar?
Bunları da bilince her birimin sanki söz birliği etmiş gibi Kanal İstanbul projesine karşı çıkmasının temelinde büyük bir stratejik korku ve bir tehdit algısı olduğunu görüyorsunuz.
Amerikan Yönetimi, Türkiye ile yaşanmakta olan sorunlar nedeniyle Türkiye'nin kendisine yeni stratejik ortaklıklar kurmaya başlamasından ve Amerika ile bağları iyice koparmasından korkuyor. Bu gerçekleştiği takdirde bunun Batı aleminde ve NATO'da yaratacağı büyük dalgalanmayı da tahmin ediyorlar. Üstelik yönetim bölgemizde kalıcı bir şeyler yapabilmesinin sadece Türkiye'ye bağlı olduğunu da biliyor. Bu nedenle Türkiye'nin kendisine yeni bir dünya yaratıp bunun içinde yer alması ihtimali Amerika'yı fena halde ürkütüyor.
Kanal İstanbul
Yönetimin birimlerinden bir tanesinde benimle bugüne kadar daima dürüst konuşmuş bir kaynağım ile buluşup birimlerdeki bu kanal İstanbul tepkisinin temelinde ne olduğunu sordum.
Şu cevabı aldım;
Amerikan Yönetimi köprü, tünel gibi yatırımların, ayrıca büyük üçüncü havalimanının ve özellikle Kanal İstanbul projesinin Türkiye'nin yeni bir jeo-stratejik hamlesinin parçası olduğunu düşünüyor.
Bu yüzyılda Amerika'nın global hegemonyasına karşı en büyük, en güçlü tepki Çin'den geliyor. Onların hegemonik güç olarak ABD'nin yerine geçme hedefleri olduğu tespiti çoktan yapıldı. Avrasya bölgesinde ve Ortadoğu'ya inen alanda Rusya ile de işbirliği yapma çalışmaları var. Çin'in ‘Bir kuşak bir yol' projesi yüzyılın en büyük girişimi olabilir. Ve şu anda buna ABD'nin cevap verebilecek düzeyde bir projesi yok. Yönetimin tüm birimlerinde Çin'in global yatırımları takip eden bölümler oluşturuldu.
Türkiye'nin stratejik kayması
Yönetimin yaptığı tespite göre, bu projeye Türkiye'nin de tüm gücüyle dahil olması durumunda, Amerika'nın Avrasya ve bölgeden başlayarak buna karşı durması ihtimali pek yok.
İşte bu yüzden Türkiye'nin bu stratejik kaymayı yapmasından çok çekiniliyor Washington'da.
Mesele sadece askeri düzeyde değil, ekonomik güç ve yeni dünya düzeni bağlamında da ele alınıyor Washington'da. Yönetimin tüm birimlerinde Kanal İstanbul'a tepkinin aynı konseptle verilmesinin temelinde de bu var...
Erdoğan'ın haklılığı
Başkan Erdoğan'ın 10 gün önce New York Times'da yayınlanan, Türkiye'nin önemini ve yeni ufkunu anlatan yazısı Washington'daki tüm etkin birimlerde dikkatle okundu.
Başkan Erdoğan'ın, Amerikan Yönetimi'ndeki bu stratejik korkuyu çoktan tespit etmiş olduğu yazısından da beli oluyordu. Yazıda, yönetimde zaten var olan korkuların üstüne giderek usta bir hamle yapan Başkan Erdoğan global satranç oyununu ne denli iyi oynadığını da gösterdi.