Gün sabahın çok erken saatlerinde Adnan Oktar ve grubuna yapılan dev bir operasyonla başladı. Dev diyorum çünkü 235 kişi için yakalama kararı çıkarılmıştı. 100'den fazlası kadındı. Adnan Oktar başta olmak üzere bir çoğu yakalandı, gözaltına alındı, şirketlerine, derneklerine ve vakıflarına mal varlıklarına el konuldu, kayyum atandı.
Kedicikler diye tabir edilen kadınlar bu kez makyajsız yakalandı basın mensuplarına. Adnan Oktar'ın açıklamaları da önceki hal ve hareketleriyle örtüşecek şekilde garipti. "Biz Ak Parti'ye ve Erdoğan'a destek vermiştik. Şaşkınım ama kırgın değilim. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun da bu operasyondan haberi yoktur" diyordu.
Sosyal medyadaki kediciklerinin de paylaşımlarındaki gibi ortak bir dille İngiliz derin devletini suçluyorlardı bu operasyon için. Polisimizi mi töhmet altında bırakmaya çalışıyorlardı yoksa Başkanımızı mı orası pek anlaşılamadı.
Zamanında Masonları hedef alıp sonrasında kendisini 33. dereceden mason olarak ilan eden birisi olduğu için kimileri bu söylemlerinden sonra eğer kurtulursa İngiltere'ye yerleşeceğini söylüyordu. Haksız da değillerdi. Bu kez de hedeflerinde masonlar değil de İngiltere varsa aslında onlarla yakın ilişki içinde olabilirlerdi.
Zaten çocukların cinsel istismarından, cinsel saldırıya, şantaj, tehdit, hakaret, rüşvet, cebir ve şiddetten, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmaya kadar 31 ayrı suçlama arasında "siyasi ve askeri casusluk" iddiası da vardı.
Yani İsrail'in en üst düzey siyasi ve dini liderleriyle yakın ilişkiler içerisinde olan Adnan Oktar, pekala suçladığı İngiliz derin devletiyle de derin ilişkiler içerisinde olabilirdi.
Sosyal medyada paylaşılan 100 bine yakın tweetten ve sağlık kontrolünden çıkışı sırasında vatandaşların gösterdiği tepkilerden toplumun tüm kesimleriyle bu operasyona destek verdiği, memnun olduğu hatta neden bu kadar geç kalındı sorularının sorulduğu bir gün oldu 11 Temmuz.
24 Haziran seçimlerinden önce bu operasyon yapılsaydı Ak Parti 2-3 puan daha fazla oy alırdı diyenlerden, ya tekrar deli raporuyla kurtarırsa diye hayıflananlara kadar binbir türlü görüş paylaşıldı.
Başlıktaki sorunun cevabına gelecek olursak, sonuç olarak devletin bunca zamandır kılcal damarlarına kadar girip doğru anı beklediği ve öyle düğmeye bastığı görüşü ağır bastı.
Umuyorum FETÖ'de olduğu gibi dini duyguları ve kutsallarımızı alabildiğine istismar eden bu grup da bir daha toparlanamayacak şekilde dağıtılır ve suçlular hakettikleri cezaları alır.
Kişisel bir not : Zamanında bir kaç kez Çırağan sarayındaki iftar davetlerine çağrılmış biri olarak hatta televizyon programlarıma kediciklerini çıkarırsam kendilerinin de A9 TV'de beni konuk olarak ağırlamak istedikleri tekliflerin hepsini geri çevirdiğime şimdi çok daha memnunum.