Son seçimlerde İngiltere'de eşcinselleri aday gösterme yarışına girilmiş ve partiler 152 sapkını aday göstermiş, bunlardan 27'si de parlamentoya girmişti.
Eşcinsel evlilikleri onaylayan batı ülkelerinden biri olan İngiltere, bu yoldan çıkmışlığın dünya çapında yayılması için de hiçbir fedakârlıktan kaçınmıyor. Sadece İngiltere değil, bazı AB üye ülkelerinin liderleri bile bu ahlaksızlığı icra ediyor. Söz konusu azgınlık batıda kurumsallaşmış durumda ise de, burası Müslüman bir ülke. İşte bu ülkede, üstelik Ramazan ayında geçtiğimiz pazar günü, İstiklal Caddesinde küresel ahlaksızlık tezgâhının tahrik ve provası yapıldı. Bu haysiyetsiz yürüyüşte "Şaban'la Recep'in aşkına Ramazan engel olamaz" şeklinde, karaktersizliklerini izhar edici ve kışkırtıcı bir pankart asılmış. Av Hasan Emre Okumuş, bu kışkırtma eylemi hakkında suç duyurusunda bulunmuş. Başka var mı bilmiyoruz, ama Hasan beyin yüreğine sağlık. Bakalım savcı dava açacak mı, açarsa kaç avukat bu meselenin takipçisi olacak? Bu arsız hadise öncesinde, geçen yıl Ege Üniversitesi 'Gökkuşağı' isimli bir öğrenci kulübü kurmuş, "LGBTİ farkındalığı" adlı filmle tanıtım rezaleti yapılmıştı. Bu yıl 16-30 Mart tarihleri arasında, İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi'nde bir salon LGBTİ'lilere tahsis edilmişti. Nisan ayında Vestel gibi bir markanın sahibi olan Zorlu Grubu, Zorlu Center'da 'Boston Eşcinsel Erkek Korosu'nu ağırlamak istemiş, tepkiler üzerine geri adım atmıştı. Hayâsızlık bayrağı yere düşmesin diye, bu kez de Türkiye Cumhuriyeti'nin Boğaziçi Üniversitesi ev sahipliğine kalkışmış, ama o da geri adıma mecbur kalmıştı. Seçim sürecinde, Hürriyet'in eski yayın yönetmeni CHP'li Enis Berberoğlu'nun da aralarında bulunduğu, 29 CHP ve HDP milletvekili adayı, "okulda, işte, mecliste, eşcinseller her yerde" sloganıyla harekete geçen sapkın grubun sözde "eşcinsel hakları sözleşmesini" imzalamıştı. ABD Ankara Büyükelçiliği resmi Facebook sayfası'nda, LGBT'li sapkın eşcinsellere destek verilmişti. Son yıllarda daha pek çok rezalete imza atıldı Müslüman kanıyla yoğrulmuş topraklarda. İnsan haysiyet ve şerefine karşı bir savaş olan livata meselesi, 2010'da hararetli bir şekilde tartışılmış, biz de Aktüel dergisinin kapak konusundan hareketle "Eşcinsellik hastalıksa neden günah" başlıklı bir yazı kaleme almıştık. Bir Müslüman'ın, Allah'ın lanetlediği bir meselede düşüncesi hiçbir şartta değişmez. O günkü yazımızdan bazı kesitleri alarak, Allah'ın, Nâs Sûresi'nde şeytandan daha aşağı bir mertebeye indirdiği hannaslaşmaya dair tavrımızı koyalım: Allah (c.c.) A'râf 80 ve Ankebût 28'de, Lut a.s.'ın peygamber olarak gönderildiği kavmin bazı mensuplarının bu yoldan çıkmışlarına "Sizden önce hiç kimsenin yapmadığı bir fuhşu mu yapıyorsunuz?" diye soruyor. Bir sonraki ayette ise, "azgınlık" ve "haddi aşma" olarak nitelendirilirken, onların "taş yağmuru" ile cezalandırıldığı belirtiliyor. Bu hâl, Neml 54-55 "hayâsızlık, edepsizlik" ve "ne yaptığını bilmeyen beyinsizlik" olarak vasıflandırılırken, Şu'ara 174'de ise bu kimselerin "iman ediciler olmadığı" haber verilir. Müslümanlar için bu gayri fıtrî ve gayri ahlakî durumun hükmü ve bakışı bellidir. O halde Kur'an-ı Kerim'in tabiriyle, "tertemiz eşleri bırakıp, kendi cinsi ile 'livata' da bulunmak", insanî ve ahlaki bir durum olabilir mi? O zaman bu günahı alenileştirmek ve propagandasını yapmak kimin projesi? Bu gayri fıtrî durumun mensupları "her ret, kabul içerir" diyor. Yanıldıkları nokta; eşcinsellik sorununun varlığının reddi değil, bu hâlin meşruiyet kazandırılması ve normalmiş gibi reklâm edilmeye ve propagandasının yapılmaya çalışılması. Sorunun varlığı başka, bunun propagandasının yapılması bambaşka... Söz konusu sapkınlığı meşrulaştırmak için kendilerini hangi küresel güçlerin desteklediği, bunun için ne tür imkânlar sunulduğunu bilmek herkesin hakkı. Ama onlarda bunu ifşa edecek bir ahlak yok. Zira ahlak olsa ahlaksızlık etmezlerdi. Herkes bilmeli ki; küresel ahlaksızlık tezgâhının bir parçası olan bu sorunun alenileştirilmesi, nüfus planlaması konseyinin planlarından biri. Şer yapıları insanı ve yaratılışı ifsad etmek için, eşcinselliği teşvik edici çocuk oyunları hazırlatıp, bedava dağıtıyor. Geyler için özel burslar veriyor. Dernekler kurdurup, giderleri finanse ediliyor. Spor kulüpleri kurdurup, turnuvalar düzenlettiriliyor. Mesela American Airlines, American Eagle ve American Connection şirketleri, bu örgütlerin üyesi eşcinsellere büyük indirim sağlıyor. İslam bunu 'hastalık' değil 'fıtri sapkınlık' olarak tarif ediyor. Herhangi bir hayvan türü, karşı cinsi dışında yani kendi cinsi ile cinsel ilişki kurmaya çalışır mı? Elbette hayır! Çünkü fıtratlarını bozucu bir müdahale söz konusu olmadığı müddetçe, insanda dâhil hiçbir canlı bunu yap(a)maz. Fakat nefsinin, şeytanın ve şeytanlaşmış insanların kirli ve necaset dolu emellerine alet olmaları nedeniyle, hem cinsi ile ilişki kurmakla kalmaz, bunu alenileştirmek, yaygınlaştırmak ve meşrulaştırmak için çalışır. Dün de, bugün de yaşanan bundan ibaret. Toplumları iffetsizleştirmek, nüfus planlaması yapmak, normali anormalleştirmek, yeni tartışma ve kavga alanları oluşturmak için çalışan materyalist küresel imparatorluğun planlamacıları; soy arıtım ve kısırlaştırma projelerini başlattığı 1900'lerde, GLBT (Gey, Lezbiyen, Biseksüel, Transcinsel kelimelerinin baş harfleri, daha sonra GLBTİ, GLBTT daha da sonra GLBTTIQ olacaktır) isimli bilinen politikalar geliştirirler. Litvanyalı Yahudi bir ailenin oğlu olan esrarkeş Harvey Bernard Milk (1930-1978), kendisine sağlanan büyük imkânlarla eşcinsel haklarının geliştirilmesi konusunda çalışır. Eşcinsel hakları kahramanı ve ikonu ilan edilir. San Fransisko belediye başkanlığı yapan Milk, sonunda intihar eder. Pek çok ülkeyi saran "ahlaksız abluka" şimdi de, tek hak din İslam'ın asırlardır bayraktarlığını yapan bu ülkede! Tek suçlu hannâs değil, Müslüman'ım diyen herkes!BİLGİ HATTI