Fatih D. Alkan

Aile ve Sosyal Politikalar il müdürlükleri hukuku tanımıyor mu?

10.03.2016 06:10:40

Son yıllarda aileleri tarafından aşı yaptırılmayan çocuklara yönelik olarak Sağlık Bakanlığının teşvikiyle Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca Çocuk Koruma Kanunu'nun 5. Maddesi uyarınca “Koruma Tedbiri” verilmesi yönünde Çocuk Mahkemeleri ile Aile Mahkemeleri'de çeşitli davalar açılmakta. Bu davalar son zamanlarda Yargıtay ve Anayasa mahkemesinde temyiz edilmekte.

Anayasa Mahkemesine yapılan 2013/1789 numaralı başvuru 11/11/2015 tarihinde karara bağlanmış ve gerekçeli karar 24/12/2015 tarih ve 29572 numaralı resmi Gazete'de yayımlananmıştır. Başvuruda bulunan annenin başvurusu Anayasa'nın 17.maddesinin ihlal edildiği yönündeki iddia nedeniyle kabul edilebilir bulunmuştur. Bu madde ile güvence altına alınan maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının da ihlal edildiği bir red oyuna karşın oy çokluğu ile kabul edilmiştir.

Anayasa Mahkemesi vermiş olduğu kararla ihlal ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yerel mahkemeye yenidden yargılama yapılmak üzere kararı geri göndermiştir.

Buna rağmen kararın verildiği 11 Kasım 2015 tarihinden bu yana hala Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İl birimlerince aynı yöntemle Çocuk Koruma Kanunu esas teşkil edecek şekilde aileler hakkında davalar açılmaya devam edilmektedir. Aynı zamanda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 26/06/2015 tarih ve 99391 sayılı yazısı hala yürürlüktedir. İl ve İlçe Aile ve Sosyal Politikalar Müdürleri bu bağlamda Bakanlıklarının görüş ve direktiflerini kaale almamaktadır.

Aynı zamanda hala mahalli yargılama mercileri tarafından Anayasa Mahkemesinin 11 Kasım 2015 tarihli kararı ve müteakip defalarca Yargıtay 2. Hukuk Dairesi tarafından verilmiş yargı kararı da tanınmamaya hatta aksi yönde kararlar verilmeye devam edilmektidir. Bir çok davalı ailenin dosyaya koyarak mahkemeye sundukları kararları görmelerine rağmen verilen “Sağlık Tedbiri Kararları”, yüksek mahkeme kararlarının gündeme alınmadığını göstermektedir.

Emrindeki memura bile hükmedemeyen bir Bakanlık ve mukabilinde yüksek mahkeme kararlarını hiçe sayan yerel mahkemelerin varlığı “acaba bu işin içinde başka bir şey mi var?” şeklinde soruların aklımıza gelmesine neden olmaktadır.

Hala “Sağlık Tedbiri Kararı” vermeye devam eden hakimlerimizin söyleyecek bir şeyleri var mı? 

Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlerinin kendilerini yargıdan üstün görmelerinin sebebi ne ola ki? Devletin memuru kendi yöneticilerinin görüşlerini dikkate değer bulmazsa, halkın yöneticine güveni nasıl tesis edilecek?

 

YORUM YAP