Lütfi Bergen

Ahi kavramı nereden geliyor? - 2

19.10.2016 00:08:45

Önceki yazımızda “Ahîliğin (musâhip tutmanın) kaynağı Kur'an'dır” dedik ve Hz. Musa-Hz. Harun arasında kurulan muâhat/musahiplik ilişkisinden bahsettik. “Fütüvvet, mekârim-i ahlâk'ın erkânıdır; ahîlik ise bu ahlâk üzere ikişer ikişer kardeşleşmedir” diye ekledik.

Fütüvvet programı, Yusuf kıssasında da bulunmaktadır. Kur'an'da kıssası anlatılan Yakub'un diğer adı İsrail'dir. İsrailoğulları, Hz. Yakub'un evlatlarıdır. Hz. Yakub (as) hem fütüvvet ve hem de ahîlik/muâhat/musahip tutma programını uygulamaktaydı.

Hz. Yusuf, Hz. Yakub'a rüyasından bahsedince, babası bunu diğer kardeşlerine anlatmamasını ikaz eder: “Kâle yâ buneyye lâ taksus ru'yâke alâ ihvetike fe yekîdû leke keydâ, inneş şeytâne lil insâni aduvvun mubîn / (Babası) şöyle dedi: Ey oğulcuğum, rüyanı kardeşlerine/ ihvetike anlatma! O zaman sana tuzak kurarlar. Muhakkak ki; şeytan, insana apaçık düşmandır” (12 Yusuf 5).

Fakat rüya anlatılır. Bunun üzerine diğer kardeşler fütüvveti bozarlar: “İz kâlû le yûsufu ve ahûhu ehabbu ilâ ebînâ minnâ ve nahnu usbetun, inne ebânâ le fî dalâlin mubîn / Yusuf ve kardeşi, babamıza gerçekten bizden daha sevgili, demişlerdi. Ve biz bir grubuz. Muhakkak ki; babamız, gerçekten açık bir yanılgı içinde” (12 Yusuf 8).

Hz. Yakub, evlatları arasında fütüvvet ve ahîlik programını uygulamış ve evlatları arasında ikişer ikişer kardeşlik de tesis etmişti. Yusuf'un musâhibi ise Bünyamin idi. Yusuf'un Bünyamin dışında kalan on kardeşi kendilerini grup/usbetun olarak tanımlayarak fütüvvet ilkelerini zümreleştirmeye, ahîlik sistemi içinde grubçuluk ihdas etmeye kalktılar. Hattâ bu mevzuda o derece ileri gittiler ki, Yusuf'u kuyuya attılar. Bu yaklaşım hakikatin bir zümre ideolojisine dönüşmesini göstermesi bakımından önemsenmelidir. İlahiyatın hakikatinin zümreleştirilmesine dair maraz burada ortaya çıkmış gibidir.

Kıssanın kölelik, Vezir'in karısının tuzağı, zindan gibi bahislerini geçiyoruz. Nihayet Yusuf (as) zindandan hak ile çıkar ve bolluk/kıtlık yıllarının ziraat siyasetinin yöneticisi olur. Yedi yıllık bolluktan sonra kıtlık baş gösterince dünya kavimleri Mısır'dan tahıl talep etmeye başlar. Yusuf (as), Mısır iktidarı ile anlaşmasında fütüvvet programını tatbik etmesine engel olunmamasını sağlamıştır. Bu anlaşma gereği Mısır'ın tahıl stokları emperyalist/kapitalist niyetler için araçlaştırılamamaktadır.

Yusuf (as), dünya halklarına Allah'ın nimetlerini adalet ile dağıtmakla fütüvveti gösterir. Çünkü fütüvvet ahlâk değerleri konusunda asabiyetçiliğe/grupçuluğa/ırkçılığa izin vermez. Nihayet bir gün Yakub (as)'un on oğlu da Mısır'a gelir.

Yusuf (as), fütüvveti kendi kardeşlerine de öğretmek için Bünyamin'in Mısır'a getirilmesini ister: Ve lemmâ cehhezehum bi cehâzihim kâle'tûnî bi ahin lekum min ebîkum, e lâ terevne ennî ûfîl keyle ve ene hayrul munzilîn / Ve onların zahire yüklerini hazırlayınca şöyle dedi: Sizin babanızdan olan diğer kardeşinizi bana getirin. Ölçüyü tam ifa ettiğimi görmüyor musunuz? Ben ikram edenlerin en hayırlısıyım” (12 Yusuf 59).

Zahire almak için Bünyamin'in gelmesinin ihtar edilmesi, yardımı tevzî edenlerin müstezafların haklarını koruma endişesini gösterir: “Fe in lem te'tûnî bihî fe lâ keyle lekum indî ve lâ takrabûni / Eğer onu bana getirmezseniz, o takdirde benim yanımda sizin için bir ölçek (zahire bile) yoktur. Ve bir daha yanıma gelmeyin” (12 Yusuf 60).

Bünyamin getirilir ve bir tedbir ile Yusuf (as) onu alıkoyar: “Ve lemmâ dehalû alâ yûsufe âvâ ileyhi ehâhu, kâle innî ene ahûke fe lâ tebteis bimâ kânû ya'melûn / Yusuf'un huzuruna girdikleri zaman ahisini yanına aldı. Gerçekten ben senin kardeşinim, artık onların bu sebeple yaptıkları şeylere üzülme, dedi” (12 Yusuf 69).

Bu şekilde Yusuf (as), ahiliğin insanlar arasında zulm, ayrımcılık, zümrecilik yapmama ahlâkıyla irtibatını sağlar ve kardeşlerini yeniden fütüvvet programına tabi olmaya davet eder. Yusuf (as), bu ayetlerde “Ölçüyü tam ifa ettiğimi görmüyor musunuz?” ifadesiyle ölçülü davranmanın feta ile ilişkisini gösterir. Bu kıssanın devamında Yusuf (as), kardeşlerini Mısır ülkesine çekecek ve fütüvvet gereği Mısır toplumunu teşkilatlandıracaktır. İsrailoğulları bu program nedeniyle Mısır'da “adalet yurdu” kurmaya muvaffak olacaktır.

Yusuf kıssasında Hz. Yusuf ile Bünyamin arasında neseben kardeşlik dışında Anadolu'da “ahretliğim” denilen türden başka bir “kardeşlik” kurulduğu, diğer on kardeş arasında da ikişer ikişer kardeşliklerin mevcut olduğu düşünülmelidir. Hz. Yusuf (as), “Yusuf'un huzuruna girdikleri zaman ‘ahi'sini yanına aldı. Gerçekten ben senin ‘ahî'nim, artık onların bu sebeple yaptıkları şeylere üzülme, dedi” (12 Yusuf 69) ayetinde Bünyamin'e sadece “nesebî kardeş” anlamında değil, “musahip tutma-muâhatlaşma” anlamında da “ahî” demiş olmalıdır.

İmdi,

Hz. Âdem'den başlayarak bütün peygamberler fütüvvet ve ahîlik programlarını biliyor ve uyguluyorlardı. Hattâ Habil-Kabil kıssasının da bu kapsamda değerlendirilmesi gerekmektedir. Hz. Âdem (as) çocuklarını ikişer ikişer kardeşleştirmişti. Kabil, fütüvvet programını da, ahîlik programını da bozmak istemekteydi.

Çünkü fütüvvet programı bir dizi ahlâk ilkesi getirmekteydi. Ahîlik programı ise zengini fakirle ortak bir hayat kurmaya zorlamaktaydı. Meslekleri Hz. Âdem öğretmekteydi. Kabil, çiftçilik; Habil, çobanlık yapmaya başladı. Birinin tarlaya diğerinin meraya ihtiyacı vardı. Tarla şahsi mülkiyet, mera ortak mal statüsü getirmekteydi. “Üç şeyi men etmeyiniz: Mera (ot), su, ateş. Zira bunlar kuvvetli olanlar için meta, zayıf olanlara da kuvvettir” (Ebu Yusuf, Kitabu'l Haraç, Akçağ Yayınları, 1982: 239). Kabil, fütüvveti ve ahîliği bozmadan güçlü bir topluluğun (usbetun) lideri olamayacağını gördü. Fütüvvet bozuldu, Habil şehid, Kabil ise düşkün oldu.

“Nemrut gibi Anka n'oldu / Bir sinek havale oldu / Davamız mahşere kaldı / Yarın bu senden sorulur.”

 

YORUM YAP