Yılmaz Altunsoy

ABD paralel yapısı Trump’ı sabote mi ediyor?

01.12.2017 03:05:48

Dünya, son yedi yıldır, tarihin gördüğü en merhametsiz ve makûsen mütenasip iç harbine şahitlik etti. Küresel güçler ve bu küresel güçleri kendi siyasi emelleri için kullanan Cihan Siyonizmi, Suriye'yi adeta cehenneme çevirdi. Petrolü olmayan ve verimsiz topraklar üzerinde kurulmuş olan, Osmanlı bakiyesi bu memleket üzerinde oynanan, kirli ve kanlı oyunların sebebi neydi acaba? Şüphesiz ki, Cihan Siyonizmi için “Arz-ı Mev'ud”a ulaşmanın, küresel emperyalist batılı çeteler için ise, Irak petrollerinin, Türkiye'ye mecbur olmadan Akdeniz limanlarına ve oradan da Batının gözü doymak bilmeyen kan içicilerine akmasının tek yolu, Suriye'nin istikrarsızlaştırılması, işgal edilmesi ve Kuzey Irak'a kadar ince bir terör koridorunun açılması idi. Bunun için milyonlarca masum insanın ölmesinin bir ehemmiyeti yoktu. Ne demişti Churchill: “ Bir damla petrol, bir damla kandan daha kıymetlidir”…

Denge siyaseti

Her şerde bir hayır vardır elbette. 15 Temmuz hain işgal ve ihtilal teşebbüsünün de, neticeleri itibariyle birçok hayra vesile olduğuna şahit oluyoruz. Bunlardan bir tanesi de, Türkiye'nin yüz yıllık, tek taraflı, batı yanlısı, kayıtsız şartsız teslimiyete dayalı siyasetini değiştirmesine sebep olmuş olmasıdır. Tayyare buhranından sonra iyiden iyiye gerilen Rus-Türk münasebetlerinin normalleşmesi, Türkiye'nin batı menşeli saldırıların farkına vararak Rusya'ya yanaşması ve ecdadımız Sultan II. Abdülhamid Han gibi denge siyasetine yönelmesi, bu meşum ihtilal teşebbüsünün tabî bir neticesi olmuştur. İşte bu denge siyasetidir ki, Suriye ve Irak'ta sulhun tesisi için, Türkiye'nin elini kuvvetlendirmiştir.

Geçen hafta Soçi'de, Rusya'nın ev sahipliğinde bir araya gelen RİT Ülkeleri yani Rusya, İran ve Türkiye devlet başkanları, Suriye'de kalıcı çözümün sağlanması ve Suriye'nin toprak bütünlüğünün temini için belli başlı hususlarda mutabakata vardılar. Ana mutabakat konuları ise, başta Deaş ve El Kaide olmak üzere, terör gruplarının ülkeden tard edilmesi ve akabinde de bu üç ülkenin razı olacağı bir siyasi çözüm mekanizmasının oluşturulmasıdır. Zirve'nin bir numaralı neticesi, Suriye'de terörün sona erdirilmesi ve siyasi çözüm yolunun açılması ise, iki numaralı neticesi de artık ABD olmadan da, ABD'nin taraf olduğu bir meselede sonuca gidilebiliyor olmasıdır. Denilebilir ki, “artık ABD dünyanın süper gücü değildir.”

ABD (U) dönüşünde samimi mi?

Soçi'den birkaç gün sonra, zirvenin en büyük meyvesi hâsıl oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı telefonla arayan Trumph: “ABD'nin artık YPG'ye silah vermeyeceğini, zaten baştan beri burada olmalarının çok saçma olduğunu, üç dört trilyon dolar harcanarak girişilen bu operasyonların Obama döneminin mirası olduğunu, Türkiye'nin ABD ve Nato için vazgeçilmez bir müttefik olduğunu” söyledi. Bu açıklamaların, Soçi Zirvesinden hemen sonra yapılmış olması son derece manidar olsa da, ihtiyatla karşılanması gerektiği malûmdur. ABD yönetimi yapılan bu deli saçması işlerin epeydir farkındadır. Ancak Trumph henüz, Amerikan yerleşik güçlerine, derin devletine ve hatta sathi devlet kurumlarına bile hâkim değildir. Nitekim bu açıklamalardan birkaç gün sonra, YPG tarafından internete konulan görüntülerde, halen silah sevkiyatının devam ettiği ortaya konulmak istenilmektedir. Siyasi okumamız bize üç seçenekli bir durumun varlığını göstermektedir. Birincisi, ABD Ortadoğu planında, taktik manada değişikliğe gitmektedir. Önceliği kuzeyden, güneye kaydırmaktadır. Arabistan, Katar ve Lübnan'da yaşananlar bunun habercisidir. İkincisi, ABD ile Türkiye'yi karşı karşıya getirmeye çalışan PYD-YPG güçleri, eski görüntüleri internete servis etmektedirler. Bir diğer seçenek ise, ABD içinde yer alan ve şu sıralar CIA ve Pentagon'u üs tutmuş olan, ABD paralel devleti Trumph'ı kazımamaktadır.

Türkiye YPG ile meşgul edilecek, güneyde Ortadoğu yeniden şekillendirilecek

Bize göre, ABD ve umumi manada Batı, Ortadoğu'dan elini çekmemiştir. Sadece taktik manevralarını değiştirmektedir. Savaşı daha güneye kaydırma kararı almıştır. Türkiye'nin, daha güneyde yaşanacak olan bu savaşa müdahil olmaması için de, YPG ile uğraşması sağlanmak istenmektedir. Batı, Suriye ve Irak işini bir başka bahara ertelemiştir. Bunda RİT iş birliğinin tesiri büyüktür. Hududumuzdaki harp ihtimali belki birkaç sene daha ötelenmiştir. Bu süreyi millet ve devlet olarak rehavete kapılmadan, çok iyi değerlendirmek zorundayız. Allah bize gerekli hazırlığı yapmamız için süre vermişe benzemektedir.

YORUM YAP